Leda Sparks
O an sadece birbirimize baktık.
Gri gözlü kız bana doğru gelmek için hareketlenince gözlerimi üzerinden çektim. Elimdeki sigaramdan derince bir nefes çektim içime. Kız karşımda dikilmeye başlamıştı. Göz teması kurmamakta kararlıyım şimdilik. Çünkü canım istemiyor.
Çekingen sesiyle düşüncelerimden sıyrılarak tırnaklarımı incelemeye başladım.
''Şey...Iııı... Oturduğun yer ... ımm ... Kesin senin yerin mi?''
Sigaramdan bir nefes daha aldım ve karşımda dikilmeye başladığından beri ilk defa kızla göz teması kurdum. Tek kaşımı kaldırarak
''Ben oturduğuma göre?'' Tırnaklarımı incelemeye geri döndüm. Vay be... Çok orantılı uzatmışım cidden.
''Ama şey..'' dedi duraksadı. Kaşlarını hafifçe çattı ''Benim biletimde de 7 numara yazıyor.'' dedi çekingen ve ısrarcı bir biçimde.
''Yanlış uçağa binmişsindir.''
''Bildiğim kadarıyla bu saatte yalnızca bir tane özel uçak var. Bileti alırken söylemişlerdi. Ayrıca turnikeler var.'' Bu kız canımı sıkmaya başlamıştı. Şu an resmen bana cahil muamelesi yapmıştı.
''Tuhaf olanda bu zaten.'' dedim ve yan bir gülüş attım ''Turnikeye rağmen yanlış binmen.''
''Ben yanlış binmedim. Ayrıca biletini verir misin?''
''O nedenmiş?'' dedim ve cebimden biletimi çıkardım.
''Yetkili biriyle konuşacağım. Ama kimle?''
Etrafa bakınırken sigaramdan son nefesimi çekip sigarayı söndürdüm. Uçakta yarı çıplak denebilecek şekilde giyinen bir kaç hostesten başka yetkili yoktu.
Hostesleri işaret ettim.
''Neden şu yarı çıplak hosteslerden biriyle konuşmayı denemiyorsun?'' dedim. Başını onaylar anlamda salladı ve biletimi de alıp hosteslerden birinin yanına gitti. Hostesle bir süre konuşup yanıma döndü.
''Hostes, bir yanlışlık olduğunu, bu durumun daha önce de yaşandığını ve birimiz sonraki uçağı -sonraki uçak yarın sabah- beklemeyecekse bu koltuğa sıkışmamızı söyledi. Ben de onları dava edeceğim benzeri bir şey söyleyip geldim.''
''Ne?'' dedim sesimi yükselterek. ''Şaka yapabileceğin kadar yakın olduğumuzu sanmıyorum. Adımı bile bilmiyorsun. Kısacası seni tanımıyorum bile.''
''Leda.'' dediğinde kaşlarımı çatıp ona baktım. '' Adım Leda.'' diye düzeltti. ''Ya senin ki?''
''Leda. Benim adım da Leda.''
''Nasıl yani?'' dedi anlamayarak. Anlayınca ''Şimdi biz adaş mıyız?'' dedi inanmayan bakışlarla.
''Evet.'' dedim içimden de 'Maalesef adaşız.' diyordum. Ellerini çırptı gülümsedi.
''Pekii...''
''Şaka yapıyordun değil mi?''
''Hayır, gerçekten öyle dedi. Kendin de sorabilirsin inanmıyorsan.'' derken Leda'nın konuştuğu hostes yanımıza geldi.
''Hanginiz inecek kızlar?'' işte bu cümle beni iyice sinirlendirmişti. Leda konuşmak için ağzını açtı. Hışımla ayağa kalktım.
''İkimiz de inmiyoruz. Bu mevzu da burada kapanmadı! Şimdi defol git birine bedenini mi sergiliyorsun ikram mı dağıtıyorsun ne halt yapıyorsan yap!'' diye bağırdım. Yerime geri oturdum. Hostes de korkmuş olacak ki hemen yanımızdan uzaklaştı.
''Şey.. Leda?'' dedi adaşım. Bakışlarımı ona çevirdim. ''Sanırım rahatsızlık verdim. Ben yarın ki uçağa binsem daha iyi olur. Umarım yine görüşürüz.'' diyerek unuttuğum şeyi hatırlattı. Sağ tarafıma onun oturması için yer açtım.
''Saçmalama. Gel buraya. Yarına kadar bu aptal yerde bekleyemezsin.''
''Teşekkürler.'' dedi. Aslında biraz eğlenmekten zarar gelmezdi sanırım. Aklıma gelen düşünceyle sırıttım. Leda oturduğu an
''Oha!''
''Ne oldu?'' diye sordu nazikçe. Bakalım ne kadar sabırlısın sevgili adaş. Poposunu işaret ederek
''O koca poponla koltuğun üçte ikisini kapladın canım. Daha ne olacak?''
''Ne? Ben koca popolu falan değilim bi kere. Ayrıca üçte ikisini sen kaplıyorsun.''
''Kendi kapladığın alana iyi bak koca popolu. Ezecektin beni az daha altında.''
''Uydurma. Yok öyle bir şey.''
''Kanıtı senin koca popon işte.''
''Sen benim popomu mu dikizliyorsun?''
''Hayır. Sadece beni ezdin resmen onu söylüyorum.''
''Madem öyle kanıtla dikizlemediğini.'' dedi tek kaşını kaldırıp bana bakmaya başladı. Cidden çocuk gibi lan.
''Imm.. Koca popon dışında düz kumral saçların var. Koca popolu ince belli nadir insanlardansın ayrıca.'' Gözlerini açtı. Şaşkınlıkla bana baktı. ''Ne?''
''Ben koca popolu değilim. Sen hiç iltifat nedir bilmez misin?''
''Mesela?'' dediğimde bıkkın bir tavırla nefesini verdi.
''Gözlerin çok güzel.''
''Biliyorum.'' dedim muzip bir sırıtışla. 'Cidden mi' der gibi kaşlarını kaldırdı. Ve devam etti.
''Hiç komik değil. Egoist.'' dediğinde minik bir kahkaha attım.
''Egoist olduğumu da biliyorum.''
''Off..'' dedi sırıttım.
''Senin gözlerin de güzel" dedim göz kırptım. İçten bir şekilde gülümsedi.
"Teşekkür ederim."
Hostesler uçağın kalkışa geçeceğini falan söyleyip yerlerine geçtiler. 15 dakika sonra uçağımız kalkmıştı. Gece yolculuğu olduğu için Leda şimdiden uyumuştu ve başı omzuma düşüyordu. Aman Allah'ım beni neyle sınıyorsun böyle? Kulaklığımı takıp 'Karışık Yürüt' seçeneğine tıkladım. İlk olarak Kıraç - Gidiyorum başladı. Tam olarak şu anki duygularımı anlatmıyordu ama 'Gidiyorum buralardan' kısmı beni etkiliyordu. Şarkıyı yarısında değiştirdim. Çiçeklerini bilmem kime vermişmiş de bilmem neymiş de bıkmış yol almaktan da. Bu nasıl şarkı lan. Ne zaman yüklemişim ben bunu mp4'e. Albüm fotoğrafına baktım. Clark ve Stayce'in sırıtan resmi. Tabi bunlar beni kuru kuru yollamaz dı. İlla bi pislik yapacaklar. Sonraki şarkı başladığında içimdeki kusma isteği arttı. Bülent Ersoy ne lan! Hemen değiştirmemle daha da pişman oldum. Bana bir masal anlat baba ne yaa? Bu pislik değil resmen lağım lan! Tamamen tarzımın dışı bunlar. Birde 'ufkunu genişletmen dileğiyle' yazmışlar albüm resmine... Bir daha değiştirdim. Bu güzel sayılır işte... Pera - Yalnızlık ... Tamam bakalım başka neler yüklemiş canım arkadaşlarım. Bakalım bu neymiş? (Şebnem Ferah - Zaman Geçip Gidiyor) Bu güzelmiş ya. Tam beni anlatıyor bu işte.
Yanımdaki gri gözlü şebeğe gelince... Sanırım onu anlatan bir şarkı henüz bulamadım ama yakınlaşınca kesinlikle bulacağım. Ne? Arkadaş olunabilecek biri gibi duruyor. Yani en azından içsesim öyle fısıldıyor. Umarım yanılmaz...
Gözlerimi yumdum şarkıyı dinlemek için. Ama günün yorgunluğuyla uykuya yenik düştüm. Gece birinin dürtmesiyle uyandım. Yok artık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koyu Siyah
ChickLitİki kız ve iki farklı hayat... Bu iki hayat birbirine daha fazla ne kadar karışabilir? İsimleri aynı olsa da siyah ve beyaz kadar zıtlar aslında birbirlerine... Yakın dostlukları sayesinde harmanlanan hayatları onları nereye sürükleyecek?