2. Bölüm

435 38 93
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda Hoseok yanımda yoktu. Pek de şaşırmamıştım doğrusu. Aslında yanımda olsaydı o zaman şaşırdım belki mutlu da olurdum. Bilmem, uzun zamandır böyle bir şey olmadı ve olsa ne yaparım bilmiyordum. Yatakta birkaç kez dönsem de bir türlü rahat edemiyordum. Cama bakmaktan sıkılıp tekrar yönümü çevirdim. Kumaşın sürtünme sesini duyduğumda güldüm, nedense güzel hissettirmişti. Hoseok'un olduğu daha doğrusu onun yattığı yere bakmaya başladım. Kendimi onun köşesine yaklaştırıp kafasını koyduğu yastığı elime aldım. Sarılıp, burnumu kokusunun en çok sindiği yere bastırdım. Gözlerimi kapattım, kokusunu içime çektim. Aynı evin içinde yaşasak bile sadece uyuma saatlerinde onu görüyordum ve zaten sonrasında da uyumaya gidiyordu yorgun olduğunu söyleyip. Belki yatakta konuşuruz, sarılırız diye ne kadar erken gelsem de hep uyumuş buluyordum eşimi.

Özlemiştim eski günlerimizi, onun bana olan sevgisini gösterdiği günleri. Haftasonları sabahlara kadar konuşurduk birbirimizle.

Tek başıma kaldığım o gün, o beni çıkarıp kurtarmıştı yanlızlıktan. Şimdi ise kendi itmişti beni o sessizliğe.

Arada annesinin yanına gittiğimde ilişkimizi soruyordu. Tabii ki üzülmemesi için mutlu olduğumuzu ve kafamda kurduğum bazı güzel anlarımızı anlatıyordum. Hoseok, annesine onu şikayet ettiğimi düşünsün istemezdim ya da annesinin soğuk ilişkimizi öğrenip üzülmesini asla istemiyordum.

Başımı yastıktan kaldırıp eski anılarımızdan birini hatırlayınca gülümsedim.

~~~

Kapı sesini duyduğumda eşimin geldiğini anlamıştım. Yüzümde küçük bir gülümseme oluştu bile. Başımı ona çevirdiğimde ceketini asmış ve beni gördüğünde ise gülümsemişti.

"Üzerimi değiştirip geliyorum bir tanem."

Başımı sallayıp gidişini izledim. Odaya girdiğinde doğradığım domateslerle uğraşmaya başladım. Küçük küçük kesip yemeğimin içerisine attım.

Ellerimi musluğun önüne getirince yıkayıp önümdeki önlük sayesinde kuruttum.
Ocağın altını biraz daha açıp rahat bir nefes verdim. Belime bağladığım önlüğü çözüp duvarda aslı olan askılığa astım. Adım seslerini duyunca hemen arkamı döndüm. Hoseok üzerine siyah, rahat olan eşofmanlarından birini giymiş. Üzerine de kısa kollu beyaz, ince bir tişört. Yanıma gelip hemen kollarını belime sardı. Eğilip kulağımın altını öptü. Kıkırdayıp ellerimi omzuna koydum.

"Bugün çok yoruldun mu?"

Başı hâlâ boynumdayken kafasını salladı. Omuzlarındaki ellerimden birini saçlarına çıkarıp okşamaya başladım. Saçlarını öpüp:

"Yemek birazdan hazır olur, o zamana kadar masaj yapıyım mı sana?"

Onaylamaz bir ses çıkardığında başını kaldırıp bana bakmaya başladı. Yanağımı öpüp: "Seninle dinleniyorum şu an zaten." Diyip tekrar öptü. Saçındaki ve omzundaki ellerimi boynuna sarıp sarıldım sıkıca. Başımı boyun girintisine sokup dolan gözlerimi kapattım. Kokusunu içime çektiğimde tekrar konuştu:

"Bebeğim bu sıralar biraz duygusal gibi, hm?"

Evet, birazcık. Yaptığı her güzel haraketi gözlerimin dolmasını sağlıyordu. Büyük ihtimalle âdet günüm yakınlaşıyordu.

Belimi okşama başlayınca bacağımı beline doladım. Gülümseyip beni kucağına aldı. Başımı kaldırıp dudaklarını öptüm. Başımı omzuna yaslayınca salona doğru yürümeye başladı. Koltuğa oturup beni kendisine daha çok çekti. Ellerim saçlarına gitmişti. Okşayıp yanağını öptüm.

Divorce|SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin