12.Bölüm

215 26 67
                                    

Evden Jungkook'u canı tatlı çektiğini söyleyerek dönderdi Yoongi, aslında hiçbir şey istemiyordu canı ama arkadaşının odasındaki boy aynasından kendisini incelemek istediği için onu bir bahane ile yollamıştı. Ne kadar süredir kendisini izlediğini bilmiyor, karnına kaç kez dokunduğunu ve onun için olan hem iyi hem de kötü dileklerini içinden ne kadar geçirdiğine dair bir fikri yoktu. Düşününce ne kadar güzel olduğunu fark ediyordu fakat acımasız tarafı ona gerçekleri söylemekten de çekinmiyordu. Elbette ki çevresi bu bebeğin nereden geldiğini bilmeyecekti eğer merhametli tarafı galip gelirse. Bir çocuk dünyaya getirmek, büyütmek kolay değildi ve tek başına yapamayacağını biliyordu. Kendisi bir şey yapmadan düşük ihtimali yüksek olan bebeği ölse nasıl olurdu?.. Tanrının işi diyip geçerdi yemin olsun ki, ve ardına bakmadan da hayatını sürdürmeye devam ederdi.

Şişkin karnını okşadı, bebeği hâlâ dokunuşlarını hissetmiyordu değil mi? Bebeğinin o küçük, kulaklarını büyük bir huzurun kaplayacağına emin olduğu kalp atışlarını duymak için can atıyordu. Ama normal bir birey gibi gidip bu eşsiz ana tanık olamazdı. Yoongi ona giderek bağlandığını hissediyordu, bunu yaparsa asla ondan kopamazdı, ona kıyamazdı.

Hırkasını hızla indirdi açık karnı kapanırken kulaklarını titreten zilin sesini işitti. Tamam, bu kadar panik olmasına gerek yok arkadaşı Jungkook'tur. Soluklandı birkaç saniyeliğine, devamında üzerini düzeltip kapıya doğru ilerledi. Emin olduğu ismin sahibiyle karşılaşmayı beklerken kapıyı açtığı anda tüm dünyasını başına yıkan o kadın karşısındaydı. Beti benzi atmış adam neden burada olduğuna dair hiçbir fikri olmadığı kadını kendisini iterken buldu ve elindeki fotoğrafları çıkarırken olanları birbir izledi. Henüz nasıl burada kaldığını öğrendiğini bile bilmiyordu zavallı Yoongi.

"Yoongiciğim yeni doktordan geliyorum. Sana bebeğimin ultrason fotoğraflarını getireyim dedim. Nasıl, iyi yapmış mıyım?"

"Bak tatlım," elindeki fotoğrafları gözüne sokmak ister gibi gösteriyordu. Ufak bir karartıyı gösterdi. "Burada işte, görüyor musun? Sen şimdi çocuğumun neyi oluyorsun Yoongi?"

Kalbi eller arasına alınmış da parçalanıyor gibiydi. Göğüs kafesinin üzerinden yüklü bir araç, ağır bir taş geçiyor gibiydi. Gözbebekleri titriyordu, Hoseok'un çocuğuydu gözlerinin önünde tuttuğu fotoğraftaki embriyo. Soğuk hava gözlerine çarpıp onları yakıyordu, kurumuş pınarları sulanmadı bile.

"Yoongi konuşmayacak mısın cidden?"

Fotoğrafları elinden aldı hışımla. "Neyse çok bakma göz değer falan, sende de ne göz vardır şimdi." Kahkaha attı dilini yutmuş adamın karşısında. "Çok mu üzüldün sen, ah kıyamam sana." Sahte bir üzüntüyle yüzünü buruşturdu. "Hoseok'a bir çocuk bile veremeyeceksin sen, onun beni seçmesi elbette ki normal. Soyunun devam etmesi lazım ve bu sadece benim sayemde olabilir, anlıyor musun? Hiçbir zaman tam bir çift olamadınız, bunu sen de biliyorsun. Kim bilir belki Hoseok davet edildiği bir yerde evliyim demeye bile utanmıştır senin yüzünden. Ama merak etme tatlım, benimle olduğu sürece başını eğmeden karısı olduğumu söyleyecek. Ah,.. Elbette hamile, mağdur bir kadını öylece bırakmayacak, çocuğuna ve müstakbel karısına sahip çıkacak. Sen endişelenme doğumuma da düğünüme de davetlisin. Evlendiğimiz gün en ön sırada tutacağım seni, her şeyi bilecek ve duyacaksın."

Derin bir nefes verdi rahatlamış gibi.

"Neyse seni çok tutmayayım hadi. Hoşça kal!"

El salladı soğuk bedenin yanağından bir makas aldı, parmaklarını tombul yanağının iki yanına alıp sıkarak kendisine çekti. Dışarı keyifle çıktı Suron. Yoongi kalbinin deli gibi attığını ve nefes alamadığını hissediyordu. Boğazına yapışan bir el vardı sanki. Gözleri kararıyordu, zihninde son hatırladıkları ile yere yığıldı.

Divorce|SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin