Gamsız bir çocuktu Mei. Küçük yaşta yetimhane köşelerinde kendini bulmuş olsa da daima gözlerinin içi parıldar, yüzünde bir tebessüm olurdu. Birde ağabeyi vardı Mei'nin, namı diğer Haru. Suzuka ailesinin geride kalan tek üyeleriydi. Mei ailesini hiç tanımamıştı, henüz üç yaşındaydı buraya geldiğinde, o yaşlarını da hatırlamak hayli zordu, gerçi bir kaç parça anısı kalmıştı, yanan ev görüntüsü, abisinin onu kucağında tutması ve ağlama sesleri. Ama bu kadardı, abisi ondan yedi yaş büyük olduğu için onun anıları taptazeydi. Yine de her zaman güçlü durmuş, kardeşini koruyup kollamış ve reşit olur olmaz yetimhaneden çıkıp kardeşini de yanına almıştı. Mei'nin tek ailesi abisiyle yaşadığı yıllar su gibi akıp gitmişti.
Mei şu an yirmilerinde, neredeyse kusursuz ama tam anlamıyla bir serseri olmuştu. Serseri dediğime bakmayın, başarılı, zeki, elinden her iş gelen güzeller güzeli bir genç olmuştu Mei. Ama bir şeyler hep eksikti. Bir serseri gibi başıboş, hiçbir hedefi olmayan, patavatsız ve gamsız bir yanı vardı onun. Hayatta yerini bulamamış, koşullar onu nereye çekerse oraya giden birisiydi o. Yaşadığı şeyler sanki bir hiçmiş gibi, sadece eğlenen, gülümseyen o saf kızdı.
"Haru, doğum günüme bir hafta kaldı. Beni konsere götüreceksin değil mi?" Mei o güzel gülümsemesini göstererek şirinlik gösterisi yapıyordu. Haru'nun zayıf noktasını biliyordu. Derin bir nefes verdi büyük olan ve kardeşinin saçlarını karıştırarak onayladığını belli etti. Birbirlerine bağlılığı şaka değildi. "Rika'ya da söyledim, o da gelecek." Evet, Rika kim diye sorarsanız hemen açıklıyorum.
Mizuno Rika, Mei'nin çocukluk arkadaşı hatta kardeşi bile denebilir. Yetimhanede zaten birliktelerdi, sonra Rika evlat edinilsede asla birbirlerinden kopmamışlardı. O da yirmilerinin başında, başarılı bir gençti. Mei, onun en değer verdiği kişiydi.Bir hafta sonra, akşam karanlığı şehre çökerken Mei bir kaç saat sonra yeni yaşına girmenin heyecanıyla konsere hazırlanıyordu. Bu gün deli gibi eğlenecekti, ne olursa olsun diye düşündü. "Mei! Konsere senin için gidiyoruz ama senin yüzünden geç kalacağız!" Haru bağırdı ve kızın acele etmesini umdu. "Geliyorum!" diye cevapladı genç kız, bir kez daha aynada kendine bakıp aşağı indi. Haru arabayı çalıştırmış beklerken Mei de arabaya atladı ve yola çıktılar. "Rika bekliyormuş, önce onu alalım." dedi büyük olan. Mei onayladı ve gözlerini yola dikti. Öyle dalmıştı ki göz bebeklerinden yansıyan onlara doğru son hız gelen bir başka arabayı bile çarpışmadan sonra fark etmişti.
Ona çok uzun süre gelen karanlıktan uyandığında arabanın içindeydi. Tam anlamıyla ters dönmüşlerdi. Mei'nin görüşü bulanıktı. Alnından akan kan gözünün içine doluyor, görüşünü daha da kısıtlıyordu. Anlam vermeye çalıştı olduğu duruma. Etrafına bakmak istedi ama az sonra bakmamayı dileyecekti. Gözleri kanlar içinde sürücü koltuğunda sıkışıp kalmış abisini bulduğunda, Mei için belki de zaman durmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'll Never Forget
Fanfiction"Yıldız kayıyor, bir dilek dile." "Seni asla unutmamayı diledim." "Dileğini söylersen gerçek olmaz derler."