Mei hastaneden çıkalı birkaç ay geçmişti. Şimdi Shibuya metrosunun önünde durmuş, Rika'ya geç kaldığı için mesajlardan kızıyordu. Zaten öyle güneşti ki, ekranı görmek bile çok zordu. "Hey! Yazmayı bırak artık geldim!" Rika huysuzlanarak söylediğinde yanına gelmişti. Devam etti, "Koltuk değneklerine veda etmişsin." Mei gülümsedi, "Yürümeyi öğrendim." dedi alay ederek. Rika onun hazır cevaplığına neredeyse göz devirecek gibi oldu.
"Çok sıcak! Bir şeyler içmeye gidelim." Mei sızlandı. Sıcağa gerçekten tahammül edemiyordu. Birden Rika'nın heyecan dolu sesiyle irkildi. "Mei şuna bak! Havai fişek!" Mei anlam veremedi. Gündüz vaktinde kim havai fişek kutlaması yapardı ki. Çok düşünmeden Rika'nın kolundan tuttu. "Acele et! Metroyu kaçıracağız! Ah yeni bir araba almalıyım." söylenerek Rika'yı beraberinde sürükledi ve kartlarını basarak içeri girdiler. Metro henüz gelmemişti, rayların gerisinde beklerlerken birden bütün ışıklar gitti. Hayır gerçekten, zifiri karanlıktı. Mei korktu, öyle ya karanlık da onun zayıf noktasıydı. Bunu bilen Rika onu kolunun altına almış korkmaması için bir şeyler fısıldamıştı. Ama garipti, shibuya metrosu gibi bir yerde elektirik tamamen kesilmişti ama onca insandan tek bir çıt çıkmıyordu. Mei fısıldadı, "Bu sessizlik hiç normal değil. Rika çıkalım buradan." Rika telefonunun ışığını kullanmak için telefonuna uzansa da telefon kapanmıştı. Şarjı bitmiştir diye düşündü ve Mei'den telefonunun ışığını açmasını söyledi. Ne yazık ki, onunkide kapalıydı. Mei iç çekti ve az sonra büyük bir sırrı açığa çıkacakmışcasına çakmağını çıkardı ve ateşledi. "Bununla çıkabiliriz." dedi. Rika gözleri açılmış, "Sakın bana sigara içtiğini söyleme." diyebildi. Mei bunu duymazdan geldi ve cılız çakmak ışığıyla etrafa baktı. Emin değildi ama kimse yoktu işte, bariz. "Şu an daha önemli şeyler var gibi. Herkes nereye kayboldu. Az önce tıklım tıklımdı." Rika bilmiyorum dercesine omuzlarını silkti ve çakmak ateşinde zorlukla çıkışı bulup çıkılar.
Mei gözlerine inanamadı. İnsan trafiğinden adım atılacak yer olmayan bir yerdi burası. Nasıl şu an tek bir insan bile olmazdı? "Rika." mırıldandı. "Sanırım insanların yok olması dileğim kabul edildi. Onca dileğim arasından." Rika'nın gözü seğirdi. "Hey! Saçmalama. Yeterince korkunç zaten."
Bir süre bekledikten sonra ayrıldılar ve etrafa baktılar. Geri döndüklerinde ikisi de birbirine umutla bakarken ikisi de bir şey bulamamıştı. Akıllarında onca soru işareti, bütün soruları havada günü akşam etmişlerdi. İkisi de asfaltın üzerine uzanmış bunun bir rüya olduğunu umarak uyanmayı beklerken o büyük ekran ihtişamla açıldı. Zifiri karanlık sokak bir nebze aydınlanırken, ikisi de tek bir şeye odaklanmıştı. "Oyun alanı mı?" dedi Rika. Okların gösterdiği yöne bakarlarken bir ışık cümbüşü de oradaydı. "Görüyor musun? Belki orada birilerini bulabiliriz." dedi Mei. Bu ona pek güven vermese de burada beklemek de akıl işi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'll Never Forget
Fanfiction"Yıldız kayıyor, bir dilek dile." "Seni asla unutmamayı diledim." "Dileğini söylersen gerçek olmaz derler."