sixteen

50 4 0
                                    

Akşam olmuştu. Chishiya ve Mei geceyi dışarıda geçireceklerdi. Maça papazı zeplininden olabildiğince uzaklaşmışlardı. Hemde koşarak!

Mei yorgunlukla kendini asfalta bıraktı. Karnı gurulduyordu, susamıştı. Sahildeyken böyle şeyleri düşünmesi gerekmiyordu, bir an özlem duyduğunu hissetti. "Ah, dayanamıyorum!" ayaklandı. "Yiyecek bir şeyler bulmaya gidiyorum. Sen de kalmamız için güvenli bir yer bul."

Chishiya bunu onaylamadı. "Yalnız gitmek tehlikeli." Mei geri dönüp baktı. "Bu koşullarda sürekli birlikte kalamayız."

Chishiya kızın yanına ilerledi ve elini tuttu. "Öyleyse koşulları sürekli birlikte kalacağımız hale getiririm." dedi ve yürümeye başladı.

Tamam şu an romantiklik için uygun bir durum değildi. İçgüdüsel olarak hayatta kalma çabasındaydılar. Ama bu iki genç, asıl hayatlarında amaçlarını bulamamış, hayat nereye çekerse oraya giden insanlardı. Ama şu an ikisi de daha önce yaşamadıkları hisleri tadarken bu hisler onları nereye götürürse oraya gidiyorlardı. Chishiya yaşamla dans eden biriydi. Ama artık bu kız sayesinde, yaşadığı hayatı kabul etmiş en azından hayatta kalmak için bir sebep edinmişti. Eskiden olsaydı, kimsenin ne yaptığıyla ilgilenmez, sorumluluk almaz ve kendini kurtarma çabasına girerdi. Gerçi kendini kurtarma sebebi de yaşama isteğinden değil eğlenceye doyumsuzluğundan kaynaklanırdı. Şimdi ise, kendinden başka korumak istediği biri vardı ve o kişi yanında olduğu sürece hayatta kalmak onun için önemli olacaktı.

Ertesi gün olduğunda sürekli yer değiştiren maça papazı zeplini yüzünden yerlerinde duramadılar. Bu oyunu bitiremeyeceklerini biliyorlardı. Bu yüzden tek çözümü başka oyunlara girmekte buldular.

Biraz sonra yeni oyun alanına gelmişlerdi.

Teio Cezaevi.

Girişteki masanın önünde durdular. "Bir tasma takın ve üst katta bulunan gardiyan koğuşuna gidin." İkisi de birer tasma aldı ve üst kata çıktılar.

Sanırım ilk gelenlerden olmuşlardı. Pek kimse yoktu. Ayrı ayrı bir köşeye geçtiler ve sessizce beklemeye başladılar. İkisi de her ihtimale karşı ilişkisini belli etmiyordu. Oyunun ne olduğunu bilmiyorlardı henüz bu yüzden açık vermemek en iyisiydi.

Son oyuncu da alana geldiğinde anons yapıldı. "Zorluk derecesi, kupa valesi. Oyun, hücre hapsi."

"Kurallar, tasmanızın arkasında olan simgeyi tahmin edin. Ancak kendi simgenizi göremezsiniz. Süre sınırı bir saat, süre dolmadan beş dakika önce hücrelerden birine girin ve simgeniz için tahminde bulunun."

Bütün oyuncular gözlerini hücre koridoruna çevirirken anons devam etti.

"Süreniz dolduğunda simgenizi doğru tahmin edemezseniz oyun sizin için sona erecek. Tasmanız patlayacak ve öleceksiniz. Ek olarak, her turda simgeniz değişecek."

Söze girdi kuklaya benzeyen çocuk. Daha sonra adının Ippei olduğunu öğreneceklerdi. "Biri simgemizi söylese yeterli olur değil mi? Kolaymış." dedi. Mei inanamaz gözlerle baktı. Buraya kadar nasıl geldiğini düşündü, hiçbir şey çocuğun söylediği kadar kolay olmamıştı. "O kadar emin olma. Henüz kazanma kuralını duymadık." dedi çocuğun yanındaki Chishiya.

"Hücre hapsi, başkalarına ne kadar güvendiğinizi ölçen bir sınavdır. Ayrıca kupa valesi de gizlice oyuna katılmıştır ve oyunculardan biridir."

"Harika." dedi Mei. Gözlerini oyuncuların üzerinde gezdirdi. Bu o kadar zor olmayabilirdi.

"Oyunu kazanmanın kuralı, bu süreç her saat tekrarlanacak. Oyunu kazanmak için aranızda saklanan kupa valesinin ölmesi gerektir. Yasak eylemler, simgenize bakmak için yansıtıcı nesne kullanmak."

"Yani bu demek oluyor ki vale yanlış cevap verip ölene dek oyun devam edecek. Vale'ye yalan söylemedikçe kazanamayız."

"Süre sınırı yoktur. Yeterli yiyecek sağlanmıştır. Oyunda olduğunuz süre boyunca vizelerinizden gün eksilmeyecektir."

Mei bu cümleyi son duyduğunda akıl sağlığını kaybedecek gibi olduğunu anımsadı.

"Deli gibi yalan söyleyip vale olabilecekleri ortadan kaldırmazsak sonsuza dek burada kalacağız."

"Müebbet demek." dedi Chishiya. Mei sıkıntıyla nefes verdi. Müttefiği olabilecek tek kişi Chishiya'ydı ama ona güvenebilir miydi? Sonuçta daha önce ihanet girişimi olmuştu ve şimdi de kazanmak için bunu kullanabilirdi.

"Oyun şimdi başlıyor. Süre dolana kadar istediğiniz yere gidebilirsiniz."

Chishiya ve Mei anlık bakıştı. Ippei ikisinin arasında kalmıştı ve konuştu. "Hadi birbirimize söyleyelim."

"Hayatta kalmak için buradaki herkesi yakından gözlemlemelisin." Ippei sarışına bir bakış attı. "Şuna bak. Çoktan gruplara ayrıldılar bile. Kime güvenebileceklerini anlamak için birbirlerini tartıyorlar."

Chishiya gözlemlerini paylaşırken aynı zamanda etrafta olup biteni iyice aklına kazıyordu. Mei de aynı durumdaydı, hiçbir şeyi kaçırmamaya özen gösterdi. Az sonra yanlarına oyuncak bebek gibi giyinmiş kız geldi ve gözlerini üçünün üzerinde gezdirdi. "Hey! takımımıza katılmak ister misiniz? Macbur değilsin." Ippei geriye dönüp Chishiya'ya baktı.

"Tamam. Birlikte çalışalım." dedi sarışın gülümseyerek.

I'll Never ForgetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin