seventeen

42 4 2
                                    

Yedi kişi kalmışlardı. Urumi takımından Ippei, Chishiya ve Mei kalmıştı geriye. Ama üçünün de arası yavaştan çıtırdıyordu. Birbirlerine simgelerini söyleme sırası Mei'ye geldiğinde arkasını döndü ve saçlarını kaldırdı. "Kupa." dedi Chishiya. Ippei itiraz edecek gibi şok olmuş gözlerle oğlana baktı. Mei durumu anlamıştı. Bu sefer sessiz kalmakla yetinmeyecekti. Arkasını döndü ve Chishiya'yı omzundan ittirdi. "Şimdi de benden mi şüpheleniyorsun yoksa amacın sadece beni öldürmek mi?" sesi biraz fazla yükselmişti.

"Kavga etmeyin lütfen." Ippei sızlandı.

"Öyleyse ne olacak?" dedi Chishiya. "Senin vale olmadığının bir garantisi var mı? Kazanmak istiyorsam kimseye güvenmemeliyim, değil mi?"

Mei derin bir nefes verdi. Sinirden gözü seğiriyordu. "Senin dengesiz hallerinden bıktım. Duygularımı manüpüle ederek benimle oyun oynayamazsın. Umarım bir daha karşılaşmayız." Mei Chishiya'ya omuz atarak yanından geçti ve kafetaryaya indi. Oyun şimdi onun için zorlaşmıştı, geri kalan herkes gruptu. Kimse ona güvenip simgesini söylemezdi. Şansına Matsushita yalnız başına kafetaryaya gelmişti. Mei fırsatını bulunca söze girdi.

"Gördün değil mi? Bana ihanet etti. Daha önce de yapmıştı."

Çocuk onu görmezden geldi. "Artık onun vale olduğunu bile düşünüyorum." Kız ayaklandı ve çocuğa adımladı. "Hey, simgemi söyler misin? Gelecek tur valenin işini birlikte bitirelim." Gülümsedi kız ve arkasını döndü. Oğlan bir süre duraksadı. "Maça." dedi. Kız sevinçle arkasını döndü ve ona minettar olduğunu söyledi.

Sonraki tur Mei'nin beklediği gibi olmuştu. Ippei intihar etmiş ve Chishiya partnerini kaybetmişti. Şimdi ikisi de eşit durumdaydı. Ama Mei rahattı, şimdilik Matsushita'ya inanacaktı.

"Bu kötü oldu." diye mırıldandı Chishiya ve kafetaryaya ilerledi. Beklediği gibi orada Matsushita ile karşılaştı. Arkasından yaklaştı ve "Bu bisküviler güzelmiş." diye söze girdi. "Baksana, simgemi söyler misin?" Çocuk onu görmezden geldi. Tam gidiyordu ki Chishiya tekrar konuştu.

"Partnerin. O bir katil. Onu gazetelerde görmüştüm. Dört kadını öldüren kötü şöhretli bir katil. Sanırım idama mahkum edilmişti."

"Yalan söylüyorsun." dedi çocuk.

"Bu doğru. Bence kupa valesi o. Kavga ettiğim kızı hatırlıyor musun? Eminim sana benim vale olduğumu söylemiştir. Önceden kalan bir sorunu olmalı muhtemelen intikam almaya çalışıyor. Ona güvenmiyorum."

Devam etti. "Altı kişi kaldık. Valenin harekete geçeceğine eminim. Simgemizi birbirimize söyleyelim. Şu an iyi bir konumadasın. Vale sana güveniyor, ona yalan söyleyebilecek tek kişi sensin."

"Başka bir deyişle bu oyunu sadece sen bitirebilirsin. Bana hala güvenmiyor olabilirsin. Ama ben her zaman doğruyu söylerim. Banda'nın katil olduğu da doğru."

"Sana güvenebileceğimi mi düşünüyorsun?" dedi çocuk.

"Mecbur değilsin. Kimin haklı olduğunu bu turda göreceğiz. Senin simgen maça." Sonra kendi simgesini göstermek için arkasını döndü Chishiya. Ama çocuk bir şey demeden uzaklaştı. "Hadi ama ben seninkini söyledim." diye sızlandı. "Sana böyle bir söz vermedim." dedi çocuk. Az ilerledi ve durdu. "Kupa."

Chishiya tabi ki inanmamıştı. Simgesini bulmak için bu sefer gözüne Kotoko denen kadını kestirdi. Hiç beklemeden konuşmaya başladığında kadın irkilmişti. "Altı kişi kaldık ve partnerimi kaybettim. Matsushita denen eleman simgemi söyledi ama onun bana güvendiğini sanmıyorum bu yüzden yalan söylemiş olabilir. Sen çok dürüst gözüküyorsun. Yalan söylemezsin gibi. Bana simgemin ne olduğunu söyler misin?" duraksadı. "Tabi ben de seninkini dürüstçe söylerim."

(Burada Chishiya'nın çaresizliğine çok üzülmüştüm eklemeden geçemeyeceğim.)

Chishiya bir tepki alamayınca devam etti. "Yaba denen adam seni kendine fena aşık etmiş. Tipik bir dolandırıcı haraketi."

Kadının önüne geçmek için adımladı. "Senin simgen kupa. Benim simgem de..."

"Sinek, öyle değil mi?" dedi. Kadın onu cevapsız bıraktı ve oradan ayrıldı. Chishiya giden kadının arkasından elindeki bisküvi paketini kaldırdı ve "Bunlar daha lezzetli." diye seslendi.

Oğlan derin bir nefes aldı ve oturdu, sakince krakerini yiyordu. Mei ise kafetaryaya giriş yapmıştı. Yiyecek bir şeyler alıp gidecekti ama Chishiya'yı görmek isteyeceği son şeydi. Onu görmezden gelmeye karar verdi ve birkaç paketi kucağına doldurdu. Ama oğlanın bakışlarını arkası dönükken bile hissediyordu. "Bana bakmayı kes! Simgeni söylemeyeceğim. Umarım bu oyundan çıkamazsın." dedi ve koşar adım gitti. "Sanırım gerçekten intikam almak istiyorsun." diye mırıldandı oğlan kızın arkasından.

Chishiya gardiyan koğuşuna çıktı. Etrafa göz gezdirdi. Gözleri bir süre duvara yaslanmış Mei'nin üzerinde oyalandı ve kendi kendine konuştu. "Pekala. Bu son tur olacak."

Anons sesi duyuldu. "Tahmin etme vakti. Lütfen herkes hücreye girsin."

Chishiya hücresine girdi ve kendi kendine muhakemesini yaptı. "Matsushita'nın yalan söylediğine eminim. Kotoko da sorumu görmezden geldi. Şu durumda, simgem ya karo ya da maça. Hm... O zaman mecburen içgüdüme güveneceğim." Gülümsedi.

Mei ise hücresinde yere oturmuş krakerini yiyordu. "Matsushita'ya güvenmek akıl işi değil gibi ama... Sanırım risk alacağım."

"Lütfen tahmininizi söyleyin." anons sesi duyuldu ve Mei gülümsedi.

"Kupa!"

I'll Never ForgetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin