Call me baby: 10

40 4 0
                                    

"Evet duydum işte sinir krizi geçirdi. Şimdi uyuyor. Chen sakın has-"
"Bana hangi hastane olduğunu söyle hemen!!!"
"Chen bak bu Xiu için pek iyi olmaz şu an uyurken bile seni sayıklıyor. Chen lütfen gelme."
"Kris hayır hangi hastane?"
"Seul merkez hastanesi."
"Tamam 10 dakikaya oradayım"  dedikten sonra Chen Kris'in cevap vermesine izin vermeyerk telefonu kapattı ve hızla üzerine bir şeyler giydi. Arabaya doğru ilerlerken aklından gerçekten uyurken beni mi sayıklıyor diye geçirdi. Bunları düşünmeyi artık bir kenara bırakıp arabaya bindi ve son sürat hastaneye doğru sürmeye başladı.

Hastaneye geldiğinde hemşirelerden bir tanesine sorup oda numarasını ve hangi katta olduğunu öğrendi. Xiumin'in olduğu katta geldiğinde büyük bir kalabalığı gördü ve yavaşça ilerlemeye başladı. Kris'in Chen'i görmesiyle birlikte hızla yanına ilerledi ve yüzüne hızlı bir yumruk indirdi. Chen daha ne olduğunu anlamdan yere düştü ve kalbindeki o bildiği ağrıyla yüzleşmeye başladı. Bu ağrı inanılmazdı. Dünyanın en güçlü adamı bile bu ağrıya sadece bir kaç dakika dayanabilirdi. İşte Chen 5 yıldır çekmediği bu ağrıyı son 3 gündür çekiyordu ve bu genelde üzüldüğü zamanlar oluyordu. Chen yerde yatarken Kris ise ne yaptığının daha yeni yeni farkına varırken Chen bilincini kaybetmiş bir şekilde yerde yatıyordu. Beakhyun'un Chen'i öylece gördüğünde "yine eski günlere geri dönmeyelim Chen hadi kalk ayağa konuşalım bana yine Xiumin'i anlat hadi kalk hadi sana bu yakışmıyor. Chen kalk hadi..." Chanyeol sevgilisinin bu denli üzüldüğünü görünce bağırarak doktor çağırdı. Sağolsun doktor kısa sürede (!) yanlarına geldiler ve ilk müdahale ettiler. Müdahaleye rağmen Chen'in durmuş kalbini bir türlü çalıştıramıyorlardı. Doktorlar Chen'in hazırlıklarını tamamalayıp ameliyat odasına doğru götürmeye başladı. Odadan çıkınca Beakhyun hemen Chen'in yanına gidip ona sarıldı. En son doktorların uyarısıyla Chen'in kulağına 'uyan ne olur uyan bak herkes senin için endişeleniyor. Kalk Xiumin'in seni böyle görmesini istemesine dimi hadi kalk'

Doktorlar zorda olsa Chen'i Beakhyun'un elinden aldılar ve ameliyat odasına doğru hızla götürdüler.

Artık Beak'in dayanacak gücü kalmamaıştı. Chen yaklaşık 6 saattir ameliyat odasındaydı ve kimse odadan çıkıp bir şey söylemiyordu. Xiumin Chen'e olanları duyunca uzun süreli bir şok geçirdi ve şu an uyuyor. Beak 6 saat boyunca ağladığı için artık göz pınarları kurumuş, göz altları mor ve ölü gibi Chen'in odadan çıkmasını bekliyordu.

Yaklaşık bir saat daha geçti. Hala sabırla Chen'in odadan çıkmasını bekliyorlardı. Sonunda ameliyathanenin kapısı açılmıştı. Doktor odadan çıktığında kafasını eğerek "hastayı kaybettik tanrı yardımcınız olsun"

Beak doktorun söyledikleriyle şok geçirmişti. Hayattaki tek arkadaşı olan Chen şimdi kaybetmişti. Chanyeol'a bile söyleyemediklerini Chen'e söylerdi. Şimdi Beakhyun ne yapacaktı.

Doktorla konuştuktan sonra Chen'in yanına gitti onu son kez görebilmek için. Yanına gittiğinde ilk önce tepki vermeden elini Chen'in kalbine koydu. Eli titriyordu. Bu elinin titremesi değildi Chen'in kalbi atıyordu. Elini çekip yerine kulağını koydu. Bu gerçekti Chen'in kalbi atıyordu. Hemen odadan çıkıp doktorlara bağrırmaya başladı. Ama herkes onun dalga geçtiğini düşündü. Chanyeol dayanamayıp Chen'in yanına gitti ve kulağını kalbine koydu. Gerçekte atıyordu. Hemen doktorları çağırdı. Doktor geldiğinde Chen'in kalbini kontrol ettikten gereken şeyleri hazırladılar. Beak ve Chan'i dışarı aldılar ve işlerine devam ettiler. Beak dışarı çıktığında hem ağlıyor hem de gülüyordu. Şuan dışarıdan biri Beak'i görse deli diye düşünebilirdi. Ama Beak'in umrunda değildi. Tek dostu ve sırdaşı ölümden dönmüştü bunun dışında hiçbirşey umrunda değildi. Doktorlar yaklaşık 10-15 dakika içinde dışarı çıkmıştı. Beakhyun ve diğerleri doktorların yanına gitti ve doktor sadece "yaşıyor endişelenmenize gerek yok" demişti. Bu kadar mıydı yani. O kadar olayayı sadece bu cümleylemi anlatmıştı. Beak doktorlara içinde uzun bir küfür geçirdi ve bu sefer kahkaha atarak gülmeye başladı. Odadan Chen çıktığında Beakhyun'un üzerine Xiumin'le aynı odada kalıyordu. Xiumin Chen'in o halini görünce kendine bir küfür savurdu. Kolunda takılı olan serumu kopardı ve yataktan kalkıp Chen'in yanına gitti. Şu anda doktorlarda dahil onları odanın camından izliyorlardı. Xiumin ise Chen'le konuşuyordu. "Chen hadi aç gözlerini kalk hadi. Bana  seni sevmiyorum senden nefret ediyorum de. Yeterli kalk oradan bak ben kaltım sende kalk. Hani söz vermiştik seni sonsuza kadar seveceğim, seni bırakmayacağım diye. Bak ben sözümü tuttum. Sende tut. Chen kalk hadi bak seni bir daha bıraayacağım kalk hadi."
Xiumin dudaklarını o kuru olan ama tadını çok sevdiği dudaklara bastırdı. Xiumin dudaklarını hareket ettirip Chen'in alt dudağını emmeye başladı. Öpücüğü giderek derinleştirirken odaya onları camdan izleyen doktorlardan biri girdi. Xiumin ise hemen Chen'den ayrılıp arkasını döndüğünde onları izleyen büyük bir kalabalıkla karşılaştı. Utanarak ve kızararak başını eğdi. Doktor gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. Doktor onları daha fazla rahatsız etmemek için odadan ayrıldı ve kalabalığı dağıttı. Kalabalığın dağıldığını gören Xiumin Chen'in üzerindeki yorganı kaldırıp yanına uzandı ve ona sıkıca sarıldı. Chen'in yanında mutlu ve huzurlu uykunun kollarına kendini bıraktı.

Sabah olduğunda artık Chen uyanmıştı. Bu kimsenin beklemediği bir şeydi doktorların bile beklemediği bir şey. O zaten nasıl uyanmazdıki doktorlar yakınlarına hastayı kaybettik seçimlerinde onun kalbi hala atıyordu. Böyle birinin uyanamayacağını düşünürlerdiki.

Kafasını yana çevirdiğinde yanında onun baozisi uyuyordu. Nasıl böyle bir insana 'senden soğumaya başlıyorum' demişti hala inanamıyordu. O özlediği dudaklardan yeterince uzak kalmıştı daha ne bekliyordu. Kuru dudaklarını diliyle ıslatıp Xiumin'in dudaklarına yaklaştı ve dudaklarını öpüp geri çekildi. Yatağa tekrar yattığında bu sefer o dudakları hiç bırakmamak için öptü. Bir anlık refleksle kollarını Xiumin'in  beline doladı. Uyuma taklidi yapan Xiumin hemen Chen'e karşılık verdi. Chen çok şaşıtmıştı ama bozuntuya vermeden öpmeye devam etti. Nefesiz kaldıklarında ayrılmak zorunda kaldılar ve ayrıldıklarında aynı anda birbirlerine "seni seviyorum" dediler. Birbirlerini çok seviyorlardı her ne olursa olsun. Asla ayrılmayacaklardı ucunda ölüm olsa bile. Birbirlerine göre çok değerlilerdi bu değerede bir ton altın zerre tanesi kadardı. Onların hayatları buydu. Birbirlerine senden nefret ediyorum deseler bile birbirlerini görmeden 1 dakika yapamazlardı. Aşk bu ikisiydi işte, bir ton altının bu aşkın yanında zerre tanesi kadar değeri olmayan, birbirlerini görmeden 1 dakika değil bir saniye bile yapamayan kişilerin bir arada olmasıdıydı. Bu iki kişi Chen ve Xiumin'di. Bu aşkın önüne çıkacak engeller çok fazla vardı. Biri pes ederken diğeri savaşacaktı. Chen pes eden taraf Xiumin savaşan taraf olacaktı her zaman. Tanrı onları birbirlerine olan aşklarını sınıyordu. Çünkü birbirlerine ulaşmanın ne kadar zor olduğunu görüp onların ayrılmaması gerektiğini anlamalarını istiyordu. Onlarda aynen böyle yapacaklardı. Birbirlerine ulaşmanın kolay olmadığını anlayıp birbirlerine daha çok bağlanacaklar. Herhangi birisi 'senden nefret ediyorum dediğinde diğeri onun gözündeki parçalbışı görecek, ona inanamayacaktı. Birbirlerine 'onu sonsuza kadar sevip koruyacağım' diye yemin edecekler ve hep birbirlerinin olacaklardı.

Onların aşkı olumsuzdu. Öldüklerinde birbirlerini bulacaklar cennet veya cehennemde de birbirleriyle yaşayacaklardı...

call me baby...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin