Bugün ayrı bir ateş yanıyordu içinde.
Çünkü karşısındaki yeşil saçlı melek yanındaki kız arkadaşıyla derin bir sohbet içindeydi.
Sarışın saçlarına giden elleri saç tutamlarını sıkıca tuttu. Kendini garipsemeyi bir kenara bırakmış, gözlerini resmen, onu kendine davet edercesine Izuku'ya dikmiş, bir saniye bile gözünü ondan ayırmıyordu. Yanına gitmek çok daha absürt olacaktı, bu yüzden şimdilik uzaktan izlemek zorundaydı.
Izuku karşısındaki kızla konuşmaya devam ederken ona dönen bakışlardan bir haberdi. Sadece konuşmaya çok odaklanmış, ağzı kulaklarına kadar varmış bir halde Uraraka'yı dinliyordu. Ve yetmezmiş gibi, bir kız daha o sohbete katılmıştı. Momo-san, Uraraka'nın lafına atlamıştı.
Ders başlasın diye ilk defa bu kadar istekle içinden dualar söylüyordu Katsuki.
"Bakugou~~ Denki borç istiyor."
Yanına gelen Kirishima'yı duymasına rağmen gözlerini Izuku'dan ayırmadan, cebinden birkaç dolar çıkardı ve ona uzattı.
"Haftaya ödesin."
"Tamam da..sana noldu kardeşim?"
Gözlerini o yemyeşil gözlerden halâ çekmemişti. Bir saliseliğine yanındaki kırmızı saçlı gence döndü:
"Hiç. Sadece tilki avını kaptırmıyor diyelim."
Kirishima olanları anlamış gibi gülümseyerek arkasını döndü. Elini Katsuki'nin omzuna attı:
"Aman dikkat et, avın kurt çıkmasın."
Sonra eli yavaş yavaş kendi yerine çekildi. Kapı dışında onu bekleyen, Bakugou'ya olan korkusu yüzünden sınıfa adım atmaya korkan Denki'ye yöneldi.
"Ha? Ne sikim diyorsun boktan saçlı?"
Sorusu cevaplanamadan, gözlerini bilinçsizce odakladığı o yemyeşil gözlerin ona takıldığını gördü. Bu gerilimle vücudunun yandığını iliklerine kadar hissetti.
Izuku onunla kurduğu göz temasını bitirmeden, karşısındaki kahverengi saçlı kızın ellerini kavradı.
"Evet Uraraka-san, bir dahakine kafeye gitmek HARİKA bir fikir!"
Sözlerini Katsuki'ye duyurmak için bağırarak söylüyordu.
İstediği gibi de olmuştu. Katsuki şimdi dişlerini sıkarak ona bakıyor, bir yandan da Uraraka'ya ölümcül bakışlar atıyordu.
Izuku sırıtarak, aldığı intikamın keyifli saniyelerini geçiriyordu.
Evet, o günün, ikisinin sınıfta yalnız kaldığında kendisine resmen yürüdüğünü, onunla dalga geçtiğini düşündüğü için Katsuki'nin yaptığının intikamını almıştı.
Tilkinin avı kurt çıkmıştı.
Uraraka ne olduğunu bilmeden ikisine bakakaldı.
...
Sonraki gün, bir sonraki gün ve ondan sonraki gün de Katsuki'nin Izuku'ya gizlice bakmasıyla, Izuku'nun da ona bakmamak için direnmesiyle geçti. Sessiz geçiyordu günleri, artık eskisi gibi kavga etmiyorlardı, kavga etmedikleri için de aralarında bir ilişki kalmamıştı. Sadece derslerde yine birbirlerini geçmek için uğraşıyorlardı.
Bardağın taşmasına az kalmıştı.
Belki de bu bardağı taşıran son damla olacaktı.
"Millet, hadi gelin Doğruluk mu Cesaret mi oynayalım!"
Mina boş derste bir sıranın üstüne çıkmış, herkese sesleniyordu.
"Evet hadi oynayalım!"
Herkes oyuna katılırken kenarda Katsuki ve Kirishima oturmuş konuşuyorlardı. Mina onları da çağırdığında Kirishima "Birazdan geliyoruz Pembe Eros!" demekle yetinmişti. Sonra sohbete geri döndü:
"Ne yani, Midoriya ile küs müsünüz?"
"Hayır, hay lanet..Onunla küs olmam için bir sebep yok!"
Kırmızı saçlı genç derin bir nefes aldı, Katsuki'nin ağzından laf almak sandığından daha zordu.
Fakat Sarışının durumu gerçekten çok tuhaftı, sürekli Izuku'ya bakıyor, artık grubuyla takılmıyordu. Bir çeşit sapığa dönüşmüştü. "Rakibine' karşı olsa da.
"Ama yani..sende bir tuhafsın."
"Amına koduğum, ben mi tuhafım? Tuhaf olan şu 'bay inek'' değil mi?!"
Katsuki oturduğu sıradan kalkmaya yeltendiğinde Kirishima onu durdurdu.
"Dur, sadece şunu demem gerek."
"Ne var be?!"
"Siz ne kadar..işte ne bileyim..aranız ne kadar limoni olsa da,"
Izuku'nun kahkahası konuşmasını bölmüştü. Ateş saçan gözler yine hedefine döndü. O gülüş, o kahkaha eskiden olsa onun sinirine dokunurdu. Ya da sadece böyle düşünmüştü.
İçinde yeni bir duygu vardı ona ne şüphe, fakat hiç tanımadığı o duyguyu birden kabullenmesi imkansızdı.
"Bakubro, aranız ne kadar limoni olsa da, siz birbirinizi önemsiyorsunuz."
Diken gibi kırmızı saçları arasına attığı elini karşısındaki gözlerini o yeşil meleğe amış bedene uzattı. Omzuna hafifçe dokundu.
"Nasıl olsa siz arkadaşsınız. Yani tuhaf ve kaotik bir şekilde ama olsun.."
Gülümseyerek Mina ve diğerlerinin yanına gittiği an Katsuki ancak kendine gelebilmişti. Gözleri hala o yemyeşil gözleri arzuluyordu.
Hızla kimseye görünmeden lavaboya gitti, yüzünü yıkadı. Aynaya düşen yansıması hariç başka kimse yoktu.
Yansımasına dönerek "arkadaş ha.." diye söylendi.
"Arkadaş.."
Tekrar ettiği kelimeyle sinirle, aynayla kavga eder gibi konuşmayı sürdürdü:
"Biz arkadaş olamayız. Bizden ancak rakip olur, başka da.."
Elinin birini bileğine kilitleyerek sırıttı.
Şimdi, şimdi her şey daha da karışacak.
İlk kabul eden kaybeder.
EVET OKUL AĞZIMA ETTİ.
O YÜZDEN YAZAMIYORDUM YAZMAYA DEVAM ARTIK✊🏻
Nasılsınız? Hadi sohbet edelim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Still rivals? [SEKE.]
Random"Birbirimizi becerelim, sonuna kadar dayanan kazanır. Kabul?" "N-ne..?" "Hmm..çok mu ağır geldi sana, 'Deku-kun'?" "..Kabul." *Rival: Rakipler.*