."Midoriya! Buraya bir bakabilir misin?"
"Ah, tabii!"
Keyfi yerindeydi. Bütün sınıf yurdun salonunda yemek yapıyordu, mis gibi kokular burnuna dolarken aynı zamanda odanın içini saran o tatlı melodiler içini ısıtıyordu.
Ona seslenen Iida ve diğerlerine dönerek yapmaya çalıştıkları keki karıştırmaya başladı.
"Süt koyduk...yumurta koyduk..."
"Iida-kun kabartma tozu koymamışsın buna!"
"Haydaa...demek o yüzden kıvamı tutmuyormuş."
Gülümsedi, keyfi yerindeydi.
Çünkü o daha aşağı kata inmemişti.
"Kirishima-kun, biraz su getir..."
"Kirishima! Oğlum gel buraya bi'!"
Katsuki'nin sesini duyduğunu anda yüzüne yapışan gülümseme soldu anında.
Tiksinti değildi hissettikleri, nefret, nefret miydi yoksa içindeki? Hayır hayır, keşke öyle olsaydı...
Sadece içinde durmadan kıpırdayan bir rahatsızlık.
Yalnızca rahatsızlık olmasını umduğu rahatsızlık.
Aynı zamanda da bunun yalnızca rahatsızlık olmadığını bildiği rahatsızlık.
İnsanlar bazen bildiklerini o kadar ustaca ve rahat bilmezden gelirlerdi ki, inançlar değişebilirdi.
Yanına yaklaşan bedenle geriledi. Keki fırında kontrol etmeye yeltendi. Şuan bir korkak gibi davransa da gerçekten tek istediği lezzetli kekler yapmaktı. Ona bakan gözler olmadan..o kan kırmızısı, alev alev gözlerden uzak...
''Deku, şunu uzatsana.''
Kafasını çevirdiğinde, sadece ondan kek çırpıcısını isteyen Katsuki'yle ferahladı. Hiçbir şey demeden çırpıcıyı ona uzattı, sakinleşmişti. Katsuki'nin elinden çırpıcıyı alışını seyretti. Gerçekten ferahlamıştı, demek ki ona artık bulaşmayacaktı.
''Sağol.''
Bu kelimeyle, iki hecelik bir kelimeyle, ağzı açık kaldı. Bu adam, onunla her olayı yaşayan, üstelik müstehcen ve ayıp olaylar yaşadığı, ona karşı hiçbir dostluk belirtisi göstermeyen adam, ona teşekkür etmişti. ''Noluyor ya?'' diye geçirdi içinden.
''Şunu da uzat zahmet olmazsa.''
Zahmet olmazsa? Ne diyordu bu? İçine şeytan mı kaçmıştı, yoksa bu da mı eksantrik bir şakaydı yine?
''B-buyur...'' Malzeme kaselerini Sarışına uzattıktan sonra gözlerini biraz onun üzerinde gezdirmeye karar verdi. Çok sakindi Katsuki, şimdi de yanındaki kızlara sakince bardak veya kaşık uzatıyor, resmen onların ağzının açık kalmasına neden oluyordu. Yine de kimseyi umursamadan kek malzemelerini karıştırmaya başladı.
Yemek yaparken gerçekten de çok sakindi karşısındakı bu gıcık herif. Şuan fark ediyordu bunu. Katsuki gerçekten yemek yapmayı çok seviyordu. Kasedeki karışımı karıştırırken bile yüzünde hiçbir bıkkınlık, sıkıntı ifadesi yoktu.
''Midoriya...'' Gözleri hala sarışın saçlar, o kemikli eller, arada sırada gözüne batan o bel arasında geziniyordu. Beli ne kadar da inceydi, oysa göğüsleri bir hayli büyüktü. Bu kimsenin gözünden kaçmıyor olmalıydı çünkü gerçekten göğüsleri sınıftaki büyün kızlarla yarışacak haldeydi. Daha dikkatli bakınca o kaslı göğüsün üstünde uyuyakalmış olabileceği ihtimaliyle yutkundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Still rivals? [SEKE.]
Aléatoire"Birbirimizi becerelim, sonuna kadar dayanan kazanır. Kabul?" "N-ne..?" "Hmm..çok mu ağır geldi sana, 'Deku-kun'?" "..Kabul." *Rival: Rakipler.*