Sevmek yeterli gelmiyordu.
Ne sevmek ne de doyasıya öpmek. Bunu anladığında çok geçti.
''Kacchan.'' Şeker paketleriyle yaşadıkları o muazzam savaştan sonra, araya sınavlar ve birçok savaş alıştırması girmişti. Şimdi ise sonunda ikisi evden okula doğru yürüyordu. Yalnızlardı.
''Efendim?'' Katsuki telefonuna bakarak yürümeye devam ediyordu.
''Şekerlerin hepsi bitmiş.'' Muzip gülümsemesiyle Katsuki'ye yanaştı. Sarışın çocuk bunu fark edip telefonunu cebine soktu.
''Ha? Bir zahmet, bir daha yapmayız.''
''Ne yani...hoşuna gitmemiş miydi?''
Izuku ne kadar uzun zamandır hem kendiyle hem de Katsuki'yle yapmadıklarını düşündü. 3 haftadır ikisi de birbirlerine takılmamışlardı. Bu tuhaftı, Katsuki de boş zamanlarında ya hep banyo yapmış ya da telefonuyla uğraşmıştı. Açıkçası birbirlerine duygularını itiraf etmek konusunda ikisi de işe yaramaz birer aptaldı.
''Gitmişti.''
Katsuki etrafına göz atarak yürümeye devam ediyordu. Bunu o kadar sakin ve hoşa giden bir sesle söylemişti ki Izuku gülmeden edemedi.
Şuanki hallerinden memnundu. Memnun olmamak için bir nedeni yoktu sonuçta, fakat hep böyle mi ilerleyecekti, böyle mi ilerlemeliydi? Her zaman gizli saklı iş yapmaları değildi düşündüğü, saçma sapan tavırlar da değildi söz konusu olan.
Bir insan nasıl hem bu kadar uzak hem de bu kadar yakın olabiliyordu ki insana?
Gözleri birbirine değerdi, sözleri birbirine bakardı, her şey doğru hissettirirdi bazen ama kocaman bir gerçekten kaçıyor gibilerdi. Özellikle son zamanlarda Izuku da Katsuki de başka insanlara yönelmişti. Birbirlerinden kaçmak o kadar basitti ki, birbirlerini neden böyle yaptıklarına ikna etmelerine gerek bile yoktu. Uzaklaşıyorlardı ve bu kadar. Sadece canları sıkıldığında ve birbirlerini doyasıya öpmek istediklerinde birleşmek ve uzun bir sürede öyle kalmak, sonunda da uzaklaşmaktı söz konusu olan.
Uzaklaşmak basitti ve geri dönmeyi o an kimse düşünmezdi. Zor olan fark ettiğiniz anda geri dönmekti. Ya da dönememekti.
''Sen git istersen. Ben bir konuşma yapacağım.'' Yurt kapısının önünde durmuşlardı.
''Tamamdır Kacchan.''
Yurda usulca girdi Izuku, odasına çıktı, ellerini yıkadı, en sevdiği çaydan yaptı ve arkadaşlarıyla konuşmaya koyuldu. Beynini bir kenara bırakıp herkesle lafa girişmek hoşuna gidiyordu. Dinlenmeliydi belki, belki de saçmalıyordu.
''Hey Izuku, Katsuki nerede?''
Uzun zaman geçmişti, gerçekten neredeydi bu çocuk?
''Bir yazayım-''
''Sen yazacak mısın? Seni engellememiş miydi ya?'' Kirishima kıkırdayarak televizyon karşısına geçti.
''Niye engellesin ki ya?'' Zümrüt gözlü gülümseyerek telefonunu çıkardı. Gerçekten engellese de sorun değildi. Onlar böyleydi zaten. Hep böylelerdi. Dövüşmek, kavgaya tutuşmak, sözlü sözsüz her bakışta birbirlerine gıcık kapmak onların normal hayatının getirdiği birkaç alışkanlıktı. Bu onların aşkıydı, sevgi diliydi ve belki de dostluğuydu.
Pislik Kacchan
Nerede kaldın Kacchan?
Arkadaşlar merak etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Still rivals? [SEKE.]
Random"Birbirimizi becerelim, sonuna kadar dayanan kazanır. Kabul?" "N-ne..?" "Hmm..çok mu ağır geldi sana, 'Deku-kun'?" "..Kabul." *Rival: Rakipler.*