3. BÖLÜM -OYUN-

149 10 67
                                    

 Yarım kalmış hikayeler, yaşanamamış aşklar, kurulamamış hayaller, oynanmamış oyunlar, tamamlanmamış cümleler... Yarına kalınışların yarım kalınmışlıklara dönüşmesi gibiydi ertelenen bekletilen her şey.

Yarım kalınanlara...

"Eeee şey, merhaba."

"Merhaba, ne güzel tesadüf ya da kader mi demeliyim?"

"Sadece merhaba demek zor mu geliyor? Hep bir kelime oyunları."

"Sadece ayak uydurmak çok mu zor? Hep bir laf sokmalar."

"Her neyse, annemler beni bekliyordur. Fazla konuşmasak iyi olur, yanlış anlamasınlar."

"Ne, annenlerle mi tanışayım? Tabi olur." Lafı neresinden anlıyor acaba? Habire bir şeyler uyduruyor.

"Ruh ve sinir hastalıkları hastanesine gitmeyi düşündün mü hiç?"

"Sen çok gittin herhalde, öneride falan mı bulunacaksın?"

"Çok komiksin(!) Belli ki ihtiyacın var. Hiç çekinme, böyle durumlar gayet normal. Ben hiç yargılamam, merak etme. İnsanız sonuçta hepimiz." Cevap vermesini beklemeden annemlerin yanına gitmeye başladım. Arkamda kalan şahsiyetin ise kahkaha sesleri geliyordu. Hiç utanma yok, bozulma yok. Annemlerin yanına giderken bir anda yanımda yürümeye başladı.

"Üstüne alınma, senin peşine takılmadım. Kaya annenlerin yanında, onu almak için seninle aynı yönde yürümem gerekiyor."

"Kaya, kardeşin mi?"

"Kardeşim değil, komşumuzun oğlu. Orada tartışırken kadın kardeşiniz diye söyleyince tartışma ortasında 'kardeşim değil, komşumuzun oğlu' diye düzeltmek mantıksız olurdu. Ben de bu yüzden bir şey demedim."

"Anladım." Annemlerin yanına gelmiştik. Annemler 1.85'i görünce namıdiğer 'Mavi Ay' tokalaşmak için ayağa kalktı.

"Merhaba, çok geçmiş olsun. Umarım ciddi bir şey yoktur."

"Çok sağ olun. Önemli bir şey yok, düşmenin etkisiyle elleri yüzülmüş birazcık o kadar."

"Anladım, size de merhaba." Dedi ve Ceylanla da tokalaştılar. Daha sonra Fidan'ın yanına gitti ve onunla konuşmaya başladı.

"Merhaba, geçmiş olsun. İyi misin?"

Fidan ağlamaktan yorgun çıkan sesiyle cevap verdi:

"Ellerim acıyor. Bak, kan olmuş hep. Annem bana çizgi filmli yara bandı alacakmış. Sen biliyor musun, Kaya beni kurtardı. Bence ona hediye olarak dondurma almalısın. Senin adın ne?" 1.85 in cevap vermesine fırsat vermeden ben araya girdim.

"Ablacığım, o abi ona adını söylemeyenlere adını söylemiyor." Böyle dememle annem daha önceden tanıştığımızı anladı ve direkt sordu.

"Sanırım daha önceden tanışıyorsunuz. Nereden tanışıyorsunuz?" Ben tam ağzımı açmıştım ki bu sefer araya giren o oldu.

"İsterseniz sorunuzu ben yanıtlayayım. Ben kızınıza çarpan 1.85."

"1.85 derken?"

"Evet, 1.85. Kendisine adını sorduğumda adını söylemeyip isminin anlamını söyleyince ben de o kendi adını söylemediği için kendi adımı söylemedim. Kendisi de bana lakap takmış, 1.85." Bu eksik oldu ya bütün konuşmaları aktarsaydın. Gammazcı herif.

"Belki de yanlış lakap takmışımdır, gammazcı olmalıymıştır."

"Ben hepinizin adını biliyorum ki, söyleyeyim mi isimlerinizi? Senin ve senin?" derken Kaya, beni ve gammazcıyı işaret ediyordu.

ÇİSELEYEN YAĞMURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin