Akıl Çelen

10 4 1
                                    

Korkusuz rolü insanlar arasında korkaklar tarafından kullanılan en ışıltılı kostümdür.

Hızla salondan ayrılıp otele doğru ilerlemeye başladım gün boyu başıma gelenler epey yorucu olmuştu, özelikle en son yaşanan.

Adımlarım tıpkı nefesimin ritmi gibi hızlı ve sesliydi. Göğüsüm resmen içeri doğru daralıyordu, en son ne zaman böyle hissetmiştim ki?

Koşmayı bırakıp gökyüzüne doğru baktım ay ve yıldızlar her zamanki gibi eşsiz bir biçimde dizilmiş ve süslemişti her yeri elimi havaya doğru kaldırıp gökyüzüne doğru tuttum şu an elimin altında kalıp kaybolan yıldızlar aslında muazzam biçimde büyük şeylerdi. Hayat çok gizemli ve illüzyonlar ile dolu.

“Mahpeyker!”

Arkamdan yankılanan ses ile diğerlerinin vardığını anlamıştım ilk Neşe koştu ve sımsıkı sarılmaya başladı omzumun hafif ıslandığını hissettiğim anda ağladığını anlamak çokta zor olmadı. Baran ve Miraç yanımıza yaklaşıp ellerini destek niteliğinde omzuma attılar, gerçekten çok iyilerdi, fazlasıyla iyi...

Baran bir süre bizi izleyip lafa girdi.

“Orada aklından neler geçiyordu ne kadar tehlikeliydi haberin var mı ?”

“Biliyorum sadece siz de işin içinde girecek gibiydiniz o yüz-“

“O yüzden ne kendini öne atmanın doğru olduğunu mu düşündün?”

Bu sefer konuşmaya devam eden Koray'dı.

“Hayır anlamıyorsun ben-“

Cümlemi tamamlayamadan üzerimde epey ağır iki kol hissettim Koray beni beklemeden sarılmaya başlamıştı öyle sıkı tutuyordu ki bir an nefesim kesilecek sandım.
Bir süre böyle kaldıktan sonra kulağıma bir şeyler fısıldadı ve ayrıldı.

"İnsanlar düşündüğünden daha korkunç olabilir başkalarını düşünürüm derken ellerine koz verme seni kaybetmek istemem."son kısmı biraz daha kısık söylemişti.

Bu beklenmedik anın ardından olanlar hakkında konuşmak için otelin salonuna gittik. Normalde böyle durumlarda insanların kafalarını dinlemeyi veya olaydan uzaklaşmayı istemesi normaldir fakat biz pekte normal değildik sanırım.

Otele varır varmaz ilk kattaki toplu oturma salonlarından birine geçtik hepimiz koltuklar karşılıklı bakacak şekilde dairesel olarak dizilmiştik. Miraç elini çenesinde gezdirip konuştu.

“Tüm bunlar artık fazla olmaya başladı en önemlisi de bugün ki olay umarım bir tek şüphelenen ben değilimdir fakat Fatih hakkında birkaç düşüncem var ve bunlar oldukça kötü olduğu kadar teorik.”

Baran devam etti.

“Bence hepimiz aynı şeyi düşünüyoruz.”

Herkes bir süre birbirine derin bakışlar atıp lafa nasıl devam edeceğini düşünüyordu.

“Pena sokağındaki akıl çelen.”

Koray tok bir tonda sessizliği bozarak bu konuyu açmaya karar vermişti anlaşılan.

“Maalesef evet normal bir manyak veya katil de olma ihtimali var fakat bu yarışmaya katılacak çatlak biri varsa büyük ihtimalle o’dur.”

Miraç’tan sonra Neşe devam etti.

“Bu akıl çelen tam olarak kim?”

Hafif bir nefes alıp hikâyeyi anlatmaya başladım.

“Bundan bir yıl önce bu şehrin oldukça zengin kesiminin bulunduğu Pena sokağında ardı arkası kesilmeyen intiharlar meydana geldi.”

Baran devam etti.

“İşin garip tarafı bu kadar insanın aynı yerde aynı zamanda intihar etmesiydi tıpkı bir hastalık gibi bulaşıcı şekilde olaylar devam etti.”

En sonda Mirac konuştu.

“Polis uzunca bir süre olayları durdurmayı başaramadı ta ki bir gün kendi kendine kesilene kadar, elbette cinayetten şüphe ettiler hatta kesinlikle cinayet olduğu tanısındaydılar çünkü hastalık belirtisi yoktu fakat-“

Koray dahil oldu.

“Ne parmak izi ne zorlama ne de DNA izine ulaştılar kısacası fail kimse hayaletten farksız biriydi.”

Neşe derin bir soluk verip konuştu.

“Çok garip ve korkunç...”

“Haklısın korkunç işte tam da bu yüzden şüphelerimizin doğru olmasından korkuyorum sen yarınki oyunda bu Fatih denen herif ile eş olacaksın.”

Baran’ın kurduğu cümle bizi de en az onun kadar endişelendiriyordu bu beşli arasından en narin, en nazik olan neşeydi kısacası çok felaket bir eşleşmeydi bu.

Yarışmanın başındaki başvuru formunda üç şey garanti edilmişti;

Bir, yarışma içerisindeki tüm olayların firmanın izin verildiği kadarı ile dışarı çıkarılması uygundu.

İki, yarışma sonucu kazanılan ödül kazanan kişiye şart belirtmeksizin verilecek aksi bir durumda yarışmacının vârisi ödülü yarışmacı adına alacaktı.

Üç, tüm yarışmacıların güvenliği yarışma boyunca firma tarafından bizzat sağlanacaktı.

Ne yazık ki bunlar dışında bizler adına garanti başka bir kural yoktu dahası bugün yaşanılanlardan sonra üçüncü kurala olan güvenin ne kadar az olduğunu anlamak çokta zor değildi.

“Henüz üzülmenin sırası değil ben Ferman Bey ile konuşup Neşe ile yer değiştirebilirim.”

“O gösterişli tanıtımdan sonra mı? Hiç sanmıyorum.”

Miraç haklıydı insanlar çoktan favorileri ikilisini belirlemişti bile ve bunda bizim ufak çaplı gövde gösterisinin de payı vardı. Eğer Neşe’nin güvende olduğundan emin olmak istiyorsak yarın ona olabildiğince yakın olmalıydık.

Biz onu nasıl güvende tutarız diye düşüncelere dalmışken Neşe tedirgin ses  tonunu gizlemeye çalışarak konuştu.

“Merak etmeyin yarın yarışma heyecanı ile bir şey yapamaz hem böylesine büyük ve kalabalık bir stadyumda yarışırken güvenliğe oldukça dikkat edeceklerdir.”

“Haklısın...”

Hafif tebessüm ederek Neşeyi onayladım söylediklerine onun da inanmadığı gayet açıktı fakat gerçek her ne kadar acı olsa da Neşe için doğru kararı yarınki yarışmayı öğrenip verebilirdik bu yüzden diğerleri de Neşeyi onayladıktan sonra odalara dağılmaya karar verdik.

Ya da ben öyle sanmıştım.

21.Bölüm Sonu

TAKLİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin