11

1.5K 162 137
                                    

Hermione elindeki gazeteyi incelerken bir yandan yürüyorlardı. Hermione öfkeyle söyledi. "Sana ulaşmaları çok kolaydı, ölmediğin için şanslısın. Kim olduğunun farkına varmalısın Harry."

"Kim olduğumu biliyorum Hermione. Kavuk'un koruma kalkanlarının bu kadar düşük olmasını beklemiyordum."

"Öyle mi?" Hermione onu kolundan tutup durdurdu ve fısıldadı. "Bellatrix Lestrange'in peşinden koşmanın Kavuk'un koruma kalkanlarıyla ilgisi yok Harry."

"Öyle mi?" dedi Harry, Hermione'nin ses tonunu taklit ederek. "Kavuk patladı Hermione. Bellatrix Lestrange'in peşinden gitmeseydim de tehlikede olacaktım. O patlamada kimsenin ölmemesi tamamen şans."

Hermione iç çekti, "İnanılmazsın." dedi ve yürümeye devam ettiler. Köşeyi dönünce Ron ve kız arkadaşını gördüler. "İzninle, gidip kusmam gerekiyor." dedi Hermione.

"Tabii." dedi Harry. O da kusmak isterdi ancak Dumbledore ile planlanmış bir toplantısı vardı. Tatil bitmeden Grimmauld 'a gelmişti ve kaçırılması üzerine konuşmuşlardı. Ancak Bellatrix'i öldürmesi üzerine pek konuşmamışlardı. Her zamanki gibi Voldemort'a karşı bir silah olarak işlediği sürece bir katil olması pekte önemli değildi.  Fakat ona Sectumsempra büyüsünden ve Melez Prens'in kitabından bahsetmek zorunda kalmıştı ve kitap elinden alınmıştı. Muhtemelen gerçek sahibine geri verilmişti. Harry bundan hoşlanmamıştı ve bunu Marvolo'ya yazacaktı! O, kitabı Snape'den geri alırdı.

Müdürün odasına vardığında pek konuşmadan düşünselinin başına geçtiler. Dumbledore, bu sefer çok özel bir anı göreceğini söyledi. Harry ister istemez merakla düşünseline daldı. Profesör Slughorn'u hemen tanıdı. Biraz daha yaşlanması dışında adam neredeyse hiç değişmemişti. Onların yaptığına çok benzer bir Slug kulübü akşam yemeği olduğu açıktı. Masada oturan birkaç öğrenci vardı. İçlerinde kendi Marvolo'sunu hemen tanıdı. Elbette, en yakışıklısı onun Marvolo'suydu.

Düşünseline tek başına girmenin rahatlığıyla Harry hareketlerini önemsemedi ve Profesör Slughorn ile konuşan Marvolo'yu daha yakından incelemek için masaya hemen onun önüne oturdu. Oh, Profesör Slughorn'u manipüle eden Marvolo'su ne kadar da sevimliydi! Küçük sevimli bir Karanlık Lorddu! O yandan bilmiş gülümsemesi çok tatlıydı. Bu anıyı alıp saklamak istiyordu. Genç ve sevimli bir Marvolo paha biçilemezdi.

Diğer öğrenciler ayrıldı ve sadece Marvolo kaldı. Marvolo Profesör Slughorn ile konuşurken odada dolaşırken Harry de Marvolo'nun etrafında dolaştı. Gerçekten bu kadar sevimli olmak bir suçtu. Birden bire Marvolo'nun sesi kısıldığında ve bozulduğunda Harry kaşlarını çattı. Dürüst olmak gerekirse ne konuştuklarına pek dikkat etmiyordu. Profesör Slughorn aniden bağırdığında sıçradı. Profesör Slughorn bağırıp çağırırken anı bozuldu ve Harry düşünselinden dışarı atıldı.

"Kafan karıştı mı? Öyle olmasaydı şaşardım." dedi Dumbledore.

Şey... Eeeee... daha çok konuşmalara zerre odaklanmadığı için kafası karışmıştı ama bu durumda önemli değildi, değil mi? "Hiç anlamadım. Ne oldu?"

"Bu muhtemelen topladığım en önemli anı." dedi Dumbledore. "Ayrıca koca bir yalan. Bu anı kurcalanmış, hem de sahibi olduğu kişi tarafından yani Profesör Slughorn tarafından."

"Neden kendi anısıyla oynasın ki?"

"Sanırım ondan utanıyor."

"Neden?"

"Gerçekten neden?"

Az kalmıştı, Harry sinir krizi geçirecekti. İkinci dönem başlamıştı. Marvolo ve ölüm yiyenleri dışarıda serbestti. Adam hala onunla gizemcilik oynuyordu!

Sen BenimsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin