Kaldırın baş parmağınızı ve vücudunuzun nadir bölgelerinde yer alan tüylere hafifçe dokunun. Dokunuşunuzun yanı sıra gelen gıdıklanma ve ürperme bunun taçlanmasıyla eş değerdir. Eş değerlerlik gururumun okşanmasına düşmanlık taslayacak kadar uzak bir sözdü. Evet, kimsenin en ufak bir ses dahi çıkarmadığı koridorun ortasında, dahası onca insanın arasında bir kız tarafından yüksek sesle itilmek gurur kırıcı olsa gerek. Pek tabii ki o kız Gölge adında eli silahlı asi bir kız ise bu gurur, kırılmak şöyle dursun sertleşmeye yüz tutmuştu. Nedensizce ellerime ve yüreğime yansıya sertlikler vardı. Kaya'dan bana nakil olan, Gölge'nin öfkesiyle taçlanan. Aradan geçen günlere istiraden aynı evin içerisinde olmamıza karşın tek kelime dahi etmemiştik birbirimize.
Adeta yeminliydik, dünyada tek sen kalsan yine de konuşmam seninle demiş gibi bir halimiz vardı. Gibiler ise hala devam ediyordu. Benliğim sanki gerçekten onların bir parçası gibi günlerdir şirket dosyalarını inceliyor, ne yapığını bilmezmiş gibi kendini işe veriyordu. Oysa ki elleri, ayakları bağlı değildi. Gözlerinin yanı sıra düşünceleri karanlık ve soğuk bir odaya kapatılmamıştı. Karşılığı olmaksızın bir hırs ve öfke bürüyordu vücudumu ve bu hırs, bu öfke beni çürütüp çöpe attıracak kadar keskin kokuluydu. Kokuya burun kıvırarak yerimden kalkıp dosyalardan biraz uzaklaşmak için mutfağa doğru yöneldim. Dolabı açacağım sırada salona inen Gölge'ye ilişti gözlerim fakat fazla bakınmadan dolabın içerisinden sucuğu ve kaşar peynirini çıkartarak tezgaha indirdim.
"Tost hazırlıyorum, sende ister misin?" diye seslendim salonda ne ile uğraştığını bilmediğim aksi kıza. Kulağımı salona yöneltip bir yanıt alacağımı düşünürken kapının zili yükseldi. Elimdekilere yoğunlaşarak zili ve kimin geldiğini umursamadım. Ekipten biri olsa gerekti, zira bizi bu semtte neredeyse kimse tanımıyor. Hoş, semt ölü kent gibiydi. Sessiz, soluksuz ve hatta cansızdı.
"Kaya diye birini tanımıyorum ben!" diye bağırdı Gölge salondan. Sesinin bu denli yüksek çıkması şaşırtmamıştı lakin tedirgin etmeye etmişti. Bıçağı elimden bırakarak mutfağı geride bıraktım ve yarıya kadar açık olan kapıya doğru attım adımlarımı. Kaskatı görünen birkaç adam kapıda dikiliyor ve gözlerimize değil bizi her an sindireceklermiş gibi dipten uca süzüyorlardı gözlerinin ucuyla. Gölge'nin yanına geçerek başımla selam verdim, verdim fakat bu ne kadar umursandı ya da ne kadar karşılık gördü, orası tartışılır..
Henüz lafıma başlayamadan adamlar bir hışımla içeriye daldılar. Gergin ve sinir bozucu tiplerdi. Ellerinin, ayaklarının kötü işlerde olduğunu kanıta lüzum görmeden anlayabilmem mümkündü.
"Eşim ve ben." dedi ve bir anlığına durup yüzüme baktı. Çığlık çığlığa kendiyle verdiği o anlamsız savaşı görebiliyordum gözlerinde. "Eşim ve ben Kaya diye birini tanımıyoruz." diye devam etti sözlerine, sözler etkili olmamışa ve ikna kabiliyetini düşürecek kadar puan sahibi değildi zannımca. Adamların yüzünde en ufak bir kas kıpırtısı, vücutlarında küçük bir hareketlenme olmamıştı.
"Buyurun?" diye sordum koyu gözlerimi adamların da bizleri süzdüğü gibi süzüşte bulunarak. Asi kızın masumiyetle bana baktığını hissetmemek elden değildi, lakin öte yandaki öfkesinin ateşini hissedebiliyordum. Rol yapıyordu ve bu rol masumiyeti kullanabilmeyi beceremeyecek kadar kötü rol yapıyordu.
"Kaya nerede?(!)" diye bastırdı bu kez içlerinden biri. Dişlerini sıkıyordu, yanı sıra tüm vücudunun sertleştiğini hissedebilmek müthişti.
"Öyle birini tanımıyoruz." dedim kestirip atan bir üslupta fakat adamlar tatmin olmamış adımlarla bize doğru yaklaştılar. Niyetlerinin iyi olmadığı barizdi. Tamamiyle siyah, tamamiyle kötülük akıyordu yüzlerinden. Siyahın asilliğine hakaretti karşımdakiler. Kaya'ya kötü derken çevresine bir kez daha bakmam da yarar vardı demek ki. Kaya'yı tanıdığımı ve onunla ilgili ne biliyorsam anlatmayı yeğliyordum içten içe. Verilen tembihler, onun yanında olmam ve beni artık adamları gibi değilde, en azından adamlarının çeyreği olarak görmesi tüm bunları engelliyordu. Anlatmamın ardından zarar görebilirdim, kendi zararımı geçtim, yanımda birini de zararın eşiğine götürecektim belki de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL REHİNE
Action"Karanlık bir hayat ve kan kokan bir aşk..." Eklenme Tarihi: 06.03.2015