Sekizinci Bölüm

49 19 98
                                    

Hastanenin kendine has o rahatsız edici  kokusu burnuma dolduğunda yüzümü istemsizce buruşturarak yavaş yavaş gözlerimi açtım. Tepemde mırıltıları duymamla gözlerimi etrafta gezdirdim. Abimi görmeyi bekliyordum ama Nisan ve Yiğit'i görünce şaşkınlıkla onlara bakakaldım.

''Aren!'' dedi heyecanlı bir sesle Nisan. Beni uyanık gördüğü için heyecanlanmıştı muhtemelen. Ama bana ne olmuştu ki, hiçbir şey anlamıyordum. 

''Güzelim.'' Yiğit'in şefkatli sesi ve ellerimi avucunun içine almasıyla, gözlerimin irileşmesine engel olamadım. ''Yiğit...'' dedim ama cümlemin devamını getiremedim. 

''Söyle güzelim, söyle çiçeğim ne istiyorsun?'' Gözlerim istemsizce dolduğunda elini bırakmadım ama başımı yana çevirdim. 

''İyiyim merak etmeyin diyecektim.'' Nisan'ın gözlerindeki telaş benim sözlerimle dağılırken, zorlukla gülümsedim. 

Yiğit'in öfkesi hala o kadar diriydi ki, gözlerindeki ateş hala cayır cayır yanıyordu sanki. ''Ne oldu bana?''

Yiğit yavaşça elimi yanıma bıraktı ve odanın içinde volta atmaya başladı. ''O şerefsizi geberteceğim. Bedelini ödeyecek bunun.''

Nisan, gözlerini büyüterek Yiğit'i uyardı. ''Yiğit! Yapma lütfen. Bu şekilde çözemezsin.''

Yiğit bir bıçak gibi kesti Nisan'ın sözlerini. ''Nisan! Ne yapıp yapmayacağımı söylemeyin bana sakın. Çok öfkeliyim, o yüzden sakın!'' Biz bir şey diyemeden, kapıyı çarpıp çıktığında arkasında öylece bakakaldık. Nisan çok bozulmamıştı, çünkü Yiğit'in böyle biri olduğunu biliyordu. Böyle bir durumda tepkisinin de böyle olacağını az çok  biliyordu. 

''Bir şey yapar mı sence?'' dedim Nisan'a dönerek. ''Başını belaya sokmasın, ne olur Nisan. Ona bir şey olmasın...'' Nisan, hızlıca elimi avucunun içine aldı ve önüme gelen saçlarımı geriye atarak beni sakinleştirmeye çalıştı. 

''Canım benim sakin ol, Yiğit bir lise öğrencisi olabilir ama oldukça akıllıdır. Tamam, çok öfkeli bende şu an ne yapacağını kestiremiyorum ama onu sakinleştirmek için elimden geleni yapacağım merak etme.''

Gözlerimi kapatıp açtım ve dediklerine inanmak istedim. İçimdeki korku hala beni çiğ çiğ yemeye devam ediyordu. ''Abim nerede bu arada?'' 

''Onu eve gönderdim senin kalp ilaçlarını getirmesi için. Doktor görmek istedi. Bir de Yiğit'i içeri sokmam gerekiyordu, o kadar zorladı ki beni. Abini nasıl göndereceğimi şaşırdım.'' Bu halimle bile bu olay beni gülümsetebilmişti. 

''İnşallah bir şey anlamamıştır.'' 

Gülerek gözlerini devirdi. ''Umarım.''

*

Geri kalan zamanda midem ağrıdığı için uyumuştum ve annemle babama hiç çaktırmadan abimin yardımıyla eve gelmiştik. Doktorlar, midemi yıkamış ve birkaç ilaç verip, eğer kötü hissedersem hastaneye gelmem gerektiğini söylemiş ve beni eve göndermişlerdi. 

Yiğit, sürekli beni uzaktan gözlüyordu abime çaktırmadan. Ona kalsa çoktan yanıma gelmişti ama onların arasındaki gerginliği kaldıramayacağımı söylediğimde, beni kırmadı ama yine de uzaktan da olsa yanımdan ayrılmadı. 

Onun gibi birini hak edecek ne yapmıştım ki ben? O da eninde sonunda benden vazgeçecek ve bırakıp gidecekti. Zaten etrafında benden kat be kat güzel kızlar vardı. Ne yapacaktı ki benim gibi bir kızla? Üstelik onu çok uğraştırıyordum. 

Gün IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin