4

320 30 84
                                    

Odada oturmuş dosyaya bakarken minho geldi.

"Yoongi'yi kaçırmışız, buna inanamıyorum"

"Nasıl kaçırdık, adamlar ne yapıyordu orada?"

"Bilmiyorum gelmediğini söylediler ve Amerika uçağı 2 gün önce inmiş ama aradığımız eşkal yokmuş"

"Cidden,bu adam hayalet gibi"

Geri yaslandım ve anlımı ovdum, jihyo geldi.

"Müdür bir kaç ekibe izin vermiş, bizde izinliyiz"

"Neden?"

"Çalışma yoğunluğu için ödül müş"

Göz devirip kalktım, arabaya geçerken telefon um çaldı, numara arıyordu, kaşlarımı çatarak açtım.

+Alo

-Jung hoseok?

+Benim

Bu kalın ses nereden tanıdık geliyordu?

-Ben yoongi

+Yoongi?

-Kafede, kahve dökülmüştü

+Evet, hatırladım da numaramı nereden buldunuz?

-Boşver, sizin ile tanışmak istiyorum, kabul ederseniz

+B-ben

-Sizi zorlamıyorum

Bir kaç dakika sonra yutkundum ve konuştum.

+Tamam, şey olur

-Ne zaman müsaitsiniz?

+Bugün

-Akşam yemeği?

+Uyar

-Saat dokuz da, almaya gelirim

+Adres-

-Biliyorum

+Sapıkmısınız?

-Sadece araştırdım

+Şimdilik inanıcam

-Güzel, görüşürüz

+Görüşürüz

Telefonu kapatarak kafamı salladım, bu sefer akışına bırakacaktım.

Eve giderek duş aldım ve sportif ve şık kıyafetler seçtim, aklıma onun görüntüsü gelince yutkundum.

Takım elbisesi üstüne tam oturmuştu ve aşırı iyi görünüyordu, yumuşak yüz hatlarına rağmen sert bir aurası vardı.

Bende ona zıt olmak için yumuşak ve renkli bir şeyler giymek istedim, beyaz ve mavi renklerini seçtim.

Beyaz t-shirt, beyaz bol pantolon ve mavi ceket, mavi beyaz ayakkabı.

Kızıl saçlarımı biraz dalgalandırdım, makyaj yapmama gerek yoktu, sadece glos sürdüm ve hazırdım.

Kapı zili çaldığında aşşağı indim ve üstümü düzelterek kapıyı açtım, yine siyah giyinmişti ve nefes kesici görünüyordu.

Beni süzdü elini uzattı.

"Hazırmısın?"

"Evet"

Yanaklarım elimde olmadan kızardı, elini tuttum, kapıyı kapatarak onu takip ettim.

"Çok güzelsin"

"Teşekkür ederim"

Tanrım konuşamıyordum cidden, arabanın kapısını açtı, spor arabaydı, geçerek oturdum, kapıyı kapatarak sürücü koltuğuna geçti.

Yol boyunca sessiz kaldık, direksiyonda ki elini izliyordum ve bunu yapmamam gerektiğini biliyordum ama kendimi kontrol edemiyordum.

Elleri çok iyiydi ve benim damarlı ellere zaafım vardı.

Yan göz ile bana bakarak sırıttığında pencereye döndüm, tam bir rezildim.

Durduğunda lüks yere bakarak yutkundum, benim kıyafetim buraya uygun değildi, indiğinde bende indim, yanıma gelerek elini uzatınca tuttum.

İçeri girdiğimizde kimse yoktu, kaşlarımı çatarak etrafa baktığımda bana baktı.

"Kapalı"

"Kapalı mı?"

"Evet"

"Ama neden?"

"Sessiz bir yer daha uygun olur"

Sessiz kaldığımda bir masanın önüne geldik, sade ve şıktı, masayı çektiğinde oturdum.

"Teşekkür ederim"

Karşıma oturduğunda garson geldi, çorbaları koyduğunda etrafa baktım, mafya gibiydi.

"Umarım bir mafya ile karşı karşıya değilim"

"Neden? Korkutucu mu?"

"Bir polis olarak peşine düşmem gerekir"

Eğleceli yüzü birden değişti ve sertleşti, şuan çok cidiydi.

"Polis mi?

"Evet, bu bir sorun mu?"

Arkama sinir ile bakıp gözleri yine beni buldu

"Evet, sorun"

"Neden?"

"Orasını boşver, yemekten sonra evine dön"

Söylediği ile kaşlarımı çatarak baktım.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?"

"Hayır"

Sinir ile kalktım, hiç istifini bozmuyordu, gözlerine baktım ki şaşkınca kaldım.

"Min Yoongi"

Sırıttığında yutkundum ve restorandan çıktım ve hemen uzaklaştım, siktir az önce canımı resmen tehlikeye atmıştım.

sope: hiddenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin