Uyandım ve başımı yoongi'nin boynundan çıkardım, akşam söylediği sözleri duymuştum ve kalbim acımıştı ama üzgünüm yoongi, seni kullanmaktan başka şansım yok.
Eğilerek dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım ve onu uyandırmadan kollarından çıkıp yataktan kalktım.
Mırıldanıp yüz üstü uzandığında gülerek dolaba gidip kıyafetlerimi çıkarttım ve odadan çıkarak lavaboya gittim.
Giyindim ve aşşağı indim, salona geçtiğimde telefonunu gördüm, masaya giderek eldiveni aldım ve telefon kabını çıkarttım.
Mutfaktan poşet aldım ve içine koydum, adım sesleri duymam ile kabı çekmeceye atıp eldivenleride çıkartarak çekmeceye koydum ve kapattım.
Adım sesleri yaklaştığında bardak aldım ki sesini duydum.
"Hoseok"
Ona döndüğümde yutkundum.
"Neden uyandın? Çok mu ses yaptım?"
"Hayır, seni hissedemedim"
Yanıma gelerek sarıldığında kalbim ağrıdı, kollarımı boynuna sararak kafamı omuzuna yasladım, kafasını eğdiğinde dudaklarını öptüm, güldüğünde bende güldüm.
Geri çekilerek dolaba gittim ama bir şey yiyesim yoktu ona ihanet ettiğim düşüncesi ile iştahım yok oldu.
Dolabı kapatarak öylece durmuş, sarkmış dudakları ile bana bakan adam döndüm ve güldüm.
"Neden oturmuyorsun?"
"Sana dalmışım"
Yanına giderek elini tuttum.
"Kahvaltı?"
"Dışarıda yiyelim"
"Olur, bekliyorum"
Gülerek geri mutfaktan çıktığında masaya oturup anlımı ovdum, gözlerindeki çocuksu heyecan beni gafil avlamıştı.
Çekmeceye baktım, bunu yaparak aramızdaki o güveni ve heyecanı, bağı kırmak, her şeye değecekmiydi?
Hayatımı yaşamaya başladığımı hissettiğim adamı parmaklıklar ardına sokup, mevkimde yükselmek, bunlara değer miydi?
Düşüncelere dalmış iken elini yanağıma koyması ile ayıldım, gülerek elimi öptü.
"Neye daldın bu kadar? Hem telefonumu nereye koyduğumu unuttum"
"Salonda, masada"
Telefonu almaya gitti ve geri geldi, kaşlarını çattı.
"Kap takmıştım sanki buna"
Yanıma gelerek elimi tuttuğunda derin bir nefes alarak elini sıktım.
"Özür dilerim"
"Ne? Neden?"
"Ben, ben çok salağım, özür dilerim"
"Hoseok ne oldu?"
"Ben seni yakalamak için, seni hapse tıkmak için"
"Ne diyorsun sen, yoksa"
"Hayır yoongi, ben yapamayacağım, bunu yapamayacağım"
"Beni kullandın mı?"
"Hayır"
Kalkarak çekmeceyi açtım, poşeti yırtarak parmak izleri olan kabı uzattım.
"Bir daha gelme, çünkü bunu sana yapamam"
Şaşkınca durdu, kabı elimden aldı ve hızla evden çıktı, gözlerim dolduğunda kendimi sıkmadım ve ağladım.
"Bu kadar kısa sürede sana bu kadar bağlanamam benim suçum mu?"
Kendime geldim ve evden çıkarak karakola gittim, ben her şeyi mahfetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sope: hidden
FanfictionSoft* "Umarım bir mafya ile karşı karşıya değilim" "Neden? Korkutucu mu?" "Bir polis olarak peşine düşmem gerekir" Eğleceli yüzü birden değişti ve sertleşti, şuan çok cidiydi.