8

253 24 38
                                    

+YOONGİ+

Sinir ile soluyarak geri yaslandım, dün hoseok ile vakit geçirmek isterken bu saçmalığın olması beni delirtmişti.

Sinir ile az önce dayak yiyen beşliye baktım, yüzlerinde çeşitli yerler morarmıştı.

"Bir daha böyle bir şey olursa canınızı alırım, çeteye böyle dandik bir söylenti gelirse itibarımız iki paralık olur, anladınız mı beni?"

"Anladık"

Aynı anda konuştuklarında içeri Sana girdi, dosya ile yanıma gelerek uzattı.

"Ross çetesi bölgemize sızmış ve uyuşturucu satmaya başlamış, iki gün önce. Hallederiz sandık ama baş kaldırmaya başladılar. Silahlara bile aldanmıyorlar, ne yapıcaz?"

"Ben hallederim, siz adamları halledin"

"Anlaşıldı ve şu polis için diğer bilgiler"

"Neymiş?"

"Ailesi 6 yıl önce ölmüş, başarılı ve hırslı bir polis, üzgünüm ama seni avucuna almaya da çalışıyor olabilir yoongi"

"Sence ben o kadar aptal mıyım?"

"Sana aptal demedim aptal, sana ona kapılma dedim, kendini yakalattırma yeter, senin yüzünden hapse girersem yakışıklı yüzünü dağıtırım"

Odadan çıktığında göz devirip geri yaslandım, aile üyesinden olmasaydı cesedi ayaklarımın dibinde olurdu.

Jin konuşunca kafamı salladım.

"Şu kızı da hiç sevmiyorum, lezbiyen fahişesi"

Sana buradaki bir çok kızı avucuna aldığı için diğerleri ona bu ismi takmıştı.

Koltuğa yayılarak oturduklarında Ross'un bölgesine baktım, kolaydı, üç saat sonra mekanından çıkacağı yazıyordu.

Dosyayı kapatarak kalktım, yanda duran dolaptan siyah kostümü ve yüzümü gizleyecek maskeyi alarak banyoya gidip giyindim, silah için kemeri de taktım ve çıktım.

"İşi halledip gelicem, sizde o bölgeyi yavaş yavaş donatın"

Kafa salladıklarında araba anahtarlarını alarak odadan çıktım, gri saçlarıma maskeyi takarak binadan çıktım ve arabaya geçtim.

Bir saat sonra Ross'un bölgesine giriş yaptım ve mekana yakın bir yerde arabayı karanlığa park edip indim.

Etrafa baktığımda kimse yoktu, hızlıca ilerledim ve duvarlardan çıktım, sonunda  mekana geldim.

Tahminimden erken binadan çıktı ama adamları yoktu, sigarasını yaktığında telefondan namjoon'a bölgeyi kuşatmaya başlamaları için mesaj gönderdim.

Silahı alarak susturucu taktım ve eğilerek nişan aldım, göz göze geldik ki silahına davranamadan anlının ortasından vurdum.

Yere yığıldığında gülerek geri dönmeye başladım.

"Benim bölgeme girmek ha, canına susadığını bu kadar belli etmeseydin"

Arabaya geçtim ve bölgeden çıktım, bir an hoseok' un yanına gitmek istedim ve direksiyonu sağa kırdım.

Onda beni etkisi altına alan bir şey vardı, büyük kahve gözleri, esmer teni, kalp dudakları ama ben en çok onun sıcaklığını hissetmeyi seviyordum, tatlı nahoş ses tonunu seviyordum.

Gözlerindeki parlaklığı ve utanınca kızaran yanakları, dünyaya düşmüş bir melek gibiydi, bir o kadar güzel  bir o kadar imkansız.

Sonunda evinin önünde durdum, aracı park ederek silah kemerini çıkartarak başımdaki maskeyi de çıkardım, eldivenleri de çıkartıp diğerlerinin yanına attım ve arabadan inerek kilitledim.

Kapıyı çaldım ve açmasını bekledim, adım sesleri geldi, kapı açılınca yeni uyandığı belli olan yüzü gülümsememi sağladı, esneyerek gözlerini kırpıştırdı.

"Yoongi, ne yapıyorsun burada?"

"Seni özledim"

Geri çekildiğinde içeri girdim, kapıyı kapattığında gülerek beline sarılıp yanağını öptüm ve kucağıma aldım, kollarını boynuma, bacaklarını belime sardı.

"Ne yapıyorsun"

"Seni kucağıma alıyorum"

Sırıtarak ses tonumu kalınlaştırdığımda omuzumu ısırdı.

"Terbiyesiz ahlaksız"

Hem yaptığı hareket, hem söyledikleri ile içten bir kahkaha attım, onun yanında olunca  içimden gülümsemek geliyordu ve bir tek onun yanında böyleydim.

Oturarak şakağını öptüm.

"Seni arzuladığımı gizlemeyeceğim bebeğim"

Yanakları kızarıp kaşlarını çattığında gülümseyip elimi yanağına koydum ve okşadım.

Kaşları düzeldi ve yanakları kırmızılığını kaybedip pembeleşti, dudaklarına ufak bir öpücük bıraktım.

"Uyumak için erken değil mi?"

"Yarın işe gidicem"

"Beraber uyuyalım"

Gözlerini kırpıştırıp emin olamayarak baktığında konuştum.

"Kabul etmek zorunda değilsin güzelim"

Bir kaç saniye sessiz kaldı ve kalkarak elimi tuttu.

"Hayır, istiyorum"

Gülerek kalkıp elini sıktım, yukarı çıktık ve odasına girdik, üstüme baktı ve dolabına gitti, eşofman ve t-shirt çıkartarak bana uzattı.

"Bunlar olur"

Alarak saçlarını öptüm, başka odaya geçerek üstümü değiştirdim, onun yanında rahatça soyuna bilirdim ama onun benden rahatsız olmasını istemedim.

Geri odasına girdiğimde yatakta oturmuştu, yana kaydığında hemen yanına kuruldum, uzandık, onu kendime çekerek sarıldım ve portakal çiçeği kokusunu içime çektim.

Kafasını göğüsüme yaslayarak elimi tuttuğunda güldüm ve elini okşadım, uykuya daldığında onu izledim.

"Umarım beni kullanmıyorsundur, yıllar sonra birine güvenmişken lütfen bunu yapma"

Gözlerimi kapatarak sıcaklığında mayışmış vücudumu uykuya teslim ettim ve hissettiğim huzur ile uyuya kaldım.

sope: hiddenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin