5: Mutluluk

137 14 38
                                    

Bölüm biraz kısa oldu.
Özür dilerim gençler:(

Önceki bölüm:

"Gitmem gerek hyung..."
Jisung arkasını dönmüş ve arabaya doğru yürürken bi ses işitti.
"Unutma beni Sungie..."
"Sende beni bekleyeceğine söz ver Minmin..."
---
Jisung'dan:

Jisung yavaşca ayrıldı Chris'den. Yanağından akıp giden yaşları sildi. Ardından gülümseyerek karşındaki yeni evli çifte baktı. Bu gün onların en güzel günüydü. Onları ağlatmak ve acılarını tazelemek istemezdi.
"Jisung iyisin değil mi?" Jisung Seungmine bakmış ve onaylamıştı.
"İyim Seungmin hyung" Seungmin pek inanmış gibi gözükmüyordu. Jisung Chris'e döndü tekrar.
"Hyung, ağlayıp seni üzdüğüm için özür dilerim gerçekten. Senin hiç bir suçun yok. Ve tekrar mutluluklar dilerim. Gerçekten çok yakışıyorsunuz."
Christopher Jisung'un çabasını anlıyordu. İyi olduğu yalanını söylüyordu ki, zaten çok belliydi. Büyük bir ihtimal eve gidip ağlayacaktı Minho hyung'u için.
"Teşekkür ederiz Jisung-ah. Ve özür dilemene gerek yok." eliyle Jisung'un omzunu sıkmıştı.

Jisung tekrar gülümsemiş ve gitmesi gerektigi ile ilgili bir şeyler söylemişti. Sonunda çıkabilmişti mekandan. Hava alması gerekiyordu. İlk önce eve gidip üzerindekileri değiştirmeyi düşündü. Ama sonra vazgeçip yürümeye devam etmişti. Ayakları onu nereye götürüyorsa oraya gidiyordu. Bir sahilde kendini buldu. Hava serin ve rüzgarlıydı. Rüzgar saçlarını bozuyordu. Eliyle saclarını düzeltmeye çalışırtı. Önündeki denize uzun süre baktı.
"Chris hyung'un bahsettiği deniz sensin..."
Gözleri dolarken yere, kumların üzerine oturdu. İçinde bir boşluk vardı sanki. Kalbi acıyordu. Jisung için Minho herşeydi. Arkadaşı sırdaşı... İlk tanıştıkları gün aklına geldi Jisung'un. Gözleri dahada dolarken etrafına bakındı. Hava kararmak üzereydi. Güneşin son ışıkları gözüküyordu. Sahilde aynı onun gibi kumların üzerine oturan birini gördü. Ağliyor muydu? Jisung o an onun yanına gitmek istedi. İçinden bir ses gidip neyi olduğunu sormasını istiyordu.  Göz yaşlarını elinin tersiyle silerek yakınlaşdı oturmuş bedene. Tereddüt etmeden yanına oturdu yavaşça. Jisung seslenmek istedi ama rahatsız edeceğini düşündü o an.

---

Minho'dan:

Uzun bir süredir sahildeydi Minho. Ağlamaktan yorulmuştu artık. Hissettiği acı nasıl tarıf olunabilir ki? Yanına birinin geldiğini hissetti. Yakınlaşan beden yanına oturdu. Minho onu görmediğini düşünüyordu. Bi süre sonra başını kaldırdı Minho. Yanında oturan ve denizi izleyen bedene baktı. Platonik olduğu ama sadece arkadaş oldukları çocuk...

Jisung hiç değişmemişti. Aynıydı. Yanaklarını sıkmak istedi o an, ama yapamazdı. Bir süre hasret kaldığı yüzü inceledi. Kalkıp gidecekken bir ses işitti.
"Neyiniz var? İyi gözükmüyorsunuz."  Minho o an ne yapacağını şaşırdı. Biri onu görebiliyordu? Bu imkansız gibi bir şeydi.
"Beni görebiliyor musun gerçekten?" Minho hâlâ yüzüne bakmayan Jisung'a sordu.
"Tabi ki, rahatsız ettiysem özür dilerim."
Minho hâlâ olayın şokundaydı. Acaba Jisung onu tanır mıydı?
"Sorun değil. Şey ben hâlâ şoktayım da.."
Jisung Minho'nun ne demek istediğini anlamamıştı. Yavaşça döndü ona. Gördüğü yüzle gözleri ışıkhızında doldu. Herkes ona mı benzemeye başlamıştı?

"Sen ona çok benziyorsun..." Jisung karşındaki bedene tekrar ve tekrar baktı.
"Hmmm. Kime?"
"Minho hyung'a..." Jisung'un ağlaması şiddetlenirken Minho onu sakinleştirmek istedi. Ama bu durumdayken ne yapabilirdi? Jisung tekrar Minho'nun yüzüne baktı.
"Galiba herkesi ona benzetmeye başladım. Üzgünüm"
"Benzemiyoruz Jisungie" Bu adam onun ismini nereden biliyordu? Ya da nasıl Minho'nu tanıyordu? Jisung'un aklında sorular dolaşırken tekrar Minho konuştu.
"Ben oyum Jisung." Sesi biraz kısık çıkmıştı ama Jisung onu duymuştu.

"Ne? Nasıl?" Jisung şaşırmıştı.
"Ölüyüm ama bu dünyada sıkışıp kaldım..."
Minho'nun gözleri dolarken Jisung yavaşça ona yaklaştı.
"O musun g-gerçekten?"
"Evet..." Jisung tereddüt etmeden sarıldı ona. Tabiki sarılamadı.
"Neden sana sarılamıyorum hyung?"
"Ben hayaletim Jisung. Hayaletlerden korktuğunu biliyorum.."
Jisung yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirdi.
"Sen diğerleri gibi değilsin ki. Sen benim hyungumsun. Hayalet olman hiç birşeyi değiştirmiyor. Yanımdasın."
Jisung kollarını Minho'nun bedenine(?) sardı. Havada duruyordu kolları ama sıcaklığı hissediyordu. Mutlu hissediyordu.
Minho'da karşılık vermeye çalıştı. Bir süre öyle durdular. Hayaletler insanlar ve canlılarla temasa geçemeselerde koku alabiliyorlardı. Minho Jisung'un kokusunu ne kadar özlediğini o an anlaya bilmişti.

Jisung yavaşça ayrıldı Minho'dan. Etrafa baktı. Hava çoktan kararmıştı.
"Hyung gidelim" Jisung elini tutmaya çalıştı ama başarısız oldu tabiki. Buna alışması zor olacaktı.
"Nereye?"
"Eve gidelim, seninle konuşmak istiyorum."
"Jisung gerek yok, ben hayaletim. Burada konuşalım."
"Hadi ama"
Jisung'un ısrarıyla eve gelmişlerdi. Jisung anahtarını unutmuştu. Kapıyı çaldı.
"Annem evdedir büyük ihtimal." 
"Harin noona da döndü mü?"
"Hmhm evet. Onun haberi yok senin öldüğünden. Öğrenirse çok üzülür."
O sırada kapı açilmisti.
"Hoş geldin oğlum. Kiminle konuşuyorsun yarım saattir." Jisung bi Minhoya bi annesine baktı.
"Şeyy.."
"Jisung beni sadece sen görüyor ve duyuyorsun."
Jisung aydınlanmış gibi kaşlarını kaldırdı.
"Telefonla konuşuyordum anne. Unuttum bi an özür dilerim hyung"
Minho elini alnına vururken Jisung sırıtıyordu.

Harin anlamsız bakışlarını oğluna gönderirken Jisung içeri geçti.
"Anne babam evde mi?"
"Yok gelir birazdan"
Jisung onaylamış ve Minho'yla odasına çıkmışlardı.
Odaya girdiklerinde Jisung kapıyı kilitlemiş ve kendini yatağa atmıştı.
"Sonundaaa..."
Minho Jisung'un bu haline kıkırdamış ve yanına oturmuştu.
"Jisung biraz önce annen seni deli sanmış olabilir."
"Napıyım unuttum bi an."

Geri kalan zamanı sohbet ederek geçirmişlerdi. 8 yıl içerisinde yaşananları, okudukları üniversiteleri, işlerini, arkadaşlarını.
"Demek istediğin gibi dansçı olamadın hyung.."
"Evet ama veteriner fakültesi öğrencisi olmakta kötü değildi." kıkırdamış ve Jisung'a dönmüştü.
"Sende bir şirkette çalışıyorsun öyle mi?"
"Evet. Japonya'da ünlü bir gıyım şirketi. Tercümanlık yapıyorum."
Minho 'anladım' anlamında kafasını salladı.
"Peki Chris hyung?"
"O avukat. Seungminlede öyle tanıştılar."
"Çok yakışıyorlar değil mi?"
"Evet"

Minho 3 yıl içerisinde hiç bu kadar mutlu hissetmemişti. Tek isteği Jisung'a yük olmamaktı. Ve bi'de onun yüzünden Jisung'un başına bela açmaması. Uzun zaman sonra Tanrı'ya ilk kez şükür etti....

Oh sonunda bölüm atabildim

Don't forget me...|minsung|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin