Bölüm 16.

1.6K 170 14
                                    

"Chanyeol, konuşmamız gerekiyor. Kaldır koca kıçını, bebeğimiz depresyonda!"

-

Baekhyun pencereye dayanmış, kollarını göğsünde bağlayarak dışarıyı izliyordu. Omuzuna dokunan elle kafasını yana çevirip uzun adamın şefkat dolu gözlerine bakmaya başladı. Chanyeol kendisine gülümsediğinde, o da zorla da olsa bir gülücük almıştı yüzüne.

"Dünkü olaydan dolayı korkmuş olabilir mi sence?" Kısık sesle sorduğunda, Chanyeol kafasını iki yana sallayıp kollarıyla sardı kısa adamı.

"Bilmiyorum, bence şımartılmayı sevmiş gibi. Günlerdir hep yanındayız ve istediği şeyler de elinin altında. Biraz daha naz yapıp yeni şeyler keşfetmek istiyor olabilir. Ona zaman verelim, neyi isteyip istemediğine kendisi karar versin. Durumu zorlaştırırsa tek bir yolumuz kalıyor başvurabileceğimiz." Chanyeol'ün cümlesini tamamlamasıyla Baekhyun kalkık kaşlarıyla uzun adama dönüp küçük bir kıkırtı bıraktı.

"Ona ihtiyacın olduğunu kabul etmene sevindim. Kardeşime muhtaçsın resmen." Baekhyun'un keyfi çoktan yerine gelmişti bu fikirle. Chanyeol'e dil çıkararak onu kışkırtan cümlelerin ardından uzun kollardan sıyrılarak bahçeye attı kendisini. İkizleri takmadan kendi halinde otları yoluşturup etrafa saçan Yul'un yanına koşmaya başladı.

Yanına vardığında Yul daha ne olduğunu anlamadan Baekhyun onu kucaklamıştı. Çocuğun karnına ellerini sımsıkı dolayarak kendisine bastırıyordu. Bacakları aşağıya sarkan ve çılgın babasının hareketleriyle sarsılan Yul, durumdan gayet memnun gibiydi. Chanyeol belli etmeden kaçmalarına izin vermek için daha kısa adımlar atıyorken, Baekhyun kucağındaki hafif tombul çocukla amaçsızca ordan-oraya koşuşturuyordu.

Yul kollarını iki yana açarak uçak olmaya karar vermişti bile. Eğlendiğini gösteren çığlıkları ve kıkırtıları etrafı bürümüştü. Baekhyun yorulduğunu hissettiğinde adımlarını yavaşlatıp Yul'u yere bıraktı ve kendisini çimenlerin üstüne atarak derin nefesler almaya başladı.

Saçları dağılmıştı ve dipleri ıslaktı. Yul'u da kucağında taşıdığı için ekstra güç sarfettiğinden daha çok terlemişti ve gri tişörtünün yakası ve kollarının altı çoktan ıslanmıştı. Yul bu görüntüye bakarak yüzünü buruşturduğunda Baekhyun çocuğun tombul bacağını hafifçe çimdikledi. Küçük gülmeye başladığında ayakkabısı üzerine çıkmış kurdu farketti ve uzun bir çığlıkla kendisini silkeleyip kurtcuktan kurtuldu. Aynı zamanda Chanyeol'ün etrafında koşarak bağırmaya devam ediyordu. Uzun adam çocuğun bu haline gözlerini devirip yerde yatan eşine doğru ilerlemeye başladı.

"Farketti mi?"

"Belli etmiyor mu?" İkisi de güldüğünde Yul'un çığlıkları kesilmişti. Onu neyin susturduğuna bakmak için kafalarını çevirdiklerinde Luhan'ı çocukla konuşurken buldular. Chanyeol oturduğu yerden kalkıp Baekhyun'un elini tutarak onun da ayaklanmasına yardım etti. İkili koyu sohbete dalış yapmaya hazırlanan 'muhabbet kuşları'na ilerledi ve yanlarına vardıklarında Luhan duruşunu düzelterek ev sahipleriyle selamlaştı.

Yul elbette böceklerin saldırısına uğradığını ve hayin ailesinden yardım alamadığını söyleyerek tamamen mağdur olduğunu belirtmişti.

-

"Gün bitmek üzere, Luhan. Belki başka zaman gelebiliriz. Yul dün çok korktu, ben de etkilendim elbette. Yeni bir yolculuk içimden gelmiyor doğrusu." Baekhyun rahatsız olduğu şeyi açıkça söylediğinde Luhan ona hak vermişti. İstememesi normaldi, bir süre tekne gezisi yapmaması gerektiğini Minseok'a da söylemeliydi ama şu an Kris'in yanında olduğu için koca adamın buna izin vereceğini de pek sanmıyordu. Park ailesiyle de ilgilenemiyordu son zamanlarda, bu işe de bir çözüm bulunmalıydı. Yoksa misafirleri ödedikleri paranın karşılığını alamazdı.

"Sizi birşeylere zorlamak gibi bir niyetim yok, rahat olun lütfen. Hem galiba Minseok olmadan tek ilgilenemiyorum ben. İşkence gibi olsa da Sehun denen sırnaşık herifi yanıma almam gerekecek." Chanyeol gülerek bardağını bırakıp arkasına yaslandı.

"Belki böylece aranız da düzelir, bizim için bir sorun yok. Kimi istersen yanına alabilirsin, Luhan." Genç adam her ne kadar duyduğu şeye göz devirse de Sehun serserisinden başka kimsenin ona bu konuda yardım etmeyeceğini biliyordu. Elbette buranın ahalisi yardımseverdi ama bunun da sınırı vardı ve kazancı olmadan başkasına sınırsız hizmet göstermek istemezdi kimse.

"O zaman ben gidip hazırlanayım, gençler bekliyorlar. Yarın onlardan kurtulacağım için çok mutluyum, bu yüzden keyfimi bozamaz kimse." Luhan güldüğünde diğerleri de ona katılmıştı. Elbette ki bu fikri kesinlikle doğru olabilirdi ama ismini çağıran kalın sesi duyana kadardı o.

"Ah, Sehun gelmiş." Baekhyun gülmemek için kendini sıkarken, Luhan'ın o 'Where is adalet?' diyen suratına bakarak dayanmak biraz zordu onun için.

"Bizimle geleceğini aklımdan çıkarmışım, hay lanet." Luhan çatık kaşları ve bıkkın yüzüyle sosisini çiğneyerek kendisine ışıltılı gözlerle bakan çocuğa çevirdi kafasını. Yul bakışların kendisine dönmesiyle çubuğa geçirilmiş sosisi tabağa bırakıp ağzındakini yutmaya çalıştı. Luhan morali bozulsa bile gülerek eğildi çocuğun yanına ve alnına bir öpücük bırakarak aynı ifadeyle geri çekildi.

"Yarın görüşürüz minik adam, söz veriyorum, seninle daha çok birlikte vakit geçireceğim. O yüzden uslu bir çocuk ol ve.. Uhm, minik arkadaşlarını daha fazla üzme." Luhan Baekhyun'un gizlice anlattıkları yüzünden üstü kapalı bir imada bulunduğunda tilki zekalı Yul elbette güzel adamın ne demek istediğini anlamıştı. Bıkkınlıkla nefesini verip alt dudağını öne çıkardı. Bir kardeşe ihtiyacı vardı, ama onun evlerine gelmesi biraz zorluydu. Babaları buna izin vermezlerlerse hayal olarak kalacaktı. Yavrucak bu yüzden can dostlarından bile vazgeçmişti. Ve şimdi ise güzeller güzeli, masalların büyüleyici perisi ondan isteğine ters düşen şeyler istiyordu. Önünde vazgeçemeyeceği iki yol vardı ama her ikisine parmak sokmayı başarabilirdi küçük olan. Şimdilik hırçın halinden vazgeçip eskisi gibi olma zamanıydı. Böylece Luhan'a kendisini daha çok sevdirir ve ona hükmederdi. Luhan da ona isteğini hayata geçirmesinde yardımcı olabilirdi. Aferin bebek Yul, gün savaş günüdür. Kazanacaksın!

Yul yüzüne sevimli bir gülümseme yerleştirip kafasını onaylar bir şekilde salladı. Luhan rahatlayarak çocuğun saçlarını karıştırıp gitmek için döndü. Dışarıda sarı kafalı bir bela bekliyordu kendisini. Ama içerideki belanın daha beter olduğunu bilmesine de gerek yoktu...

Wattpad son zamanlarda biraz saçmalıyor. O yüzden bölüm yazıp yayınlamaktan çekiniyorum biraz. Direkt buraya yazdığımdan silinebilir düşüncesiyle korkuyorum. Bu sebepden wattpad'in düzelmesini bekliyorum bazen. Gecikebilir yani bölüm, üzgünüm :(

Big FamilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin