Bölüm 7.

1.8K 217 9
                                    

"Hey, hey, hey, hemen ayrılın! Yoksa ikinizi de bir güzel benzeteceğim!" Luhan tartışan ikilinin yanına vardığında Yul'u Baekhyun'un yanında bırakıp onları ayırdı. Ikisinin de kaşları çatılmıştı ve sinirle soluyorlardı. Minseok kızdığında hep olduğu gibi titriyordu.

"Delirdiniz mi? Burada insanlar var! Heryer sizin mülkünüz olabilir ama bu insanlar sizin değil! Kavga-boğuşmanızı çekmek zorunda da değiller! O yüzden kendinize gelin!!" Ondan beklenmeyecek şekilde çok sert bir tepki vererek Park ailesini şaşırtmıştı Luhan. Zahirden hiç de o kadar sert biri gibi durmuyordu. Daha çok henüz yirmilerinde şeker çocuk görüntüsü vardı. Ve de.. uhm, her yerin onlara ait olması..?

"Neler oluyor acaba?" Chanyeol nazik olmaya çalışarak Luhan'a yönlendirdi sorusunu. Diğer ikili konuşacak gibi değillerdi.

"Ahh, siz bilmiyor musunuz? Kris Minseok'un eşi-"

"ESKI EŞI!!" Luhan cümlesini bitiremeden Minseok bağırarak onu bölmüştü. Sonrasında aldığı karanlık bakışlarla kafasını başka yöne çevirip kollarını göğsünde birleştirdi. Kaşları tekrar çatılmıştı ve bu ortamdan fazlasıyla rahatsız olmuştu.

"Beni insanlara rezil ediyorsun her seferinde."

"Hayır, onu yapan sensin asıl." Kris kısa adamın dediğine karşı çıktığında Minseok öfkeyle öne bir adım attıktan sonra Luhan tarafından durduruldu.

"Kavga yok, Minseok. Dikkatli olmalısın." Luhan elini diğerinin sırtında gezdirip sakinleşmesini bekledi bir süre. Baekhyun ise Minseok'un dolan gözlerini çoktan görmüştü. Yul'un kafasını okşadıktan sonra onu Chanyeol'e doğru itekleyip Luhan'la Minseok'un yanında yerini aldı.

Çantasından bir su şişesini çıkarıp kapağını açtı ve eline biraz su dökerek Minseok'un alnından aşağı bıraktı. Islak eliyle adamın saçlarını geriye çekip yüzünü yüzüne yaklaştırdı.

Bu arada Chanyeol de Kris'le birlikte geri dönüş yolunda ilerliyordu. Yul'un başka şeylere de tanık olmasını istemiyordu. Bu yaşta psikolojisi kötü etkilene bilirdi. Ne Baekhyun, ne de Chanyeol'den asla böyle şeyler görmemişti çocuk. Babaları küçük atışmalar istisna olmakla, asla kavga etmemişlerdi. Bunu minik olan adı gibi biliyordu. Ikilinin her anını takip etmeye bayılıyordu çünkü.

"Heeeey, sakin ol, Min. Güçlü olmalısın, hadi toparlanmaya çalış biraz."

"Ben.. ondan-"

"Shh.. konuşma, eğer rahatlayacaksan ve daha iyi hissedeceksen ağlayabilirsin. Benden çekinme, olur mu?" Minseok kafasını yavaşca sallayıp gözlerini kapattığında yaşlar yanaklarından süzülüp tombul yanaklarını ıslatmaya başladı. Sonrasında ise hıçkırıklarını boğabilmek için ellerini ağzına kapattı. Gittikçe daha şiddetli ağlıyordu ve Baekhyun onun sırtını okşayarak üzgün gözlerle izliyordu bu manzarayı.

Luhan ağlayan adamı bir kütüğün üzerine çekip oturttu. Yakınlıktaki evin sahibi yaşlı kadın genç adamları farkederek yanlarına gelmiş ve yardım edebileceği bir şeyin olup olmadığını sormuştu. Luhan ondan sakinleştiri birşeyler istediğinde kadın birkaç dakika içinde şifalı otlardan çay hazırlayıp genç adamlara sundu. Luhan çayı içirmeye başladığında Minseok'un ağlaması durmuştu. Ama sinirli ve üzgün olduğu hala belli oluyordu.

Birkaç saat sonra Luhan önce Minseok'u, sonra da Baekhyun'u evlerine bırakmıştı. Yol boyu Baekhyun'a Minseok ve Kris ikilisinin hikayesini anlatmayı da ihmal etmemişti.

"Chanyeol? Ben geldim, uyuyor musunuz?" Baekhyun sırtını ağrıtan çantadan kurtulup omuzlarını ovarak salondan geçip Yul'un odasına ilerledi. Çocuk yatağında Paulo'ya sarılarak uyuyordu. Kapıyı kapattıktan sonra yan odaya girdi. Chanyeol de kendi yataklarında uyukluyordu. Baekhyun'un geldiğini görünce doğrularak yatağın içinde oturdu.

"Neden bu kadar geciktin?" Baekhyun onun uykulu sesine gülümseyerek üzerindekilerden kurtulup yatağa girdi. Pijamalarını arayıp bulmak için vakit bulamadığından t-shirt ve boxerla yatmayı tercih etti.

Chanyeol'ün yanındaki yerini alarak kurumuş dudakları öptü. Uzun dalgalı saçları parmaklarına dolayarak okşamaya başladığında Chanyeol gözlerini kapatıp gülümsedi. Bedenine yayılan huzurla kendinden geçiyordu.

"Minseok kötü durumdaydı. Onu öylece bırakmak istemedim." Baekhyun açıkladığında Chanyeol kafasını sallayarak onu onayladı.

"Zor durumdalar gerçekten."

"Kris mi anlattı?"

"Evet." Chanyeol boynunu ovaladığını görünce Baekhyun'u nazikçe yüz üstü yatırdı. Baekhyun kendisini yatağa serilmiş bir şekilde bulduğunda kıkırdadı. Chanyeol de ona katılarak kalçalarının iki yanına dizlerini dayayarak üzerine çıktı. Ağırlığını vermemek için havada durmaya çalışıyordu.

Ellerini ince belde gezdirmeye başlayarak yavaşca yukarı çıkardı. Zayıf omuzları bulduğunda hafifçe sıkarak masaj yapmaya başladı. Baekhyun omuzlarındaki yeni ağrıların diğerlerini söküp götürdüğü hissediyordu.

"Chanyeol-ah, ne kadarını biliyorsun?"

"Huh? Neyin?"

"Şu ikilinin."

"Uh, Minseok'un evi terk ettikten uzun süre sonra tesadüfen Kris'le birlikte olması gibi şeyler."

"Chanyeol, Minseok hamile."

"Minseok.. ne?"

"Kris onu evden kovduğu ve yediği hakaretler için bir çocuğu olduğunu ondan saklayarak cezalandırıyor."

"Ama.. ama çocuk yapamadıkları için ayrılmış- Ah Tanrım. Bu.. çok sacma." Chanyeol kafasını iki yana sallayıp Baekhyun'un yanına uzandı. Yüzü ona dönüktü ve onun da kendisiyle aynı şeyi düşündüğünü biliyordu.

"Ikisi de acımasızlar."

Big FamilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin