Bölüm 18.

1.8K 172 10
                                    

Baekhyun ellerini yüzüne kapatmış, dirseklerini dizlerine dayayarak oturmaya devam ediyordu yatakta. İçeri giren küçük bedeni farkederek kafasını kaldırdığında, Yul kolunun altına sıkıştırdığı Paulo ile birlikte ona doğru ilerlemeye başladı ürkek adımlarla. Baekhyun onun Chanyeol'ün bağırmasını duyduğunu düşünerek üzgün hissetmişti. Ne dediğini anlamamış olmasını umdu sadece.

Kollarını açıp Yul'u çağırdığında, küçük olan zaman kaybetmeden gülümseyerek babasının kucağına attı kendisini. Yüzü Baekhyun'a dönük bir şekilde bacaklarını onun iki yanına sarkıtarak oturduktan sonra Paulo'yu öne alıp iki koluyla sarmaladı.

"Kavda mı ettinis?" Yul dudaklarını öne uzatarak ince sesiyle sorduğunda, Baekhyun kafasını eğerek bakışlarını başka yere dikti. Ona ne cevap verecekti? Yul ikisinin tartışmasına hiç şahit olmuş muydu, onu bile hatırlamıyordu. Böyle şeyler her zaman Yul için perde arkasında saklanırdı.

Yul kafasını daha çok öne uzatarak babasının gözlerini görmek için çabaladı. Baekhyun küçük çocuğun uğraşını farkedip bakışlarını ona çevirmişti sonunda. Babasının kaybolmuş gözlerini bulabildiği için sevinen Yul'un gülerken hafifçe belli olan gamzeli yanağını sıktı Baekhyun. Yul bu hareketle daha çok kıkırdayıp yüzünü babasından kaçırmaya çalıştı. Baekhyun da ona katılarak genişçe gülmeye başlamıştı çoktan.

Bakışlarını kaldırdığı an kapının yanında yakaladığı beden kendisini geriye çekip gizlendiğinde, dudağını ısırdı Baekhyun. Onun ne kadar acı çektiğini ve nelere katlandığını herkesten iyi biliyordu. Chanyeol'den yeni bir bebek istemek kesinlikle yanlış bir fikirdi. Ona sonuna kadar hak veriyordu aslında. Bu yüzden de içinde boğulan isteği en derine gömmeyi deneyecekti yeniden.

"Koca bebek saklanıyor mu? Onu bekliyoruz ama~" Hâla kapı arkasında saklanan adama seslendiğinde, Yul kafasını arkaya çevirdi. Gözlerini kısıp boynunu eğerek dikkatlice kapıya bakmaya başladığında Baekhyun onun Kyungsoo'ya gerçekten de çok benzediğini düşünerek küçük bir kahkahanın dudaklarından kopmasına izin verdi.

"İjte oydaaa! Buldum seniiii!" Yul işaret parmağını öne uzatarak neşeyle bağırdığında kapının arkasındaki görüntü hareketlenmişti. Chanyeol yavaşca kapının önüne geçip bakışlarını Baekhyun'a dikerek beklemeye başladı.

"Hadi güzel bir kahvaltı yapalım. Sonra da balık tutmaya-" Baekhyun coşkuyla konuştuğu sırada Yul'un aniden dönüp irileşmiş gözlerle kendisine bakması sebebiyle dilini durdurup derince yutkundu. "-b-balıkları yemlemeye gidelim. Evet onlara ziyafet verelim!" Yul duyduğu şeylerle sevinç çığlıkları atıp el çırpmaya başladığımda Baekhyun onu yere bırakarak poposuna hafifçe birkaç kere vurdu. Yul daha yüksek sesli gülerken Chanyeol de gülüşünü daha fazla bastıramamıştı.

Yul çılgın babasının elinden kaçıp odadan ayrıldığında Baekhyun derin bir nefes alıp ayaklandı. Birkaç dakika önceki cesareti yerle yeksan olmuştu. Onun yerinde ise suçluluk duygusu hüküm sürüyordu üzerinde.

"Üzgünüm, sevgilim. İncinmeni istemiyorum, bir daha o konuyu açmayacağım. Söz veriyorum, bebeğim." Tek elini kaldırarak ince parmaklarını uzun dalgalı saçlarım arasına geçirdi ve diğer elini de hafifçe uzun adamın beline yerleştirdi. Chanyeol de çoktan yumuşamış ve kollarını Baekhyun'un boynuna sarmıştı bile. Baekhyun bundan sonra bebek konusunu açmamayı kendisine not etti. Chanyeol'ü korkutmak istemiyordu. Yul'u doğururken hangi zorluklara katlandığı ortadaydı ve onları bir daha yaşamak istememesi normaldi. Zaten eşcinsel çiftlerin çoğu bir çocukla yetiniyordu. İşin zorlu ve fazla acılı olması yüzünden bazıları taşıyıcı annelerden yardım alıyordu. Chanyeol gibi cesaretli olanları ise doğurmayı tercih ediyordu. Doğurganlık özelliği olsaydı bu işi Baekhyun kesinlikle hevesle yapardı elbette ama mümkün değildi bu.

"Hadi, bebeklerimi doyurmam lazım!" Baekhyun Chanyeol'ün saçlarını karıştırıp kaşlarını çatarak ellerini beline yerleştirdi. Chanyeol onun duruşuna kıkırdarken kısa adam karşısındaki manzara yüzünden kendisini durduramayarak dev olanın yanağına derin bir öpücük bıraktı. Chanyeol yanağındaki yumuşak baskıyla sersemlerken Baekhyun elinden tutarak onu sürüklemeye başlamıştı bile.

-

"Sana inanamıyorum, Yul! Ah, Tanrım, suçum neydi benim?" Baekhyun kollarını minik ısırıklarla dolduran sinekleri elleriyle kovalarken bir yandan da söylenmeye devam ediyordu. Göldeki balıkları yemlerken evin anahtarını köprüden suya düşüren Yul ise alt dudağını öne uzatarak barmaklarıyla oynuyordu diğer babasının kucağında ilerlerken. Yedek anahtarı yanına almadığı için Chanyeol'e de sinirlenmeyi ihmal etmemişti Baekhyun. Sonuç olarak ise Kris'in evi biraz uzakta yerleştiği için ve saat de geç olduğundan tek çare olarak Luhan'dan yardım istemeyi seçmişlerdi. Neyse ki telefonları yanlarımdaydı ve Baekhyun birkaç saniye daha gecikseydi o da çoktan balıklara yem olabilirdi. Luhan'ı aradıkları gibi genç olan Park ailesini bulmuştu ve onları kendi evinde ağırlamaya hevesle razı olmuştu.

"Yeter artık, Baek. Küçük bir dikkatsizlik sadece. Minik arkadaşıma fazla yükleniyorsun." Luhan bakışlarını çocuğa çevirdiğinde Yul sahip olduğu bütün dişleri gösterecek şekilde sırıtıp kafasını Chanyeol'ün boynuna yasladı. Chanyeol 'aşk kuşları'nın cilveli bakışmasına göz devirmeden edememişti. "Sen de kaybedebilirdin, o zaman bu kadar sinirlenmezdin bence. İnsan birşeyleri kendisi bozunca 'ah oldu işte' diyor, başkası yaptığında ise 'neden yaptın' diye çıkışıyor. Bu yüzden de adil olalım biraz. Hem anahtarın Yul'da ne işi vardı? O henüz dört yaşın-"

"Bej!" Yul arkadan bağırdığında Luhan kahkaha atarak devam etti cümlesine.

"-beş yaşında."

"Tamam, dediklerine katılıyorum, fazla abarttım ama son dediğinle benim hiçbir ilgim yok. Hepsini şu koca kulaklı herif yaptı." Baekhyun dudaklarını büzerek ilerlemeye devam ederken, Chanyeol de Luhan'a içinden en samimi küfürlerini armağan etmekle meşguldü.

Kısa sayılabilecek yürüyüşün ardından hava tamamen kararmıştı ve Luhan'ın evine de varmışlardı. Luhan hemen çişi geldiği için kendisini zor tutan Yul'u Chanyeol'ün kucağından alıp banyoya koşmaya başladı. Chanyeol ise rahat koltuğa kendisini bırakıp kafasını geriye yatırdı. Baekhyun da onun yanına aynı pozisyonda oturup gözlerini kapattı.

Luhan Yul'u temizledikten sonra Park ailesine ufak bir ziyafet vermeyi de ihmal etmemişti. Yemeklerini Minseok her zaman överdi ve becerikli ellerine de güveniyordu. Baekhyun ve Chanyeol güzel yemeklerin tadına bakarken Yul da huysuzluk yapıp yememek için direnirken Luhan'ın onu yedirmeye gönüllü olmasıyla savaşı kazanmıştı. Yakın yere yük taşıma işlemini bitirdiklerinde Luhan kendi yatak odasını misafirlerine açıp, kendisinin koltukta yatacağını bildirdi.

Chanyeol her ne kadar itiraz etse de Baekhyun odada Yul ile birlikte kalması için onu zorladı. Yul ise Luhan'la uyuyamadığı için hayal kırıklığına uğramıştı. Ama bunu telafi edecekleri zamanları bekleyecekti elbette ki.

Yul'u Chanyeol ile rahat yatak odasına kapatıp, mutfakta karşılıklı kahvelerini yudumlayarak sohbet ediyordu Baekhyun'la Luhan. Baekhyun sabah olanları Luhan'a anlattığında genç adam şaşkınlık denizinde bir hamsiye dönüşmüştü. Değişik hikayeleri ilğinç gelmişti ona ve yıllardır yaşadıkları hayatı dinledikçe bir kitap okuyor gibi hissetmişti kendisini.

"...Hey Baek, yırtık kondom kullansan? Bence bu şekilde bir çocuk daha yapabilirsiniz." Luhan ciddiyetle söylediğinde Baekhyun gözlerini devirerek elleriyle yüzünü kapattı.

"Tanrım.Suçum.Ne."

Big FamilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin