YOL UZUN, BEN YORGUN

12 4 1
                                    

Arabadan inip anahtarı valeye bıraktıktan sonra mekana girdim. Berk, partiye ev sahipliği yapan çocuk VIP katını kiralamıştı. Bizimkilerin olduğu kata çıkarken derin bir soluk verip içeriye girdim. Ekip tamdı. Herkes buradaydı. Sınıftan olan,olmayan herkes gelmişti. Diğerleriyle selamlaşıpbenim için ayrılan masaya geçtim. Fırat yoktu ortalarda. Sıla'yı bırakıp gelmezdi herhalde. Berk yanıma gelip "Ooo. First leydimiz en son gelmişler yine."
"Hayırdır Berk? Ne bu cesaret oğlum? Yürek mi yedin?"
"Ben ex. Susuyorum. Eee, hani senin misafirin. Birini getireceğim dememiş miydin?"
"Meşgulmüş" evet, getirecektir. Sıla bu gece benimle gelecekti. Ama olmadı,çünkü bambaşka şeyler yaşanmıştı."Vayy. Demek birileri paşamızı ekebiliyormuş. Tanışmayı çok isterim. Bir ara hususi olarak beklerim mekana. Öhöm, öhöm. Şimdi asıl mevzuya gelelim Ayaz'cığım. Aslı burada, ben çağırmadım, yurt dışındaydı zaten ama dönmüş işte. Sana doğru bakıyor. Ben gidince gelir, o yüzden birlikte gidelim bence."
"Aslı ne alaka Berk?"
"Dedim ya işte. Benlik bir şey yok. Hadi gel, bizimkilerin yanına gidelim." Berk'le beraber masaya doğru yol alırken Aslı'yı görmüştüm. Aslı'yla yaklaşık 15 saatlik bir sevgililik süremiz olmuştu ve sonrasında hiç görmemeyi dinlemiştim. Kadın bana takıntılıydı. Kimle çıksam ikinci gün herkesle ayrılıyordum. Belkide bu yüzden geçmişim bu kadar kabarıktı. Masaya oturduğum da gördüğüm tanıdık yüzler beni mutlu etmişti. Bizim asıl sınıf buradaydı. Ceketimin düğmelerini açıp kendimi koltuğa bıraktım. Sohbet epey koyuydu. Ben dördüncü votkayı gömerken omzuma yüklenen ağırlıkla kafamı çevirmiştim. Sıkıntıyla bardağımı masaya bırakırken bıkkın bir şekilde "Aslı?" dedim."Efendim sevgilim?"

"Kaldır kafanı."

"Ama sevgilim"

"Kaldır kafanı Aslı. Sevgilim diyip durma. Uzaklaş."

"Ama sev-"

"Aslı dedim."

"Sevgilim?" Bu defa ses başka birinden çıkıyordu. Kafamı çevirdiğimde onu gördüm. Üzerinde siyah, askılı dar bir elbise vardı. Saçlarını salık bırakıp yüzündeki tokadı örtmüştü. Fırat'ın koluna girmiş bana bakıyordu."Sıla?" Benim cevabım ile herkes dahada meraklanmıştı. Aslı işi yokuşa sürmeye çalışırken"Fırat,sevgili mi yaptın görüşmeyeli?" dedi."Yoo. Yapmadım."cevap veren Fırat'tı.

"Eee. Kime kim bu arkadaş o zaman?"

Herkes Sıla'ya bakarken Sıla, Fırat'ın kolundan ayrılıp bana yaklaştı.  Aslı'yla benim arama oturduğunda hiçbir şey olsmis gibi davran,aya devam ediyordu. Sıla sanki hiçbir şey olmamış gibi elimi tutup, başını omzuma yaslarken herkes bize bakıyordu. Aslı"nasıl oldu?"derken Sıla elini uzatıp"Ayaz'ın nişanlısıyım, Fırat'ın sevgilisi değil." Herkes küçük bir şaşkınlık nidasi atarken elimi Sıla'nın omzuna atıp onu dinlemeye başladım."Nasıl yani?" dedi Aslı,"Nişanlandın mı?"

"Evet. Belki size söylemeye vakti olmamıştır." Sıla benim yerime konuşmasına devam ederken ben sadece onu onaylamakla yetiniyordum."Hatta yakında evleniyoruz. Düğüne çağırırız, değil mi sevgilim?" Sıla omzumdaki kafasını kaldırmış,gözlerime bakıyordu."sen nasıl istersen"demiştim saçlarının arasına küçük bir öpücük kondururken. Sıla gülümseyerek bana bakarken Aslı,el sıkışıp gitmekte bulmuştu çareyi. Sıla diğerleriyle sohbet edip gülüşürken ben onu izlemekle yetinmiştim. Saçları hala nemliydi. Dakikalar birbirini kovalarken Sıla kendini bizimkilere iyice kaptırmıştı. Bir ara eli elime değdiğinde vücudunun buz gibi olduğunu fark ettim. Elleri, kolu, yüzü,bütün bedeni buz tutmuştu. Elini tutup "Eve gidiyoruz."dedim. Diğerlerine bakarken"Biraz daha kalamaz mıyız?"diye sordu.

"Şu an olmaz Sıla. Bir dahaki sefere. Şimdi gitmeliyiz."

Ceketimi Sıla'nın omuzlarına bırakırken mekandan çıktık. Valenin arabayı getirmesini beklerken Sıla'nın yanağına baktım tekrar. Pürüzsüz gözüküyordu. Ama emindim, tokat attıktan sonra yüzünde iz kalmıştı ve ben bunu kendi gözlerimle görmüştüm. Sıla'nın gözleri benimkilerle buluştuğunda gülümsetmişti bana. Sabah yaptıklarıma rağmen bana bakarken gülümsüyordu. Valenin getirdiği arabaya hızla bindikten sonra en hızlı halimle arabayı eve sürmüştüm. Sıla arabaya biner binmez uyuduğu için hiçbir şey söyleyememiştim. Araba Poseidon heykelinin yanında durduğunda arabadan inip Sıla'nın da inmesini bekledim ama o hala uyuyordu. Beni duymazdan gelerek uyumasına devam ediyordu. Elime geçirdiğim plastik şişeyi alarak Poseidon heykelinin altındaki süs havuzundan su doldurdum. Sıla'nın yanına yaklaşıp o soğuk suyu kafasından aşağıya boşalttığımda irkilerek uyanmıştı. O daha ne olduğunu anlamadan elinden tutup eve doğru sürükledim. Adımlarıma ayak uyduramıyordu. Eve girdiğimizde kendini salondaki koltuğun üzerine bırakıp tekrar uyku pozisyonuna geçmişti. Şaşkınlıkla gülerken salonun duvarındaki raflardan kristal bir kadeh çıkardım. Bardağı elimde biraz çevirdikten sonra tüm hızımla kaldırıp yere fırlattım. Bardak yere düşer düşmez yüzlerce parçaya ayrılmıştı. Sıla'nın uykulu hozleri faltaşı gibi açılıp bana bakarken "Odadan çıkmana kim izin verdi?"diye haykırdım. Sesi çıkmıyordu."Ne oluyor?"dedi sessizce. Yerdeki cam kırıklarını umursamadan ona doğru yürümüştüm. Kırık cam parçaları ayaklarıma batmış ve bazı yerlerin kanamasına sebep olmuştu. Umrumda bile değildi."Kim!?" dedim tekrar. Bana bakarken"Sen canisin,sen delirmişsin. Psikopat."dedi Sıla. Her zamanki gibi tiksinerek bakıyordu bana yine. "Kim!?" diye hırladım sıktığım dişlerimin arasından. "Kimse."

POSEİDON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin