ARKADASLAR BEN BU FİCİ YAZMAYA BASLADİM AMA GRAM UMUDUM YOK NASİ OLUR BİLMİYORUM ZATEN REAL STEEL'DEN TÜRETTİĞİM BİSİ HİC GÜVENMİYORUM KENDİME NASI YAZCAM ALLAH BİLİR
Bu arada celik yumruklar adli filmden full alinti cocuklugumun filmiydi dedim ulan yaz gitsin naz (izleyenlerle evlenilir)
neyse bu kadar tantana yeter baslayalim
Babamın ölümünün üzerinden neredeyse üç hafta geçmişti ve durumun vehametini henüz kavrayamamıştım. Dört ay önce kanser teşhisi konulması ve son evrede olduğunu öğrenmemiz henüz dün yaşamışım gibi gözlerimin önünden geçiyordu. Tedaviyi reddetmişti ve kalan zamanını evin garajjına kurduğu lanet ettiğim atölyede geçirmişti. Onun oradan bir ihtiyacı olması dışında çıktığına rastlamadım. Annem hep oraya girmememi söylerdi ama bunu bir yerlerimi kesip yaralanmamam için mi yoksa babamın beni de kendi gibi robot peşinde koşan bir deli olarak yetiştirmesinden korktuğu için mi dediğini hiç bir zaman anlayamayacağım.
Okula sıklıkla gitmiyordum babamın ölümünden sonraysa sadece kaydımı sildirmek için gittim. Evde olduğum da söylenemezdi orada burada takılıyordum, hayatım babamla beraber toprağa gömülmüştü. Bir düzene ihtiyacım olmadığına kendimi inandırmıştım artık. Rutin adı altıdaki hiçbir şey dikkatimi çekecek kadar cezbedici değildi.
Ama gerçekten cezbedici bir şey bulmuştum.
Yatak odamı babamın çalışma odasına taşıdım. Ona ait olanları bozmak istemediğimden kitaplarının üzerini ince bir toz tabakası kaplamıştı. Eski ve büyük ihtimalle evin önce ki sahiplerinden kalma raflığın önünde durdum ve rastgele bir kitabı almamla arasından onlarca kağıdın devrilmesi bir oldu. Eğilip yerden topladım. Çoğu sararmıştı ama bir tanesi babamın çizimiydi. Robotun büyük bir şey olduğu kesindi ve genel olarak hatları insana benziyordu. Kafasına kask geçirilmiş gibi çizilmişti, televizyonda gördüklerime kıyasla antrenman robotu gibi kalıyordu.
O kağıdı katlayıp cebime koydum ve diğerlerine baktım. Çoğunlukla robotun farklı açılardan çizimleriydi. Bazılarında özelliklerinden bahsediyordu. Ve bir adres vardı. Tüm kağıtları yeniden kitabın arasına koydum ama kitabı yerine yerleştirmedim. Kitapla birlikte garaja inmeye karar verdim.
Garajın düğmesine bastım ve iki adım geri çekildim. Gözümü güneş yüzünden doğru düzgün açık tutamıyordum. Elimi siper ettim ve yavaş yavaş açılan kepenkten içeri bakmaya çalıştım. Çok karanlıktı nedense kepenk açıldığında dahi içerisi aydınlanmamıştı. Elim duvarı yokladı ve ışıkları açtım.
Garaj salondan büyük. Sağol baba.
"Ne düşünüyorsun kara kara?" Korkuyla yerimde sıçradım. Daehyun. Babamın en yakın arkadaşıydı.
"Babamın burada ne bulduğunu."
"Aslına bakarsan hiç bir şey bulmadı. Tercihi yapmaktı."
"Neden buradasın?"
"Hep buradaydım Jay. Görmek istemedin." Tabii ki her gün buraya geldiğini biliyordum. Ne de olsa çalışma odasının penceresi tüm sokağı görüyordu. "Daha iyi misin?"
"Burayı yaktıktan sonra iyi olmayı deneyeceğim."
"Saçmalama. Burası onun en önemsediği-" Lafını böldüm.
"Burası onu öldüren yer. Bu salak makinelere çalışsınlar diye pis yağları süreyim derken kanser oldu."
"Bundan tek bir kez bile pişman olmadı."
"Ama ben oldum. Onu zorla buradan çıkarıp tedaviyi kabul ettirmediğim için çok pişman oldum."
"Ölümü kesindi. Ona eziyetten başka bir şey yapmazdın Jay."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Real Steel [Jaywon]
FanfictionO adamın kendinden emin sesi kulaklarımda yankılanıyordu. "Zeus görür ve tabii ki öldürür." Yine de bunu, henüz Jungwon ve benim geliştirdiğim robotu ringdeyken görmediğinden söylemesi aptallıktı. *Çelik Yumruklar adlı filmden alıntıdır‼️‼️