5. All is fair in love, oh

107 20 5
                                    

Evet her zamanki gibi yorum bildirimi gormek istiyorum ✊

Cumartesi akşamı maç vardı. Neyse ki Zoo Dövüşlerinin yapıldığı yerden fazlaca uzaktı. O yere bir kez daha gitmeyi kesinlikle düşünmüyordum. Özellikle King Pin denen o herifi görmeyi hiç mi hiç istemiyordum, iticiliği çekilecek cinsten değildi. Maça çıkmadan önce görevlinin yönlendirmesiyle büyük bir koridorda beklemeye başladık. Atom bu taraftan ringe çıkacaktı. Yanımda dakikalardır kıvranıp duran Jungwon'a baktım. Dudaklarını ısırıyordu.

"Ne oldu?"

"Ses tanıma sistemi ya arıza verirse?"

"Dakikalardır bunu mu kafaya takıyorsun?" Bu söylediğim sanki çok büyük bir şeymiş gibi "Evet!" diye çıkıştı. "Herhalde bunu düşüneceğim. Ya tam maçın ortasında bozulursa?" Ardından kollarını kavuşturup sıkıntı dolu bir şekilde nefesini verdi.

"Onu sen yaptın Jungwon. Bozulmayacak."

"Bana güvenme." Boş bulunup neredeyse sırtımı tamamen ona yasladığımı dile getirecektim ki son anda toparladım.

"Bu kadar düşünme. Olurda bozulursa kumandaya geçmek zor değil."

"Maçta konsantre oluyorsun. Ses tanıma sistemi bozulursa odağını kaybedeceksin." Nedensizce güldüm -büyük ihtimalle beni düşünmesi garibime gitmişti- ve o da benimle güldü. Gözleri gerçekten içten güldüğünde neredeyse görünmüyordu. Gülüşünü saklamak için başını diğer yana çevirmesini seyrettim.

"Jungwon."

"Efendim?"

Onu rahatlatmak için bir şeyler söylemeyi çok istedim ama bir türlü kafamda oluşturup dile getiremedim.

Nefret ediyordum. Birine değer verdiğimi belli edememekten, iki cümleyi bir araya getirememekten, karşımdakine bir şeyler hissettirememekten ve daha fazlasından. Soğuk görünümümün onun tarafından yanlış anlaşılmasını istemiyordum.

Yine kendimi "Gülüşünü saklayıp durma, sinirlerimi bozuyorsun." demekten alı koyamadım.

Bunu beklemediği apaçıktı. Şaşkınlığını gizlemeye çalışarak "Öyle mi yapıyorum?" dedi. Benden daha fazlasını bekliyordu.

"Hemde sürekli yapıyorsun." Sanki bunu yapmamasını saniyeler önce söylememişim gibi başını çevirip belli belirsiz güldü. "Yine yaptın."

"Efendim?"

"Yapmaya devam ediyorsun."

"Elimde değil."

"Sinir bozucusun."

"Sende çok farklı sayılmazsın." Dayanamayıp ona doğru bir kaç attım. Bu bana bakması için yeterli olmuştu. Bana gülümsemesini sunması için bir şeyler demeyi planlıyordum ama kokusu etrafımı sardığı an başım dönmeye başladı ve işler düşündüğüm gibi gitmedi. Gidecek yeri olmadığını sırtını duvara çarpmasından anlayabiliyordum.

"Çok yakınsın." Sesinin kısıklığı onu duymamı engelliyordu.

"Uzak mı durmalıyım?" Yapamazdım.

Yakınında durduğum bu vakitte ilk defa yüzüme bakıp yutkundu. Soruma cevap verememişti.

"Cevap verecek misin?"

"Hayır."

"Hangisine?" Hangisine hayır Jungwon? Senden uzak durmama mı?

Bakışları bir saniyeliğine dudaklarıma kaydığında bir elimi beline koydum. Parmaklarım dokunduğum yeri okşarken kesik kesik nefesler alıyordu.

Real Steel [Jaywon]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin