10. But then it turned me out,

115 20 18
                                        

Seyircilerin yerini ekipmanlarını toplayan yayıncılar ve görevliler almıştı. Konsolu hala sağlam bir şekilde bıraktığımız yerde durduğu gördüm. Alıp çıkacakken arkamızdan bir ses "Beyler?" diyerek seslendi. Ses tanıdık geliyordu. Jungwon'un oflama seslerinin arasında "Yine mi?" dediğini duydum ve arkama döndüm.

Farra Lemkowa.

İstemsizce huzursuz olmuştum.

"Düşündüm de hala robotunuzu almak istiyor olabilirim." Yapmacık olduğuna kalıbımı basacağım bir gülüşle ekledi: "Yoksa sizde anlaşmak için mi gelmiştiniz?"

Tıpkı onun gibi gülerek "Düşünceli teklifiniz için çok teşekkürler." dedim. Jungwon'u işaret ederek devam ettim. "Ama Jungwon'un size almanız gereken cevabı verdiğini düşünüyordum." Konuşma tarzımı bir anda değiştirmemin onu taklit etmek amaçlı olduğunu anlamış gibiydi. Zenginlere özgü, aşağılık hissettiren bir bakışla başını kaldırdığında omuzlarımı dikleştirdim. Bu kadını tehdit olarak algılamamak mümkün değildi.

"Para mı az geldi? Arttırabilirim." Kollarını birleştirdi ve bize doğru iki adım attı. Başta neden uzak durduğunu anlayamamıştım. Onu yanıtlayacağım anda Jungwon önüme geçti.

"Neden bu kadar ısrarcısın? Biraz daha devam edersen Atom'dan korktuğunu falan düşünmeye başlayacağım." Lemkowa kaşlarını kaldırdı ve alayla güldü.

"Atom korkacağım bir robot değil, olmayacak da."

"Kanıtla."

"Ne demek istiyorsun?"

Demek istediği şeyi çok iyi biliyordum.

"Hayır." diye fısıldadım ama bu onu durdurmaya yetmezdi. "Jungwon sakın." Elini kaldırıp beni durdurdu.

"Belki Zeus'la bir maç? Ne dersin?"

"Robotuna dair bir parça bile kalmaz. Henüz Lig'e ait olmayan bir robotla dövüştürecek kadar gözden düşmedim."

"Her zaman aynısını yapıyorsun. Başa çıkamadığın her an aşağılıyorsun. Ben de senin tarafından aşağılanacak kadar düşmedim Lemkowa. Zeus'la dövüşmek için sana meydan okuyorum. Madem Atom'dan korkmuyorsun o zaman kabul et gitsin. Ne de olsa kazanacaksın." Kaybetmek önemsiz bir ayrıntıymış gibi omuz silkti. Lemkowa'nın gözlerindeki hayret gittikçe büyürken sinirle bir nefes aldı ve "Heeseung'a gidin." dedi. Sesindeki kendinden emin ton kırılmıştı. "O maçı ayarlayacak." Salondaki medyacılar büyük kapıdan çıkarken bizi seyrediyorlardı. "İyi şanslar beyler." dedi ve yüksek topuklarının etrafında dönüp bizden uzaklaşmaya başladı. O bizden uzaklaştığında konuştum.

"Kumara mı başladın Jungwon? Kaybedersek neler olabileceğini düşünmedin mi?"

Bana döndüğünde Atom'u ilk maça çıkaracağımız günkü gibi elleriyle oynamıyor ya da gergince bana kazanıp kazanmayacağımızı sormuyordu. Ve bende kaybedeceğimizi düşünmemden dolayı istemsizce rahat değildim.

"Yanında ben varım. Hatırla Jay, ben Lemkowa takımındaydım. Zeus'un tüm zayıf noktalarını biliyorum. Onları zamanında ben tamir ettim sana söyleyeceğim ve sende bozacaksın. Nasıl fikir?"

"Hoparlörü sana bırakıp köşeden Charlie'yle izleyeceğim. Beni bulaştırma."

"Atom senin robotun!"

"Bunu yapmak zorunda mıyız?" Başıyla onayladı.

"Sence değil miyiz? Bunca maça neden çıktık Jay? Bir sonu olmalıydı."

"Son değil. Hiç bir zaman son maç diye bir şey olmayacak bunu aklından çıkarma. Zeus'la bir maç sadece dönüm noktası olabilir."

Sadece sonrasında ne yapacağımızı belirleyecekti.

Real Steel [Jaywon]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin