Yorum atsaniza ya okumayi cok seviyom
Birileri robotlarıyla her yanımızdan geçişinde Jungwon bana daha çok yaklaşıyordu. Atom'u onun sağına yönlendirdim ve insanların ona yaklaşmasını sağladım.
Zoo Dövüşleri, ciddi anlamda bir hayvanat bahçesine benziyordu. Biçimsiz robotlar, ringin gözükmemesini sağlayan büyük ağaçlar ve sarmaşıklı duvarlar. Her yukarıya bakışımda başımın dönmesini durduramıyordum. Etrafım garip saç kesimli adamlar ve motor yağı şişeleriyle doluydu. Jungwon'un çekiştirmesiyle girişe doğru ilerledim.
Babam terörist tipli adamların arasında mı dolaşmıştı cidden?
Onun hakkında hiç bir şey bilmemek Jungwon'a bakana kadar canımı yakmıştı. Gözlerindeki heyecan ve yüzündeki tebessümle gözüme güzel gelmeye başladı.
Uzun tahta yolda yürüyüp ringin girişine ulaştık ama bir topluluk oldukça gürültülü şekilde konuşup geçmemizi engelliyordu. Aralarından biri bizi işaret ederek arkası dönük olan adama ilgilenmesini söyledi.
Jungwon adam bize doğru döndüğü anda saç kesiminden dolayı gülmeye başladı. Sadece benim duyabileceğim bir kısıklıkta "Kirpiye benziyor." diye fısıldadı. Uyarmak amaçlı ona baktım ama gülmemek için dudaklarımı kemiriyordum. Daha ilk günden kavga istemiyorum.
Adam elini uzattı. "King Pin."
Karşılık olarak uzattığı elini sıktım. "Jay."
Jungwon hala gülüyordu.
"Hey, neye gülüyorsun sen?" Yalandan bir öksürükle elini önemli bir şey değil anlamında salladı.
"Bize bir raunt ayarla."
Atom'a göz ucuyla baktıktan sonra "Benim robotum Metro'yla dövüşsün. İki dakikalık bir raunt için yüz dolar veririm." dedi. Kulağa o kadar da kötü gelmiyordu.
Kabul edeceğim esnada Jungwon konuşmaya başlamıştı.
"Üç yüz dolar."
Aynen. Yaz tahtaya alırsın haftaya.
"Yüz dolar dedim ufaklık. Metro'yla dövüşmene izin vermek için yüz dolarını alırım, tamam mı?" Adamın yerinde ben olsaydım sağlam gülerdim. Yeni olduğu belli olan bir robota katiyen yüz dolardan fazla vermezdiler.
"Peki iki raunt için beş yüz olmaz mı?" Kulağına doğru "Şansını zorluyorsun." dedim ama beni itekleyip umursamadı.
"İki raunt mu? İyi de birinci raunttan bile sağlam çıkamaz!" Ben kenarda sırıtırken, o inat olsun diye gıcık bir tonda "Ya çıkarsa?" diyerek inatlaşmaya başladı. Adamın yüzündeki alaylı ifade çoktan kaybolmuştu.
"Çıkamaz dedim."
"Diyelim ki sağlam çıktı." Sesinin altında ki ne yapabilirsin? tonunu görmezden gelmeye çalıştım.
"Eğer hala ayaktaysa," Baş parmağını Jungwon'a doğrulttu. "yani birinci rauntun sonunda. Sana bin dolar veririm."
"Yuh." dedim ama bunu kimse duymadı.
Arkadan birinin şiddetle "Hadi ama!" diyerek karşı çıkmasına hak veriyordum. King Pin, ondan yaşça küçük birine gücünü kanıtlayıp kendini tatmin etmeye çalışacaktı, ama şansı yaver gitmezse karlı olan bizdik.
Ona dönüp bağırarak konuştuğunda işlerin istediği gibi gitmediğini anlamıştım. "Kes sesini!" Arka taraf yeniden sessiz olduğunda bize doğru bir adım attı. "Ama ayakta kalmazsa, ki kalamayacak ufaklık. Geri kalan parçalar benim olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Real Steel [Jaywon]
FanfictionO adamın kendinden emin sesi kulaklarımda yankılanıyordu. "Zeus görür ve tabii ki öldürür." Yine de bunu, henüz Jungwon ve benim geliştirdiğim robotu ringdeyken görmediğinden söylemesi aptallıktı. *Çelik Yumruklar adlı filmden alıntıdır‼️‼️