yatak

363 33 65
                                    

Seungcheol, Wonwoo'yu balayına gönderip sevgilisiyle yalnız kalmayı başarmıştı sonunda.

"Sevgilim. Artık beraberiz."

Jeonghan'ın boynunu tutup okşadı, birlikte olmayı ikisidi de hayli özlemişlerdi.

"Seni seviyorum." Jeonghan fısıltıyla söylerken çenesini Seungcheol'ün avucunun içine yasladı, Seungcheol onun yanağını okşarken o da yanağını sürtüyordu kedi gibi. Sonra elini tuttu, yavaşça verdiği sıcak nefesi avucunun içine çarpıyordu.

Seungcheol, Jeonghan'ı sedirin üzerinde uzamasını sağlayarak üstüne eğildi. Saçlarını, dudaklarını, yumuşakça okşadı, burnunu burnuna sürterken gözlerini kapattı. İki eliyle uzun saçlarını okşarken parmaklarını sıklaştırıp tutamları sıktı. Jeonghan öpmek için yaklaştığında birden geri çekilince Jeonghan, "n'apıyorsun ya?" dedi, kaşlarının arasında bir çizgi oluşmuştu. Seungcheol gülerek tekrardan öpmesi için eğildiğinde Jeonghan yine atıldı, ve tekrar geri kaçtı.

"Zaten patlamak üzereyim, beni dellendirme adam!"

Jeonghan sinirlendikçe Seungcheol onunla daha çok uğraşmak istiyordu. Parmaklarının arasındaki tutamları yavaşça sevmeye devam etti bir süre. Jeonghan bir atak bekleyerek gözlerini kapatıyordu kaşlarının ortasındaki çizgiyle. Sinirli bir şekilde dudaklarını ıslattı. Seungcheol ise kıkırdıyordu onun bu sevimli hallerine.

"Sinirliyken çok hoş oluyorsun."

Jeonghan dudaklarında bir sırıtışla "Durma, yumul o zaman yiğidim." dedi. Seungcheol onu bırakıp kalktığında daha çok sinirlenmişti. "Ben burada seni bekliyorum kaç haftadır ve senin yaptığına bak, yapılır mı bu ha yapılır mı?!"

Seungcheol o sırada nane aromalı nargilesini çekiyordu.

"Adi piç-"

Seungcheol sözünü, dudaklarıyla kesmişti, ağzındaki buharı incelttiği dudağının arasından ince bir hüzme şeklinde sevgilisinin ağzının içine üfledi. Jeonghan bu hareket ile affallarken zevkle buharı araladığı dudaklarından içine çekti. Ferahlatan nane aroması ağzının içinde yoğunlaşırken burnundan verdi. Seungcheol bu sırada sevgilisinin saçlarından kavrayıp dudaklarına yapışmıştı. Burunlarından verdikleri nefes ile buharlar yayılıyordu havaya. Bu fazlasıyla seksiydi.

Jeonghan "oha" şeklinde bir tepki ile ayrılırken Seungcheol onu sertçe sedire yatırdı. "İstediğin kadar çığlık atabilirsin, artık sadece ikimiziz."

Jeonghan uzun bekleyişin ardından o gece çığlık çığlığa bir birliktelik geçirmişti.

Gerek sırtüstü gerekse yüzüstü bir şekilde belki de iki saattir sertçe beceriliyordu, en son yüzüstü şekilde yatarken belinde oluşan acı ile bir çığlık attı.

"Yeter! Ağzıma sıçtın, dur artık!"

"Özür dilerim bebeğim." Seungcheol gözlerine ve dudaklarına küçük öpücükler kodururken diyordu.

"Ağlatacağım derken ciddi miydin?"

Seungcheol omuzlarını silkerek kaşlarını kaldırdı, "Birazcık." dedi.

"Birazcığı böyleyse daha fazlasını hayal bile edemiyorum...AH!"

Birkaç tur sonrası Seungcheol sevgilisini rahatsız edici sedirden kaldırıp yatak odasına taşıdı ve orada da birkaç posta daha attılar. Uzun süren hasret dolu bir geceydi. Sabah olduğunda Jeonghan aynı bir pestil gibi yatakta yatıyordu.

Gerçekten de ağladığı anlar olmuştu...

Seungcheol uyandığında yüzünün tam karşısındaki Jeonghan'ın vücudunda bıraktığı marifetlerini hayranlıkla izledi. Kulağı, boynu, dudağı kan toplamış kızarıklıklarla süslenmişti. Jeonghan uykusunda ona sırtını dönüp yattığında sırtındaki marifetlerini de görmeye fırsatı olmuştu. Ensesinde diş izleri ile adeta bir cinsel tansiyon sebebiydi. Derin nefes alışlarıyla sırtı kalkıp iniyordu. Seungcheol bir an bunun bir rüya değil de gerçek olduğunu idrak etmeye çalıştı. Her bir zerresi o kadar güzeldi ki aldığı her nefes o güzelliğin içinde kaybolup tekrardan aynı odanın içine salınıyordu. Onunla aynı havayı solumak bile rüya gibiydi.

Hamam // JEONGCHEOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin