dondurma: kaşıkla mı dille mi?

277 23 51
                                    

Aslan civanım beni kırmayıp yaz çıkmadan bu güzel sahile getirdi. Onu ilk kez dışarıda takım elbiseleri yokken görüyordum. Çiçekli gömleğinin açık düğmeleri sayesinde döşü kıllı sevgilimin o muhteşem bağrını görüyordum. Güneş gözlükleriyle de acayip havalı olmuştu. Elindeki plaj şemsiyesini taşların arasına saplayıp sabitledikten sonra düşmesin diye iri iki taşı kaldırıp kenarına oturttu, güçlü kabadayım benim.

Ben eşyalarımı şemsiyenin altına atıp beklemeden suya koştum. Seungcheol'ün arkamdan bana seslendiğini duyuyordum. Sadece ayaklarını sokup çekingence ilerlemeye çalışıyordu. Onun bu haline güldüm ve hızlıca yanına gidip ellerinden tuttum ve kendime doğru çektim.

"DUR ÇEKME!"

Panikleyip suya girmeye korkarken hızlıca çekince yüzüstü suyun içine düşmesine sebep olmuştum. Suyun içinden bir hışımda çıkıp öksürüşünü kahkaha ile izliyordum.

"Nasıl kabadayısın sen? Sudan korkuyor musun? Yoksa kedi misin?"

"En son ne zaman girdiğimi bile hatırlamıyorum Jeonghan, gözünü seveyim batırma beni."

"Tamam, yavaş yavaş."

Bir süre sonra suya alıştığında ellerinden tuttum. "Aslanım korkak bir kedi çıktı."

"Yah! Çekme, dur!"

"Çekmiyorum ya, ne kadar korkaksın?"

Seungcheol ellerini kurtarıp yüzüme su çarptığında tuzlu su burnumdan girip genzimi yakmıştı. Burnumdan giren su ardından şarıl şarıl geri aktı.

"NAPIYON AQ"

Ben de onun yüzüne su çarpıp hızlı hızlı ileri yüzdüm. Seungcheol arkamdan bana yetişmeye çalışırken boyunu geçen yerde duraksayıp bana bağırmaya başladı. "Gel buraya!"

"Gelmiyom bana ne."

Yanıma gelmek için yavru köpek gibi çırpınarak bana doğru yüzmeye başlayınca ağzına burnuna sular kaçınca geri döndüm ve onu sahile döndürüp belinden tutarak kıyıya doğru ittim. "Boğulcan şimdi, kalcan başıma."

Sadece kafası suyun üstünde kaldığında intikamımı sırtına binip suya batırarak aldım. Seungcheol panikle çırpınıyordu, hemen üstünden kaktım.

Seungcheol öksürüklerinin arasında "Vallahi cezamı verdin Jeonghan ama boğularak mı ödemem gerekiyor?" dedi.

"Yok oğlum, kıyamam ki ben sana."

"Boynum tutuldu gene."

Seungcheol boynunu tutarak gözlerini yumdu sıkıca.

"Dur ben masaj yapayım aşkım."

Parmaklarımla ensesini sertçe sıkıp yoğurmaya başladım. Ben bastırdıkça çenesi suya batıp çıktığından su yutunca "ÖLDÜRCEN Mİ BENİ?!" diye bağırdı. "Pardon." diyip yine sertleşen ensesini hamur gibi yoğurmaya başladım. Ağzından aynı hamamdakilerin kese yapılınca çıkardığı gibi "ah oh" diye sesler çıkarıyordu. Fenasal şekilde sırıttım ve iyice sıktım boynundaki kasları.

Kollarım yorulduğunda masaj işlemini bıraktım. Seungcheol mucizevi şekilde rahatlamıştı, şaşkınca bana baktı. "Ellerin sihirli." dedi. Gururla omuzlarımı yükselttim. Elbette bunu biliyordum, benim her şeyim sihirli.

Cappuk cuppuk diye bir saat kadar yüzdükten sonra çıkıp şemsiyenin yanına uzandık. Seungcheol'ü oturup karşısındaki büyüleyici maviliğiyle uzanan denize derin derin bakarken yakaladım.

"Neye bakıyorsun öyle?"

"Neden hamama değil de denize geldiğimizi sorguluyorum." dedi.

Omuz silkip "Farklılık oldu işte." dedim.

Hamam // JEONGCHEOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin