Ayların sonunda, giriş sınavları vakti gelmişti.
Giriş sınavına girmiştim. Benim için hiç bir anlamı yoktu. Aslında Chuuya yokken pek de bir şeyin değeri de yoktu. Bir fotoğrafımız bile yoktu, hatırası, silüeti gözümün önünden siliniyordu. Sesini o kadar net hatırlayamıyordum. Benim için en değerli kişi oydu, ama o artık yoktu.
Sınava girip çıkmıştım. Kötü değil, oldukça güzel geçmişti. Eve geri döndüm. Babam bana sormadı, sınav sonucum postayla gelecekti. O zaman puanımı görecekti.
Günlerim geçmek bitmiyordu, sanki cehennemde gibiydim.. ölene kadar içimde bu alev mi yanacaktı? Bu artık Chuuya'ya olan aşkımın ateşi değil, çektiğim acının ateşi idi.
Vaktimi yatakta yatarak dışarıdan bakınca çok rahat ama içeriden bakılınca ölümden beter bir hayat yaşıyordum. Ne sonunda sınav sonucumun zarfı geldi.
Tercihlerimi yapıp üniversitelere yolladım, babam pek bir şey demedi. İletişimsizlik ve sessizlik beni öldürüyordu.
Konuşmak, sohbet etmek, eskisi gibi gülmek istiyordum.
Eve yeni gelen zarfı açtım "Tokyo üniversitesi Fransız dili ve edebiyatı." Kazandığım üniversite idi.
İlk trenle Tokyo'ya gönderildim. Kaydımı yaptırdım ve yurt odama gittim. Gittiğimde karşımda oda arkadaşım vardı.
"Selam, çıtır şey"
Dazai: Ne?
Tachihara: Ben senin oda arkadaşınım, Tachihara'yım. Ya sen? Hangi bölümdensin?
Dazai: Dazai, Fransız dili ve edebiyatı bölümündeyim.
Tachihara: Aaa zekisin, nereden geldin?
Dazai: Osaka'dan geldim.
Tachihara: Osaka'lı mısın?
Dazai: Kanagi'liyim aslen.
Tachihara: Vaayyy, taşra güzelisin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soukoku
Teen Fiction𖥻 ✿ Paketten bi dal çıkardım ve dedim ki: Beraber yanalım mı? ⇢˚⋆ Ona doğru eğilerek dedim ki: Biz zaten yanıyoruz.