Bomba gibi bir bölümle daha sizi baş başa bırakıyorum. Satır arası yorum yaparsanız sevinirim. İyi okumalar...
***
Odadaki herkes buz kesmişti. Rodin'in sözleri su götürmez bir gerçekti. Awir yaptığı hatayı yeni fark etmiş gibi Rodin'in öfke dolu gözlerine utançla baktı. Rodin ise Awir'in gözlerine hayal kırıklığı ile bakıyordu. Taht odasının kapısına doğru yürüdü. Arkasına son bir kez daha baktığında Awir ve Bozo'nun utançla yere baktıklarını gördü. Odadan çıkıp gitti. Loran kardeşi Bozo'nun yanına giderek,
"Awir doğru mu söylüyor ağabey?" dedi inanamayarak.
"Ne yapsaydım Loran? O bir Mirzade ve ben onun emirlerini yerine getirmekle yükümlüyüm." Dedi Bozo kendini savunarak.
Zerga alayla gülerek söze başladı.
"Tabi ya... Biz kimiz ki. Bize neden söylemediniz o zaman? Bizi Mira Rodin'in gözünde ne hâle getirdiniz, haberiniz var mı acaba?"Awir burun kemerini sıkıp, derin bir nefes alıp verdi. Tartışmaya bir son vermek için elini kaldırdı. Onun bu hareketine karşın odadaki herkes susup merakla ona bakınca, konuştu.
"Yeter artık susun! Bu bir rica değildi. Bu bir emirdi. Ben ve Bozo da Mirzade Robin'in emir erleriyiz. Emre itaatsizlik edemezdik. Her ne kadar Rodin bir Mira olsa da, Mirzade Robin de geleceğin hükümdarı. Onun vereceği emirler elbette ki sorgulanamaz. Benden de size bir tavsiye. Sakın ola iki kardeşin arasında bir seçim yapmayın. Yoksa siz zararlı çıkarsınız. Dediğim gibi burada en mevkili olan Mirzade hazretleri onun sözünün üstüne söz söylenmez."Dedikten sonra taht odasından çıktı.
***
Gürültüyle açılan kapısının sesiyle şaşkınlığa uğradı Rodin. Awzer burnundan soluyordu adeta.
"Bu da ne deme..."
Awzer Rodin'in sözünü bitirmesine izin vermeden kendisi konuştu öfkeyle.
"Asıl sen söyle... Bu da ne demek oluyor? Nasıl olurda Awir ve Bozo gibi iki Serşerwana tokat atarsın?"
"Haddini aşıyorsun Awzer kendine gel." Dedi kendinden emin sesiyle genç kız.
"Haddimi mi aşıyorum? Asıl sen haddini aşıyorsun. Sen sadece bir Mira'sın Mirzade gibi davranmayı kes! Onlar Mirzade Robin'in emirlerini yerine getirdiler. Ayrıca sana da hesap vermek zorunda değiller!" Awzer'in yüzü öfkeden kıpkırmızı olmuştu. Boynunda ki damarlar her konuştuğunda şişerek yerlerini belli ediyorlardı.
Rodin, Awzer'in sözlerine bir son vermesini bekliyordu. Awzer susunca ona doğru birkaç adım atıp tam önünde durdu. Rodin'in sessizce onu dinlemesinden ürkmüş olan Awzer onun bu hareketi ile bir adım geriye gitti. Onun korktuğunu anlayan Rodin, alaycı bir ifadeyle gözlerinin içine baktı.
"Bitti mi?" Dedi sakin bir tınıyla.
Awzer kafasını sallayarak "Bitti." dedi.
Rodin'in gözlerinde adeta alevler belirdi. Sakladığı öfkesi gün yüzüne çıkıyordu. Sol kolunu Awzer'in omzuna koyarak öfke dolu gözlerini onun korkarak bakan gözlerine dikti.
"Sen, hangi cüretle benimle böyle konuşuyorsun Awzer?" Dedi dişlerini sıkarak. Aynı öfkeyle sözlerine devam etti.
"Ne o? Dilini mi yuttun?" Kolunu omzundan indirerek, Awzer'in çenesinden tuttu. Onu kendine doğru çekip,
"Konuşsana neden susuyorsun?" diyerek bağırdı. Çenesini bırakıp, odanın ortasına doğru yürüdü.
"Şimdi beni iyi dinle! Awir ve Bozo, attığım tokatları hak etmişlerdi. Her ne kadar onlara bu emri Mirzade hazretleri vermiş olsa da beni kandırdılar. Bu birinci sebep. Gelelim en önemli ve can alıcı sebebe. Mirzade hazretlerini o hain Bûbe ile yalnız bıraktılar. Aslında sende tokat yemeyi sonuna kadar hak ettin ama o karnındaki ne dua et. Yoksa bu yaptıkların cezasız kalmazdı." Dedi sakin ama korkutucu bir tonla.