HÜZÜN VE UMUT

24 14 0
                                    

        Keyifli okumalar. Yeni bölümle sizi baş başa bırakıyorum.

                    ***

       Başındaki korkunç ağrıyla gözlerini açmaya çalıştı. Sağ elini başına koymak için kaldırdığında kolunu kıpırdatamadigini fark etti. Gözlerini ağır ağır açtı. Önünde cılız bir ışık vardı. Gözleri önünde bir buğu varmış gibi iyi göremiyordu. Daha iyi görebilmek için tekrar tekrar gözlerini yumup açtı. Görüntü daha anlaşılır olduğunda etrafına bakmaya başladı. Sarayın derinliklerindeki bir zindandaydi. Kolları arkadan bağlanmıştı. Başındaki ağrı dayanılmaz bir şekilde onu zorluyordu. Yutkunmaya çalıştığında ise kızgın bir demiri yutmaya çalışıyormuş gibi bir ağrı boğazını delip geçti. Bunun üzerine derin derin öksürdü.

"Neredeyim ben? Ne oldu bana?" Dedi kendi kendine.

Zihnini zorlayarak bir şeyler hatırlamaya çalıştı. Baş ağrısı bunu zorlaştırsa da gözünün önüne son günlerde yaşadıkları canlı bir şekilde belirmeye başladı. Son hatırladığı şey ise sırtında hissettiği acı oldu.

Artık taşlar yerine oturmuştu. Demek ki düşman Berde'yi ele geçirmeyi başara bilmişti. Bu düşünceyle yüreği paramparça oldu. Kardeşinin ve kahraman savaşçılarının uğruna şehit olduğu şehir artık düşmanların ayaklarının altında inliyordu.

Gözlerinden akan yaşlar öfkeden kızarmış yanaklarından süzülmeye başladı. Demir korkulukların ardından duyduğu sesle başını kaldırıp zindanın kapısına baktı.

Kollarını birleştirip ona bakan adama nefret dolu gözlerle baktı.

Adam rahatlığından hiç ödün vermeden neşeli sesiyle konuştu.

"Nihayet uyanabildin prenses. Uyanmanı günlerdir sabırsızlıkla bekliyordum."

Günlerdir mi? Kaç gündür böyle baygın bir hâldeydi? Ya diğerleri onlar neredelerdi? Diye düşündü merakla. Adamın neşeli sesi onu düşüncelerinden sıyırıp gerçeklerin acımasız kollarına bıraktı.

"Ne o? Yaşadığına sevinmedin mi?"

Rodin kurumuş dudaklarını zorla da olsa araladı. Kendisinin bile duymakta zorluk çektiği sesiyle konuşmaya çalıştı.

"Neredeyim ben?"

Adam zor da olsa duyduğu soruyu hiç vakit kaybetmeden yanıtladı.

"Berde'nin ıssız zindanlarından birinde."

Rodin tekrar konuşmak için ağzını açacakken boğazına giren sancıyla kuru kuru öksürdü.

Adam Rodin'in öksürüğünün geçmesini bekledikten sonra devam etti.

"Atın üzerinden beni çekip düşürdüğünde senin sıradan biri olmadığını anlamıştım. Ama şimdi bunun sebebini daha iyi anlıyorum. Sen bu şehrin prensesiydin. İtiraf etmem gerekirse mücadelen takdire şayandı."

Kapının kilidini açarak içeri girdi. Sağ dizinin üzerine çöküp elleriyle Rodin'in çenesini tuttu. Rodin başını sola savurarak çenesini adamın elinden kurtardı. Ama nafile, adam sol elini genç kızın ensesine atarak sağ eliyle çenesini tuttu.

Rodin nefretle yüzünü buruşturdu. Rodin'in yüz ifadesine bakan adam sırıtarak gözlerinin içine baktı.

"Ne kadar da vahşisin. Tıpkı kafeste ki bir aslan gibi. Ama aslanları terbiye etmek benim en iyi bildiğim şeydir."

Genç kızı bırakıp ayağa kalktı. Arkasını dönüp kapıya doğru adım atacakken. Rodin'in attığı çelmeye takılarak tökezledi. Düşmesini engellemek için duvara tutunup düşmekten son anda kurtuldu. Ardında bıraktığı kıza dönüp büyük bir kahkaha patlattı.

ŞEDDADİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin