yedi

229 13 87
                                    







[Pete]

''Sadece beş yüz dolar mı getirdin Pete? Bunun kime yeteceğini sanıyorsun, hm?''

Bara geleli yaklaşık bir saat oluyordu, kapıdan içeri girdiği an kendisini öfkeyle bekleyen patronuyla göz göze gelmiş, Macau ve diğerlerinin yüzüne bile bakamadan patronu tarafından onun odasına sürüklenmişti. Şimdi de azar yemeye devam ediyordu işte. 

''Yüz dolar getirdiğim zaman iyiydi ama beş yüz dolar getirince neden kötü oldu?'' kaşlarını çatarak söylemişti bu cümleyi ve bu karşısındaki adamı daha da çileden çıkarmıştı. ''Kendini beğenmiş tavırlarını bir kenara bırak Pete. Karşında kimin olduğunu biliyorsun değil mi yoksa akşamdan kalma falan mısın?'' 

''Kendinizi fazla yüceltmeyin bence. Benim gibi etten kemikten bir insansınız sonuçta yani benden bir farkınız yok.'' 

Karşısında oturan adam hızla sandalyesinden kalkıp yanına yaklaştı, elini havaya kaldırıp sert bir tokat indirdi genç olanın yüzüne. ''Sen bir orospusun Pete. İkimiz aynı olamayız.'' yediği tokadın şiddetiyle başı sola doğru eğildi, elini sızlayan yanağına götürüp ovalarken ağzından şu sözler çıktı:

''Bu boktan yerde çalışacağıma sokakta sürünürüm daha iyi, orospu çocuğu.'' 

''Öyle mi? O halde daha fazla burada durma küçük fahişe! Siktir git mekanımdan.'' 

''Mekanmış, götüm! Şimdi bunları söylüyorsun ama er ya da geç geri dönmem için beni her yerde didik didik arayacaksın.'' 

Adamın cevap vermesine izin bile vermeden önce odadan sonra da merdivenlerden çıktı. Koridorun solundan ilerleyip içeri girdiğinde tezgahın arkasında bardakları silen Macau'nun karşısına geçti, cebinden evin anahtarını çıkarıp mermerin üstüne bıraktı. ''Evini bir süre de olsa kullanmama izin verdiğin için teşekkür ederim ama artık ihtiyacım kalmadı.'' 

Macau şaşkın bir şekilde önce anahtara sonra da karşısında dikilen gence baktı, elinde tuttuğu bardağı ve bezi tezgaha koyup dirseklerini mermere yasladıktan sonra konuştu:

''Pete bu ne demek oluyor?''

''Artık burada çalışmayacağım demek oluyor Macau. Eşyalarımı da çöpe atabilirsin umurumda değiller.'' 

''Peki ya ne yapacaksın?''

Ne yapacağını kendisi de bilmiyordu ki. Artık ne işi vardı ne de evi... Yine o parkın banklarında uyuyacak, gittiği kumarhane ve gece kulüplerinde fahişelik yapacaktı -durum bunu gösteriyordu- ''Ne yapacağım seni ilgilendirmez.'' diyerek arkasını döndü ve kapıya doğru ilerlerken piyanonun başında oturan Tankhun'a bir bakış attı. Kapıya vardı, çıkacağı sırada duraksayıp Tankhun'a döndü. ''Ah, söylemeyi unutuyordum az kalsın. O gün senin paran için o orospu çocuğuyla yatmıştım ya hani...''

''Pete, bunun için-''

''Borcun tek kuruşunu bile silmemiş sanırım kendine kurtarıcı olarak başka bir fahişe bulmak zorunda kalacaksın. Ayrıca o esmer adama dikkat et. Siki gerçekten en ufak bir dokunuşta kalkıyor...''

Tankhun yerinden kalkıp genç olana doğru adımlamaya başlamıştı ki Pete derin bir nefes alarak kapıdan çıkıp sokakta yürümeye başladı. Şu an kendini çaresiz hissediyordu işte. Anlık bir öfkeyle yapmıştı bunları ancak artık geri dönüşü olmayan bir yola girmişti bile. Yürüyerek parka geldi, her zaman yattığı bankta başkasının yattığını görünce sinirlense de omuz silkerek parktaki büyük ağacın dibine oturdu. Hava biraz rüzgarlı olmaya başladığında beline bağladığı hırkasını çıkarıp giydi, parkta koşuşturan çocukları izlemeye başladı. Hepsinin yüzünde bir gülümseme, kalpleri tertemiz ve saf, sevgiyle şımartılmış çocuklar... Pete de bu kategorideydi tabii. Ailesi onun bir dediğini iki etmez, oğullarını çok severlerdi. Ama Pete hiçbir zaman bu sevginin varlığına ve gerçekliğine inanmazdı. 

my bitch! \\ vegaspeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin