İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... 50 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...
"Daha evlenmeden kocanla kavga etmeni gerçekten tebrik etmek isterim" dedi Odin neşeli bir şekilde. "İpleri en başında elinde tutma çabanı anlıyorum gerçekten"
Ondan başka konuşabileceği biri olsaydı kesinlikle çok daha iyi olurdu ama ne yazık ki elinde sadece o vardı. Üstelik tehlikeli bir şekilde ormanda dolaşmayı göze almışlardı. Rahiplerden birinin bunu görüp kendisini hareket eden bir heykele adamasını hiç mi hiç istemiyordu.
Buna rağmen duvarlar üstüne üstüne geliyordu. Bu tarz şeyleri daha önce hiç yaşamamış olabilirdi ama o kadar da saf değildi. Bazı şeyleri anlayabiliyordu. "Ne yapmalıydım ki?" diye sordu bıkkın bir şekilde. "Onun eski karısının yerine gelmediğimi anlaması gerekiyordu. Benimle çocukları olabileceğini düşünüyor ama o çocuklar ölen kızının solgun bir gölgesi olarak yaşamayacak"
Odin, kaşlarını kaldırarak ona baktı. Gerçekten kendisiyle aşk hayatındaki sorunları mı konuşmak istiyordu? Hem de hayatı bu kadar tehlikedeyken. "Yapacağın evliliğin korunman için olduğunu sana hatırlatmama gerek var mı?"
Victoria'nın yüzü daha da asıldı. Onu öptüğünden beri bu kısmı unutmuş olması normal değil miydi? Doğru, bunun için evleniyordu. Denar'ın yaptıklarından korunmak için. Yine de kendisini istediğini itiraf etmişti. Bununla nasıl başa çıkacağından bile emin değildi.
Belki de ona anlatmamalıydı. Gereğinden fazla mantıklı şeyler söylüyordu. Sonuçta duyguları olmayan bir taştı. Ancak Vicky, mantıktan ziyade duygulara ihtiyacı vardı şu an. Üzerinde oturduğu kayadan ayaklarını sallandırdı. "Frejya'nın heykelini tamamlayamadım" dedi suçlu bir şekilde. "Onu bitirince yanına getirmem gerekiyor"
"Bunun bana bir anlam ifade etmesi mi gerekiyor?"
Heykelleri konuşabiliyor, hareket edebiliyorlardı ancak onlar hissedemiyordu. Elbette bunu da becerebiliyor olsaydı o zaman mecburen tanrı olduğunu ilan etmek zorunda kalırdı. "İkinci bir tanrı heykeli" diye mırıldandı. "İlkinden sonra yaşananları düşününce sence ikincisinden sonra neler olacak?"
Odin, başını yana eğdi ve ellerini hemen önünde birleştirdi. "Bana zaten cevaplarını bildiğin sorular sorduğunun farkında mısın?" diye sordu en sonunda. "Senin bilmediğin bir şeyi bilebilme şansım var mı benim?"
Onunla sohbet gerçekten de keyifli olmaktan her geçen dakika daha da uzaklaşıyordu. Vicky, dudaklarını büzerek ona baktı. "Belki de duymaya ihtiyacım vardır" dedi en sonunda. Ardından pes etti ve başını iki yana salladı. "Seninle neden konuştuğumu bile bilmiyorum" dedi öfkeyle. "Hiçbir işe yaramıyor bu"
Sonuçta dediği gibi Odin, onun aklındakileri dile getirmekten başka bir şey yapamıyordu. Ondan geldiği içindir ki sadece onun düşüncelerini bilebiliyordu. Neyse ki yaşadıklarını anlayamıyordu. Aslında öfkesini ondan çıkarmasına gerek yoktu ama yine de...
Hayal kırıklığına uğramıştı ve bunu saklayamıyordu. Küçük bir çocuk gibi davrandığının farkındaydı. Ancak bu işlerde onun kadar tecrübeli değildi. Connor, daha önce evlenmişti. Üstelik kadınlara nasıl dokunması gerektiğini de biliyor gibi görünüyordu.
Tabi ki biliyordu. Bacaklarını kendisine doğru çekti ve taşın üzerine koydu. "Sanırım geri dönsek daha iyi olur" diye mırıldandı en sonunda başını kaldırıp ona bakarak. "Şafak sökmek üzere" dedi. "Rahipler yerinde olmadığını görürlerse..." Bunu düşünmek bile istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRILARIN ELÇİSİ
FantasyVİCTORİA, HRİSTİYANLIĞIN EN YÜKSELDİĞİ VE SANATIN TAMAMEN YASAK OLDUĞU DÖNEMDE HAYATTA KALMAYA ÇALIŞAN BİR HEYKELTRAŞTIR. TEK ARZUSU HEYKELLERİNİ ÖLÜM KORKUSU YAŞAMADAN GİZLENMEDEN YAPABİLMEK VE DÜNYAYI DAHA GÜZEL BİR YER HALİNE GETİRMEKTİ. ANCAK Kİ...