İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... 50 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...
İnançsız bir kadının bir anda dua etmek için tanrıların evine gitmeyeceğini biliyordu. Ancak köyü bırakıp gitmek için gerçekten kötü bir zamandı. En azından krallar evlerine doğru yol almışlardı. Bundan sonrasında ise muhtemelen bütün askerlerini toplayıp tepelerine binmeleri vardı.
Connor, tahtı geçici vekil tayin ettiği Anna'ya bırakmıştı. Çünkü her ne kadar diğer üçü kardeşi gibi sevdiği güvenilir adamlar olsalar da mantık söz konusu olduğunda Anna'nın eline su bile dökemezlerdi. Cnut'u idare eden kadın bütün köyü dize getirirdi her şekilde.
Evliliklerinin önünde duran tek şey Uppsala ise herhalde rahipler bir kere daha onları ziyaret etmelerine hayır demezlerdi. Her ikisi de yan yana atlarda gidiyorlardı. Bu arada kadının ata binebildiğini öğrendiğine de şaşırmıştı. Ah, gerçekten onunla ilgili hiçbir şey bilmiyordu.
Helga'yı bütün hayatı boyunca tanımıştı. Onu sevmiş ve ona güvenmişti. Victoria'yı ise neredeyse hiç tanımıyordu. Onu arzuluyordu ama güven kısmına henüz tam girememişlerdi. Kadın ona güveniyordu ama Connor gibi bir adam için bu biraz zaman isteyen bir durumdu.
"Uppsala yolunda geçen sefer bayılmıştın" dedi en sonunda merdivenlerin başına geldiklerinde. "Bu sefer dayanabilecek misin yoksa hazırlıklı olayım mı?"
Victoria, uzun merdivenlere karamsar bir şekilde baktı. "Deneyeceğim" dedi en sonunda ardından yan gözle adama baktı. "Ama siz gene de hazırlıklı olun"
Tahmin etmişti zaten. Her ikisi de uzun merdivenleri tırmanmaya başladılar. Elbette ki genç kadının dayanıklılığı kesinlikle yolun yarısına gelmesine bile izin vermiyordu. Herhalde çeyreğindelerken burnu kanamaya başlamıştı bile.
Yüksek rakıma alışık değildi. Ancak onun Uppsala ile ilgili ısrarına rağmen Connor bu sefer hazırlıklıydı. Kadına bir mendil uzattı ve o daha ne olduğunu bile anlamadan onu sırtına aldı. Her ikisini de dağ yolu boyunca taşıdı.
En azından bayılmamış olmak Vicky için bir artı puandı. Her seferinde tanrıların evi dedikleri bu yeri bu kadar yüksek bir yere taşıdıkları için onlara kızıyordu. Ancak Connor'un heykeli görmesi gerekiyordu. Eğer Vicky'nin bir tane daha yapmasını beklerlerse daha uzun bir zaman alırdı çünkü. Uppsala her türlü kestirme bir yoldu.
Son basamakları da tırmandığında erkek bir süre durdu o da nefes nefese kalmıştı. Yine de kadını tapınağın içine kadar götürdü. Ardından da onu girişte yere indirdi. Helga'nın babasından evlilik iznini almak için bir ayı öldürmesi gerekmişti. Bu ise onun yanında daha zordu.
Victoria'dan ne çıkacağını hiç bilmiyordu...
Rahipler, elçinin gelişinin heyecanıyla dışarı çıktılar. Herhalde ikinci bir heykel bekliyorlardı. Ancak karşılarında yalnızca elçi ve kralı görünce şaşırmışlardı. Baş rahip öne doğru çıktı ve her ikisine yanaştı. "Hoş geldiniz, Uppsala'ya" derken yüzünden memnuniyet okunuyordu.
Connor, öne çıkıp rahibe karşı saygıyla başını eğdi. "Bir kere daha sizleri zamansız rahatsız ettik" dedi. "Ancak tanrılara danışmak istediğimiz bir konu vardı ve sizlerden ana salona girmek için izin istiyoruz"
Rahip bir süre bir ona bir de Victoria'ya baktı ardından memnun bir şekilde başını salladı. "Tanrılar her zaman ziyaretlerine gelen kullarını kabul eder" diyerek geri çekildi ve onlara yolu açtı. Connor'un üstü kapalı mahremiyet talebini almıştı ve belli ki yerine getirecekti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRILARIN ELÇİSİ
FantasiaVİCTORİA, HRİSTİYANLIĞIN EN YÜKSELDİĞİ VE SANATIN TAMAMEN YASAK OLDUĞU DÖNEMDE HAYATTA KALMAYA ÇALIŞAN BİR HEYKELTRAŞTIR. TEK ARZUSU HEYKELLERİNİ ÖLÜM KORKUSU YAŞAMADAN GİZLENMEDEN YAPABİLMEK VE DÜNYAYI DAHA GÜZEL BİR YER HALİNE GETİRMEKTİ. ANCAK Kİ...