11: sick

319 44 10
                                    

Aşk, insana garip hissettiren bir duygu çeşidiydi. Birine, diğer kişilere hissettiğin duygulardan daha farklı bir şey hissetmekti. Bir sevgi çeşidiydi. Ama anne sevgisine, arkadaş sevgisine benzemeyen bir şeydi. Onun yanındayken hem rahat olurdun hem heyecanlı. Üzerinde garip ve kalıcı izler bırakırdı çünkü yeri gelirdi tüm hayatını tek bir kişiye bağlar olurdun.

Beomgyu'ya bu duygu hep korkunç gelirdi. Daha önce dış görünüşünden hoşlandığı kişiler olmuştu ya da kalbini hızlandıran kişiler... Fakat birine bağlanma hissi onu hep korkutmuştu. Bu yüzden ilişkileri hep kısa süreli olmuştu.

Eğer birine bağlanırsa ve terk edilirse dayanamayacağını düşünürdü.

Tıpkı ailesi gibi.

Dün yaşadığı şeyleri gece boyunca yatakta dönüp durarak düşünmüştü. Düşündükçe, o an aklına geldikçe kafayı yiyecek gibi hissediyordu. Sonra tam unutunca o an tekrar aklına geliyor ve kafasında dönüp duruyordu.

Aklından geçirdikçe kalbinin hızlanması da cabasıydı.

Mümkün müydü bilmiyordu ama bu duyguları Kim Beomgyu'nun bedeninde olduğu için hissettiğini düşünüyordu. İçinde hala onun duyguları kalmış olabilir miydi?

Kulağa saçma geliyordu. Ama başka bahane bulamamıştı.

Bir başkasının sevgilisine bir şeyler hissetmek istemezdi. Hele ki onun bedenindeyse.

Belki 1 belki de 2 saatlik uykudan oflayarak uyanmıştı. Saate baktığında sabah dersine daha 2 saat olduğunu gördü.
Başı ve gözleri uykusuzluktan çatlayacakmış gibi ağrıyordu.

Yataktan zorla kalkıp hazırlandı. Kahvaltıya indiğinde her şey her zamanki gibiydi. Kendisini samimi bir aile kahvaltısı beklemiyordu tabii ki.
Ama en azından bir aradalardı. Bu da iyi bir şeydi değil mi?

Üniversitesine gidiş yolunda ise aklında tek bir kişi vardı. Görmeyi umduğu bir kişi.

Yeonjun'dan bir kez daha nefret etmek istedi. Bunu hep yapardı çünkü.

Ama o an bunu bile becerememişti.

...

Yoktu.

Derse gelmemişti. Son dakikaya kadar beklese de gelmemişti. Neden beklediğini ve sürekli kapıyı izlediğini bile bilmiyordu.

Ona mesaj atacakken kendini sorguladı Beomgyu. Hangi sıfatla soracaktı? Onu merak etmemeliydi. Ona ilgi duymamalıydı. Onunla öpüşmemeliydi. Ama bu sevgilisinin bedenindeyken çok zordu. Bunları yapmak istemese bile Yeonjun elbet yanında bitiyordu ve bir şekilde kendisine yaptırmayı başarıyordu.

Eline aldığı telefonu derin bir iç çekerek kenara koydu. Yan sırası boştu. Şu an kendini Taehyun'un dersi ektiği zamanlardaki gibi hissediyordu. Yalnız.

Zaten yalnız birisiydi Taehyun ve Chaewon dışında arkadaşı yoktu. Bu bedendeyken daha bir yalnız hissediyordu çünkü tek arkadaşları onu görse bile tanımazdı.

O an Yeonjun'un bu yalnızlığını az da olsa giderdiğini anladı. Her seferinde yanında olmasına alışmıştı ki derse gelmemesiyle üzgün hissetmişti. Oysa ki bugün ondan kaçma kararı bile almıştı. Şu an o kararı unutmuştu bile.

Kafasını toplamak amacıyla önüne hiç anlamadığı notları çıkardı. Bir gün kendi bedenine dönerse üst sınıf notlarının bir işe yarayabileceğini düşünse de pek fayda gördüğü söylenemezdi.

"Ceylanımız yalnız kalmış."

Duyduğu sinir bozucu sesle göz devirmeden edemedi Beomgyu. Onu görmezden gelip notlara bakınmaya devam etti. Fakat yanına oturduğunu hissetmişti.

two souls | beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin