12: first things

337 44 22
                                    

Uyandığında gördüğü ilk şey boş bir yataktı. Bir süre yattığı yerin farkına varamamıştı. Gözleri sürekli uykuyla kapanıyor sonra tekrar açılıyordu. Kalkmak istememişti. Dün uykusuzlukla boğuşurken bugün o kadar iyi uyumuştu ki kendini kaldıracak enerjiyi bile bulamamıştı kendinde.

Sahi ya, bu yatağa nasıl gelmişti?

Aklında gelen şeyle aniden gözlerini açıp yerinde doğruldu. Üstünde ince bir yorgan vardı ve iki kişilik yatakta tek başına yatıyordu.

Yeonjun'un yatağında.

Yutkunup bakışlarını etrafta gezdirdi. Yeonjun odada yoktu. Nereye gitmişti?

Yorganı üstünden atıp yataktan kalktı ve odanın içine bir süre daha bakındıktan sonra odadan çıkmıştı. Koridora çıktığında karşısına bir hizmetli kadın çıkmıştı. Kendisine gülümsedi ve hafif bir baş selamı verdi. Beomgyu da karşılık verdi.

Telefonundan saatin kaç olduğuna bakmak istedi, 10.30'du. Bugün dersi olmadığı için geç kalkması onu etkilemedi fakat bunu Yeonjun'un evinde yapmak biraz rahatsız hissettirmişti.

Çekingen adımlarla koridorda ilerledi ve merdivenlerden indi. Yeonjun hala ortalıkta gözükmüyordu ve herhangi bir aile üyesiyle karşılaşırsa ne olacağını düşünüyordu.

Neyse ki beklediği gibi olmadı. Mutfaktan gelen seslerle adımlarını oraya yönlendirdi. Başta başka bir hizmetli olabileceğini düşünüp girmek istememişti ama başka bir çaresi olmayınca içeri girdi.

Karşılaşmayı beklediği manzara ise yemek yapmaya 'çalışan' bir Yeonjun değildi tabiiki.

"İyileşmişsin galiba." demişti. Sesi Yeonjun'u kendine getirmiş gibi bir anda irkildi. Bir tarif videosu açmıştı, Youtube'tan onu izliyordu. Beomgyu gelince hemen kapatmıştı. Ardından gülümseyerek ona bakmıştı.

"Sayende çok daha iyiyim." dedi tekrar gülümseyerek.

Beomgyu utanarak bakışlarını kaçırdı. "Annen geldi mi?"

"Sen uyuduktan 1 saat sonra geldi aslında. Ama seni uyandırıp haber vermek istemedim. Bir de koltukta çok rahatsız uyuyordun seni yatağıma taşıdım." dedi tekrar yemek yapmaya koyulurken. Hala burnunu çekiyordu. Tam iyileşmemişti ama gece uyanıp Beomgyu'yu yatağa taşımaya güç bulabilmiş, bir de sabah kahvaltı hazırlamaya çalışıyordu.

Güç gösterisini seven birisiydi.

"Birlikte uyumadık ama, sana bulaştırırım diye korktum bu yüzden misafir odasında yattım." omuz silkti.

Beomgyu yine heyecanlanmıştı. Bu aptal bedenin aptal kalbi, çok hızlı atıyordu yine.

"Anladım. Neden yemeği sen yapıyorsun?" demişti konuyu değiştirmek için.

"Ben istedim. Kazadan sonra çok fazla 'ilk'leri yaşadık. Ben de sana ilk defa kendi elimle yemek yapmak istedim."

Beomgyu kafasını salladı düşünceli bir şekilde.
O sırada Yeonjun işini bitirmişti ki eline aldığı tabağı yemek masasına koymuştu. Yemek masasına baktığında zaten her şeyin hazır olduğunu yeni fark etmişti Beomgyu.

"Hadi oturalım." demişti çocuksu hevesiyle Yeonjun. Ardından sandalyeye oturdu ve karşısını gösterdi.

Beomgyu da yavaş adımlarla oraya gidip oturdu. Bir süre Yeonjun'u inceledi. "Hala tam iyileşememişsin. Başka zaman da yapardın." dedi mırıldanırken. Bir yandan da eline chopsticklerden birini almış onun yaptığı yemekleri tadıyordu.

Güzeldi.

"Başka zaman yapamam diye korktum." dedi düşünceli bir şekilde. "Bir gün yine eskisi gibi olacağımızı düşünüp korkuyorum." dedi.

two souls | beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin