16: he is different

309 46 14
                                    

Yaklaşık 1 ay önce

Yeonjun sevgilisiyle geçirdiği anılara dönüp baktığı zaman aşırı eğlenceli zamanlar geçirdiğini söyleyemezdi. Kim Beomgyu ile tanıştığı ilk zamanlar ondan hoşlanmıştı. Evet, ilk hoşlanan o olmuştu. İlk başta görüntüsünü beğenmişti. Sonrasında kendisine iyi yaklaşmasıyla ona iyice yakınlaşmıştı. Başlarda her şey çok iyiydi. Birlikte vakit geçirip ortak noktalar buluyorlardı. Arkadaşlarını paylaşmıştı onunla, sevgisini paylaşmıştı.

Fakat son zamanlarda, özellikle kazadan önce çok değişmeye başlamıştı. Uyuşturucuya başladığı zaman onunla çok fena bir kavgaya tutuşmuştu. Sürekli vazgeçirmeye çalışsa da nafileydi. Her kavgalarında 'ayrılık' kelimesi geçmeye başlamıştı. Bu her ikisi için de yıpratıcı olmuştu.

Kaza günü tamamen ayrılmaya karar vermişlerdi. Yeonjun her ne kadar istemese de ilişkilerinin sağlıksız bir hale geldiğinin farkına vardığında ona hak verip uzatmamıştı konuyu. Fakat tam kararını ona söylemek isterken o kaza anına tanık olmuştu.

Kazadan sonra Beomgyu onun için daha da değişmişti. Ama bu değişim iyi yöndeydi. Hatta önceki halinden daha çok çekilmişti ona. Onunla ilgili keşfettiği her yeni şeyle içinde bir şeyler uyanıyor ve heyecanlanıyordu.

Ama daha çok, Kim Beomgyu ile sevgili değilmiş de yeni birisinden hoşlanmaya başlamış gibi hissetmişti. Bu konu her gün kafasını karıştırsa da onun aynı kişi olduğunu sürekli kafasında oturtmaya çalışmıştı.

Doktora bile sormuştu bu durumu. İnsanlar kaza sonrasında tamamen değişebilir mi diye. Beyin travmalarında böyle bir şeyin mümkün olabileceğini söylemişti.

Fakat içinden bir ses bu durumun bir açıklaması yok, diyordu.

Beomgyu ile geçirdiği o geceden sonra mutlu bir şekilde uyandı Yeonjun. Uykuya dalmadan önce saçlarının, yanağının ve dudaklarının öpüldüğünü hatırlayınca gülümsemişti. Gözlerini açtığı sırada karşısında koca bir boşluk görmesiyle ise bu mutluluk kısa sürmüştü.

Yataktan kalkıp etrafına bakındı. Etrafta kimse yoktu. Beomgyu'ya birkaç kez seslense de bir yanıt alamamıştı.

Toparlanıp hazırlandı. Belki aşağıdadır, diye düşündü kendi kendine. Ardından aşağı indiğinde hizmetlilere selam vermiş ve Beomgyu'yu sormuştu.

Karşılığında aldığı yanıt ise, "Sabah apar topar çıktı. Haber vermediler mi size?" olmuştu.

Ama hayır, haber vermemişti. Biraz hayal kırıklığına uğramıştı Yeonjun.

Okula gitmeden önce onu birkaç kez aramıştı ama yanıt alamamıştı. Uzun süre yanıt alamayınca onun için endişelenmiş ve evine kadar gitmişti.

Beomgyu'nun annesine onun nerede olduğunu sormuş, annesi ise "Sabah eve uğradı çantasını aldı ve gitti." demişti. Yeonjun anladığını söyleyip gidecekken annesinin ısrarıyla, onu odasında beklemek için yukarı çıkmıştı.

Nerede olduğuyla ilgili iki tahmini vardı. Ya okula gitmişti ya da hastaneye gitmişti. İki yere de bakmak istiyordu fakat onu bunaltmak da istemiyordu. Bu yüzden odasında bekleme düşüncesi mantıklı geldi.

Bir süre yatağında oturmuş, biraz telefonuyla uğraşmış, biraz da odada öylesine gezinmişti. Fakat hala kimse gelmiyordu. Tam çıkacakken masanın üstündeki siyah defter dikkatini çekti. Daha önceden hiç görmediği bir defterdi. Yavaşça oraya gitti ve sandalyeye oturup defteri inceledi.

İlk sayfayı çevirdiğinde "sevgili günlük," diye başlayan giriş cümlesiyle okumayı durdurdu. Özele saygısı olduğundan okumak istememişti.
Ama günlüğün yakın tarihte ve kazadan önce yazılmaya başlanması dikkatini çekmişti nedense.

two souls | beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin