18: concert

304 49 27
                                    

Yaklaşık üç gündür kantinde Yeonjun'la buluşup ders çalışıyorlardı. Önceki pot kırmaları hakkında bir şey söylememesi Beomgyu için iyi bir şey miydi bilmiyordu ama çok da üstelememişti. Ne kadar pot kırarsa kırsın anlayabileceğini sanmıyordu zaten. Anlayabileceği kadar gerçekçi bir olay yaşamamıştı sonuçta.

Yine kantinde oturmuş ders kitaplarına bakıyordu. Yeonjun, tam oturduktan sonra lavaboya gitmesi gerektiğini söyleyip gideli çok olmamıştı. Beomgyu tam kendi kendine ders çalışmaya odaklanmıştı ki karşısına oturan kişiyle bakışlarını oraya çevirdi. Çevirdiği an gördüğü kişiyle ise kaşlarını çatıp elindeki kalemi bıraktı.

"Selam, adaşım!"

Beomgyu onun alaylı sesine yüzünü buruşturdu. "Ne var?"

"Beni kurtardığın için teşekkür etmeye geldim." oturduğu yerde iyice yayıldı ve dikkatlice baktı ona. "Kötü mü etmişim?"

Beomgyu iç çekip başını iki yana salladı ve kalemini tekrar eline alıp dersine döndü. "Rica ederim." dedi umursamazca.

"Bakıyorum da eski sevgilimle bayağı yakınlaşmışsın." dediğinde onun asıl niyetini anladı Beomgyu. Tekrar ona baktığında garip hissetti. Bir süreliğine de olsa bu yüze sahip olduğu aklına geldi.

Şu an bakınca aslında ne kadar farklı oldukları belli oluyordu. Yüz ifadelerinden, tavırlarından ve sözlerden. Yeonjun'un ikisi arasındaki farkı anlayabilmesine şaşırmamıştı.

"Neden geldin Kim?" dedi bıkkın bir sesle. Amacını bir an önce anlamak istiyordu.

Kim Beomgyu kollarını masaya yaslayıp ona yaklaştı. Yüz ifadesinden bile çökmüş olduğu belli oluyordu. Kazadan olmasa bile aşırı dozdan ölecek, diye düşündü Choi Beomgyu.
"Sence de kazadan sonraki 1.5 ayı hatırlamamam ilginç değil mi?"

Beomgyu ona düz bir ifadeyle baktı. Omuz silkti bilmezlikten gelerek. "O da senin sorunun. Aşırı dozun etkisidir belki de." dedi hafif alayla gülerken.

Kim Beomgyu kaşlarını çattı. Onun cümlesini duymazlıktan geldi. "Hayal meyal bir şeyler hatırlıyorum. Çiçek kokusu, hastane makinelerinin sesleri. Tanımadığım birinin sesi. Bunlar çok garip." dedi kendi kendine gülerken. "Neden 1.5 aydır komada yatan sen değil de benmişim gibi hissediyorum?"

Beomgyu şaşırmıştı. Ama şaşkınlığını belli etmemek için çok uğraştı. Onun bu ruh değişimi olayını anlamasını istemiyordu. Çünkü ne yapacağı belli olmayan birisiydi. Bu yüzden mümkün olduğunda reddetmeye çalıştı. "Kafayı yemişsin. Buradaki herkes biliyor asıl komada olanın kim olduğunu. Uyuşturucuyu azaltmalısın."

Kim Beomgyu sinirle güldü. "Kafayı yiyen ben değilim. Bunu en iyi sen biliyorsun." dedi ve ayağa kalktı bir hışımla. "Bunu sonra tekrar konuşacağız, Choi." Ardından bakışları karşıda bir yere takıldı şaşkınlıkla. Sonra sinirle fırlayıp gitti oradan.

Beomgyu tam arkasından onu izlemek için dönerken bakışları yanında duran tanıdık spor ayakkabılara kaydığında sahibine baktı yavaşça. Şaşkınlıkla gözleri büyüdü. Yeonjun ne zaman gelmişti?

Ne zamandan beri onları dinliyordu?

"Gelmişsin..." dedi sessizce Beomgyu ardından bakışlarını kaçırdı ondan.

"Hm," yanına oturdu. "Ne konuştunuz?" diye sordu. Ama sesi ilgisiz çıkmıştı. Beomgyu ona baktığında çoktan kitabı açıp karıştırmaya başladığını fark etti.

"Hiç. Havadan sudan."
"Sizin havadan sudan anlayışınız bir garip o zaman." dedi iğnelemeli bir şekilde. Beomgyu bunu fark ettiğinde az önceki konuşmaları duyabiliyor olacağı geldi aklına.

two souls | beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin