19: beach

324 44 33
                                    

Ayrılık.

Çoğu kişi bir ilişkiden çıktığı zaman onu atlatmanın farklı yollarını bulurdu. Kimi bir ayda, kimi bir yılda, kimileri ise bir günde bile atlatabilirdi. Bu, ilişkinin bağlılığına ve kişinin öz iradesine göre değişebilirdi.

Yeonjun, Kim Beomgyu'dan ilk ayrıldığı zaman ayrılığı kabullenememişti kendi içinde. Ondan hoşlanmıştı fakat kazadan önceki son zamanlarda onu tanıyamaz hale gelmişti. Ondan soğuduğunu sanmıştı fakat kazadan sonra hafızasının gittiğini duyduğu zaman içinde acıma duygusuyla karışık bir korku duygusu ona yeniden çekilmesine sebep olmuştu. Her ne kadar kötü zamanlar geçirseler de birlikte geçirdikleri iyi anılar da olmuştu.

Kazadan sonra ona daha da çekilmişti, ama dediğim gibi, sanki başka birisinden hoşlanmış gibi hissetmişti. Çünkü Beomgyu, kazadan önce ve sonra olarak ikiye ayrılmıştı.

Ve o gece, onunla uyumadan önce ve uyuduktan sonra diye tekrar ikiye ayrılmıştı.

Günlüğünü okuduğunda ve barda ona söylenen sözlere rağmen içinde bir yerlerde o gece saçlarından öpen ve 'turuncu sana yakışırdı.' diyerek içten bir şekilde gülümseyen kişiyi aramıştı hep. Ya da buz pateninde yere düşmekten korkan, domates sevmeyen, hasta olduğunda ona yemek yapan, Hyuna dinleyerek çocuk gibi eğlenen o kişiye özlem duymuştu hep.
Sahilde öptüğü kişiyi aramıştı hep.

Belki bir umut döner diye düşünerek 1 ay boyunca Kim Beomgyu'yu uzaktan izlese de, hayır...orda yoktu.

Ve şimdi aklını karıştıran farklı bir şey daha vardı.

Choi Beomgyu.

"Daldın gittin yine. Nereye bakıyorsun?" Yeonjun kampüsün bahçesindeki banklardan birinde otururken yanında kulüpten çok yakın olmadığı ama artık tek arkadaşı olan Kai vardı.

"Hiç." dese de karşısında, biraz ilerde çimlere uzanıp kitap okuyan Choi Beomgyu'daydı gözü. Onda şüphelendiği çok şey vardı. Ama şüphelendiği şeyler kendisine o kadar ütopik geliyordu ki anında vazgeçiyordu bu düşüncelerden.

"Beomgyu'yla nasıl gidiyor?" dedi Kai merakla ona bakarken.

Yeonjun bakışlarını Choi Beomgyu'dan çekmezken konuştu. "Benim tipim değil." dedi birden.
"Kafamı çok karıştırıyor. Hareketleri ve tarzı birini andırıyor hatta bilmemesi gereken bir şeyi biliyor ki bu ondan en çok şüphelendiğim olay... Bir de tatlı. Ama sadece o kadar. Fazlası yok." dedi hızlıca konuşurken. Transa girmiş gibi konuşmuştu, ne dediğinin farkına sonradan varıyordu.

Kai şaşkınlıkla baktı ona. "Kim Beomgyu'dan bahsediyoruz değil mi?" dedi birden gülerek. Bakışları Yeonjun'a ve onun baktığı yere kaydı. Sonra sırıttı.

Yeonjun şaşkınlıkla ona döndü. "Ne?"

"Kim Beomgyu ile aranız nasıl diye sormuştum aslında ama senin aklın farklı bir Beomgyu'da sanırım, anlıyorum." güldü tekrar. "İsim fetişin var galiba."

Yeonjun göz devirdi. "Tipim değil dedim başta."

"Aynen hiç değilmiş."

İlerde çimlere oturan Beomgyu'ya baktılar ikisi de. O sırada Beomgyu'nun yanına birisi oturmuştu. Beomgyu kitabını bırakıp yüzündeki gülümsemeyle o çocukla sohbete dalarken, Yeonjun ilk defa gördüğü kişiyle kaşlarını çattı. Onun yanında genelde iki arkadaşı olurdu, o kişi diğer ikisinden farklı birisiydi. Kim olduğunu merak etmeden edemedi.

Neden merak etmişti ki?

Düşüncelerden sıyrılmak adına kafasını iki yana sallayıp Kai'ye baktı. "Ben sınıfa çıkıyorum dersim başlayacak birazdan."

two souls | beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin