Bölümün Sözü;
"Zaferle sonuçlanan savaşımın,
tek yenilgisi küçük kız olmuştu..."Gözlerimi açtığımda bir deponun içinde olduğumuzu farkettmiştim, ayak ve kol bileklerimin bir sedyeye bağlı olduğunu görünce bir an neye uğradığımı şaşırmıştım. Eğer buda bir testten ibaretse, bu sefer beni kimse tutamazdı. En kötüsü ise küçük kız, neredeydi? Üzerimde ki mavi uzun, hastane önlüğü nereye düştüğümü ve ne için burada olduğumu fazlasıyla açıklıyordu. Bir organ mafyasının eline düşmüştük... Etrafımda kaybetmekten korkacağım insanlar olmadığı için, hiç bir zaman tuzağa düşmemiştim. Bugün ise küçük kızı korumak isterken, büyük bir tuzağa düşmüştük.
"Kızın testleri çıktı, ameliyata başlıyabilirsiniz."diyen bir ses duyduğumda, naylon poşetlerin arasından şişman ve yarı kel bir adam yanıma gelmişti.
"Çöz beni!" diye emir verdiğimde, adam bana alay eden gözlerle bakıyordu.
"Bunu yapacağıma inanıyor musun?" diye sorduğunda pis pis sırıtıyordu, ağzının ortasına bir tane çakacağım. Sonra çenesi yamuk gezecek, evet bunu gerçekten yapacağım!
"İnanmıyorum yapacaksın." dediğimde adam hâlâ beni ciddiye almıyordu, beni sinirlendirmek için çabalıyorsa fazlasıyla başarıyordu. Bunun sonu, o şişman kel adama fazla pahalıya parlayacaktı.
"Önemli bir ameliyatım var, senin testlerin çıktıktan sonra görüşürüz." diyerek cerrahi eldivenleri eline geçiriyordu.
"Yanımdaki sarışın kız nerede?"
"Şu kızdan mı bahsediyorsun?" dediğinde yanımdaki sedyeyi göstermişti, kafamı o yöne doğrulttuğumda kaskatı kesilmiştim. Küçük kız, sedyede ağzındaki tüple baygın bir şekilde yatıyordu.
"Onun kılına zarar gelirse, seni yok ederim!" diye kükrediğimde sesim boş depoda yankılanmıştı. İçeriye giren takım elbiseli adamlar, tehditkar bakışlar atıyordu ama benim öldürücü bakışlarım, adamları fazlasıyla eziyordu.
"Ne oluyor burada?" diye soran esmer takım elbiseli adam, iğrenerek bana bakıyordu.
"Bana bakın, eğer bu da bir testin parçasıysa o Başkanı yaşatmam. Tüm dünya karşıma gelse, elimden alamaz!"diye bağırdığımda, adamlar deli görmüş gibi bakıyorlardı.
"Sustur şu kadını doktor!"diye komut verdiğinde, doktor sırıtarak bizi izliyordu.
"Patron, ölmeden önce kızının nasıl öldüğünü izlemeli. Daha eğlenceli olur..." diyerek sırıttığımda, hayattan soğumuştum. Küçük kızı, benim kızım sandıkları için, nasıl öldürdüklerini izlememi isteyecek kadar sadist bir kişiliğe sahiplerdi. Bu hayat kötü insanları da barındırdığı için, kendinden utanıyor olmalıydı...
"Bana bak adam, her kimsen seni doğduğuna pişman edeceğim!" diyerek bağırdığımda, adam beni umursamadan, küçük kızın ameliyaına başlamıştı. "DUYDUN MU SADİST HERİF!" diye kükrediğimde, elindeki neşter göbeğine doğru gitmişti. "ECELİN OLACAĞIM SENİN ADAM, ÖLMEK İÇİN YALVARACAKSIN. PARMAKLARINI KIRDIĞIM ZAMAN DA SENİNLE AYNI ZEVKİ ALACAĞIM!"diye kükrediğimde hızla bileğimdeki, cırtcıtlı bileklikliği sökmüştüm. Adamın şaşkın bakışlarla bana yönelince, küçük kız hâlâ sapa sağlam olduğu için şükür duaları ediyordum.
"Bayılt şunu neyi bekliyorsun?" diye bağıran takım elbiseli adam, doktorun beni bayıltmasını bekliyordu. Doktor bana sırıtarak bakınca, öldürücü bakışlarımı hiç ayırmamıştım. Takım elbiseli adamlar gelip kolumdan tuttuğunda, bayıltmak için kullandıkları tabanca sayesinde vücudum hâlâ uyuşukdu ve fazlasıyla hareketlerim kısıtlıydı. Adamlar zar zor beni zapt ettiğinde, sedyeye yatırmışlardı. Hala direndiğim için, doktorun koluma vurduğu iğneden bir haberdim. Vücudum yavaş yavaş gevşediğinde, kaslarım yokmuş gibi hafif hissediyordum. Tekrardan doğrulmaya çalışmıştığımda, kılımı bile kıpırdatamıyordum. Bana vurduğu ne iğnesiydi bilmiyorum ama, hareket etmeme tamamen engel olmuştu.