Kahvelerimiz bittikten sonra ayaklanmıştık. Ebrar'a döndüm ama benim bir şey söylememe fırsat vermeden kendisi cümleye girdi. "İstersen önce sana gidelim.Yanına yedek kıyafet falan almak istersin belki. Çünkü benimkiler hem tarzın hem de bedenin değil." diyerek güldü. Haklıydı. Çoğu kadına göre uzun boyluydum.177 boyundayım ve çok da zayıf olarak adlandırabileceğimiz bir fiziğim yoktu.Ama çocukluğumdan beri bir şekilde spor hayatımda olduğu için dolgun ama düzgün bir fiziğe sahip olduğumu düşünüyorum.
"Ben de tam onu soracaktım sana. Nasıl yapacağız? 2 gün boyunca evini işgal etmek istemem.Çok uğraşıyorsun zaten benim için." Ebrar saçmalama dermiş gibi gülümsedi.
"Sana bu teklifi ben sundum.Ayrıca arkadaşlarım işleri konusunda olduğu kadar ortalığı batırmak konusunda da iyilerdir. Bir iyilik yapıcakken bir hafta boyunca ev temizlemeni istemem." dedi ve göz kırptı. Sonrasında sözlerine devam etti. "Bizimkilerle konuştum. Onlar direkt bana geçiyor konuyu özetledim. Biz de senin eşyalarını alır geçeriz uyar mı sana?"
Kafamı sallayarak onayladım onu. Hala yetişebileceğine dair hiçbir inancım yoktu ancak denemekten zarar gelmez diye düşünerek kendimi onun hareketlerine bırakmıştım.Normalde kontrol edilmekten nefret eden ve buna asla müsade etmeyecek biriyim ama şu durumda birinin benim adıma bi şeyleri düşünmesi işleri kolaylaştırıyor.Arabasına doğru ilerlerken ikimiz de sessiz kaldık.
Arabaya bindiğimizde ne olacağını düşünüyordum.Hayatım boyunca hiçbir zaman ikinci bir planım olmamıştı. Ortaokuldan sonra hedeflediğim liseyi kazanıp okul birinciliğiyle mezun oldum. Liseden sonra da üniversite sınavında derece yapıp Koç Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümüne birincilikle girmiştim.B planım olmamasının sebebiyse hiçbir zaman işimi şansa bırakmamamdı.Her zaman çok çalışmıştım.Bazı insanlar şanslı doğarak çoğu şeyi kolayca elde eder.Benim gibi insanlar ise kendi çabalarıyla tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere gelir.Tam da şu anda şansa ihtiyacım var.Tırnaklarımın yetmediği noktada yanımdaki kızın verdiği umutla ayakta kalmaya çalışıyorum.
"Ne düşünüyorsun?" diye sorduğunda kafamdaki sesleri susturmuştum. "Hiç." diyerek geçiştirdim onu ama ikna olmadığı için konuyu değiştirmeliydim. "Hep bu kadar duyarlı biri misin?" sorumla şaşırarak kafasını bana çevirdi. Cümlelerime devam ettim "Tamam , senin de katkılarınla (!) tezim mahvoldu ama normal bir insan olsa üzüldüğünü belli eder hayatına devam ederdi. 1 saat önce tanıştığın birine bu kadar düşünceli yaklaşman garip geldi.O yüzden soruyorum yanlış anlama lütfen." Dedim.
Arabayı ani bir hamleyle sağa çekti.Yanlış bir şey söylediğimi düşünmüyorum birazdan fazla bir tepki verebilirdi.Kendimi buna hazırladım ve vücudumu ona döndürdüm.
"Birbirimizi doğru düzgün tanımıyoruz, haklısın. Ama kaderini kendin yazmanın ne demek çok iyi bilirim. Tepkilerinden benzer yollardan geçtiğimiz çok belli oluyor. Empati kurmam çok zor olmadı. Bu kadar çabaladığın bir şeyden vazgeçmene ikna olamadım. Bence bir insanın hayatını mahvedip ona yardımcı olmaya çalışmak düşünceli olmak değil insan olmak." Dedi.
Tamam , beklediğim kadar sert değildi. Ne cevap vereceğimi düşünürken bana gerek kalmadan o devam etti. "Daha önce kimsenin sana yardım etmesine izin vermedin dimi?"
Sorusu karşısında afallamıştım.Küçük yaşlarımdan beri kendi işlerimi kendim halletmeyi başarmıştım ama bunun 1 saatte anlaşılacak bir şey olduğunu zannetmiyorum. "O nerden çıktı şimdi?" dedim önüme dönerken. Bi şey demedi, sadece gülümsedi ve arabayı çalıştırdı.
Ortadaki saçma havayı bozmak için radyoya uzandım.Çalan şarkıyı (Middle Of The Night- Elley Duhé) çok sevdiğim için biraz sesini açtım.
Come, lay me down
-Gel uzat beni
Cause ı know this
-Çünkü biliyorum ki bu
Cause ı know this love
-Çünkü bu aşkı biliyorum
Şarkının nakaratı geldiğinde birbirimizden habersiz seslerimiz yükselerek şarkıya eşlik etmiştik.Beklemediğim için kahkaha atmaya başladım ve o da benimle birlikte güldü.Yaklaşık 2 saat önce hayatımı alt üst eden bir olay oldu ama şu an gülümsüyordum.Gerçi 2 saattir hayatımda olan şeyler bundan önceki günlerde biri tarafından söylense fena dalga geçerdim.
"Burası!" dedim radyonun sesini kısarken.
"Tamamdır ben seni bekliyorum." dedi.
"Yukarı gel lütfen burda beklersen stres olucam çünkü." Dedim.
Gerçekten de öyleydi.Birisi beni beklerken çok stres oluyorum.Yetişmek için çabalarken bir şeyleri unutuyorum. Apartmana doğru yürürken o da peşimden geliyordu. Yaşadığım apartman eski ama güzel bir apartmandı bana göre.Okulla birlikte yürüttüğüm işim sayesinde kendimi geçindirecek kadar kazanıyorum.18 yaşına girdiğim günden beri ufak tefek işlerde çalıştığım için ailemden maddi destek almıyorum.Türkiyede bunu yapabilmek çok zor ama burslarım ve yürüttüğüm işler sayesinde bir şekilde altından kalkabiliyorum.
"Sana biraz antreman yaptırmak zorunda kalıcam." dedim gülümseyerek.Eski bir apartmanda oturmanın en kötü tarafı asansör olmamasıydı. 3.katta oturduğum için bunun Ebrar için sorun olmayacağını düşündüm.Maçlardan ve magazin haberlerinden gördüğüm kadarıyla oldukça neşeli ve enerjik biriydi.Trajik tanışmamız sebebiyle ikimizin de birbirimize gerçek kimliklerimizi gösterebildiğimizi pek düşünmüyorum. 3 katı da çıktıktan sonra "Ben de gerçekten antreman yapacağımı zannetmiştim." dedi sırıtırken.
"Tamamdır o zaman, sen keyfine bak ben de hazırlanayım.Bir şeyler içmek ister misin?" diye sordum. "Bir an önce çıkalım ben bekliyorum." dedi ben odama doğru giderken.Eşyalarımı toparlayıp salona doğru yürürken gelen kahkaha sesiyle kafamı kaldırdım.
Ebrar "Bu gerçekten sen misin?" diye sordu.Kahkahalarını bastırmakta güçlük çekiyordu.Çünkü elinde 12 yaşımdayken çekildiğim diş telli ve çok çirkin olduğum fotoğrafım vardı.
"Ver onu çabuk!" çığlıklarımla salona koştum. Tamam kısa boylu biri asla değilim ama karşımda bir deve duruyordu.Kahkahalarını tamamen serbest bırakarak kolunu yukarı kaldırdı.Bi yandan beni tutmaya çalışırken telefonunu çıkarttığını gördüm. Eyvah! Fotoğrafını çekecekti.Yapacak başka bir şey bulamadığım için koltuğa çıktım ve havadaki eline yetişebilecek boy uzunluğuna gelmiştim.Elini tuttuğumda beni aşağı indirebilmek için sağa sola savuşturdu. "Ya Ebrar verir misin? Ne kadar ayıp ilk kez geldiği bir evde böyle yapar mı çok terbi...."
Konuşmaya devam edecekken yere düşmemle sustum.Ebrar beni savurmaya çalışırken Ebrarın üstüne düşmüştüm.Refleks olarak ellerini belime yerleştirdiğinde Ebrar'ın üstünde yerde yatıyordum.Kafamı kaldırıp gözlerine baktığımda onun gözleri doğrudan dudaklarımdaydı.Nefeslerimiz birbirimizin yüzüne çarparken konuyu dağıtmam gerekiyordu.
"Beğendin mi yaptığını ya?" diye söylenmeye başlayacakken Ebrar'ın cümlesiyle susmak zorunda kaldım.
"Evet?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rosa // Ebrar Karakurt
FanfictionTüm dünyanın tanıdığı voleybolcu Ebrar Karakurt ve üniversite öğrencisi Ala... Tesadüfen tanışan bu iki genç kadının hayatlarının bundan önceki dönemi birbirlerinden çok farklı geçti.Ancak bu tanışma ile yolları kesişti.Bakalım hikayenin geri kalanı...