-8-

332 28 2
                                    

(Medyada Beliz var adını duyunca bile gıcık olduk dimi)

Sabah uyandığımda götürmem gereken şeyleri 45678. kez kontrol etmiş, kahveyi demlemiş heyecanımı bastırmaya çalışıyordum.Sunumdan sonra kabulümün garanti olduğunu bilmem içimdeki heyecanı bastırmaya yetmiyordu.Arkamdan gelen sesle olduğum yerde sıçradım.

"Günaydın, büyük gün geldi he?"

Ebrar yeni uyandığı için şişmiş yüzü özellikle de dudaklarıyla karşımdaydı.Gergin olduğumu anlamaması için gülümsemeye çalıştım ama gerginliğimi gizleyemedim.

"Ne bu gerginlik? Her şey tamam, sen zaten 9 yaşından beri hazırsın.Güzel bir kahvaltı yapalım ve kabulünü almaya gidelim.Nerede o kafasına koyduğu her şeyi yapan özgüvenli kız?" dediğinde kurduğu üç-dört cümleyle bile beni nasıl bu kadar etkilediğini düşünüyordum.

"Ebrar. Sonuna gelmişim gibi hissediyorum.Birkaç saat sonra uğruna tüm hayatım boyunca mücadele ettiğim şey ellerimin arasında olucak.Çok heyecanlıyım." derken cümlemin sonunda bağırmıştım.Ve ona doğru koşarak kollarımı boynuna sardım. İlk başta bana bir tepki vermedi.Yeni uyanmanın mahmurluğuyla

"Ne o sarılma nereden çıktı ya?" Dedi gülümseyerek ve ellerini ait olan yere koydu.Belimdeki ellerini tutup kendimi uzaklaştırdım.

"İstersen sarılmayayım, bu mutluluğu başka birileriyle paylaşabilirim." Dedim tek kaşımı kaldırıp.İki kaşımın ortasına bi fiske vurup bana sıkıca sarıldı.

"Buna izin vermeyeceğimi sen de çok iyi biliyorsun dimi?" derken ensesinde kenetlediğim ellerim, göğsündeki başımla olmak istediğim yerde huzurla gülümsüyordum.Kollarının arasında olmak sanki her şeyi yapabilirmişim gibi bir güç veriyordu.

"Çok acıktım ben hadi bir şeyler yiyelim, ama bu sabah kahvaltı benden itiraz kabul etmiyorum." diyerek mutfağa koştum. Önümüzdeki hafta antremanları başlayacaktı. Birlikte olduğumuz iki gün boyunca çok sağlıksız beslenmişti ve kendini toparlaması gerekiyordu.Ben niye bunları düşünüyordum peki.Tamamen vicdanım yüzünden(!). Benim yüzümden kötü performans sergilemesini istemezdim.

Ben mutfakta ikimize de bowl hazırlarken o kafasını duvara yaslamış beni izliyordu.Yaptığım işe o kadar odaklanmıştım ki buzdolabına dönene kadar beni izlediğini fark etmemiştim.Bugün kalp atışımı stabilize etmek zaten yeterince zor olduğu için Ebrar'ı kışkırtacak bir şey söylememeye karar verdim.Kahvaltımızı yaparken panikle çığlık attım.

"EBRAR!" Tepkim onu da korkutmuştu.

"Ala umarım çok önemli bir şeydir çünkü geçici olduğunu umduğum bir işitme kaybı yaşıyorum."

"Ebrar yok.Bugün giyecek bir şeyim yok.Benim planlarım dün gece eve dönerim diyeydi.O yüzden hiçbir şey almadım.Ne yapacağım?Crop taytla gidemem.Sorumsuz biri gibi gözükürsem ne olucak?Beni kabul etmeyecekler işte ne yapıcam şimdi ben ya salak kafalının tek——"

"Ala sakin ol nolursun.Odama git, dolabın kapağını aç bak orada bir kılıf var içinde ne varmış." Dedi ve kahvesini içmeye devam etti.Bu sakinliği sinir bozucuydu.Ben koşarak odasına giderken o bu halime gülüyordu.Kılıfı açtığımda geçen yıl bugün giymek için aldığım etiketi üzerinde olan elbiseyi ve altında yine bugün için aldığım ayakkabıları buldum. Bu dışarıdan belki takıntı gibi gözüküyordur ama tüm hayatınızı bağladığınız bir şey için böyle uğraşırsınız.

 Bu dışarıdan belki takıntı gibi gözüküyordur ama tüm hayatınızı bağladığınız bir şey için böyle uğraşırsınız

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Rosa // Ebrar KarakurtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin