13. Bölüm-Veda Vakti

4.3K 231 66
                                    

Keyifli Okumalarrrr❤️
Oy verip yorum yapmayı unutmayın çünkü yıldıza basmayanlar kahraman olamazzz

Olaylar yaşanalı tam bir hafta olmuştu. Binbaşıyla neredeyse hiç konuşmuyorduk. Gerek olmadıkça selam dahi vermiyordum. O da beni pek umursuyor gibi görünmüyordu. Sanırım sevgilisiyle oldukça mutluydu. Allah belasını ve de mutluluğunu daim etsin.

Aminnnn.

Derin bir nefes alarak önümdeki raporlara odaklanmaya çalıştım tam odaklandım derken kapı çalmıştı.

"Karan Binbaşım sizi bekliyor komutanım." Kafamla onu onayladım. Çıktığımda kafamı geriye yaslayıp gözlerim kapattım.

"Sende bir gün seversen, Allah'ından bulasın!" Sitemle karışık konuşmuştum. Ayağa kalkıp yürümeye başladım. Aşağı indiğimde bizimkilerin banklara yerleştiğini gördüm. Maşallah herkes aşağıdaydı. Gözlerim binbaşını buldu ona doğru yürüdüm ardından selam verdim. Tim bize dönmüştü. Aramızda yaşananları yalnızca Anıl biliyordu, bir tek ona anlatmıştım.

"Beni emretmişsiniz komutanım." Yüzüne bakmamıştım. Alayla konuştu.

"Kızgın mısın bana?" Dişlerimi sıkmaya başlamıştım çoktan. Biri artık bu iğrenç adama bir şey söylemeliydi.

"Hayır komutanım." Yalandı hem kızgın hem kırgındım... Bakışlarımı yüzüne çevirdim.

Duygusuzca baktı bu defa gözleri. Sevmemiştim bu bakışları. Ağlayarak kaçmak istiyordum küçük çocuklar gibi.

"Ne bekliyordun?"

"Hiçbir şey beklemiyordu-." Cümlemi tamamlama izin vermedi.

"İki güzel söz, bir güzel bakış, iki sarılış. Başka! Başka ne oldu! Ne bekliyordun seni seveceğimi falan mı?" Güldü alayla. İnanmak istemedim. Bu sözleri edecek kadar iğrenç değildi o. "SENİ ANAN BABAN SEVMEMİŞ KIZIM! EL OĞLU NİYE SEVSİN!" Daha fazla konuşmasına izin vermedim. Hızla kaldırdım elimi sertçe çarptım suratına. Sağ tarafa çevrildi yüzü. Elim sızlıyordu. Kafasını bana çevirdi. Yaşlar birikmişti gözlerime. Bir damla yaş düştü yanağıma. Bu daha neydi ki içimi görseydi bir de. Sanki onun içi acıyormuş gibi baktı gözlerime. İnanmayacaktım artık! Yüzüne doğru sessizce fısıldadım.

"Ne güven ne başka bir şey kalmadı içimde sana karşı. Nefretimi bile hak etmiyorsun sen! İğrenç herif! Bundan sonra ne ölün ölüme ne ne ölüm ölüne." Arkamı döndüm hızla, tüm askerler bizi izliyorlardı.

"Dağılın!" Sesim gür çıkmıştı. Gözlerim dolu doluydu hâlâ elimin tersiyle gözümü sildim. Tim nefret dolu bakışlar atıyordu ona. Belki de ilk defa böyle görüyorlardı beni. Hareket odasında onunla gördüğüm kadında buradaydı. Gülerek izliyordu tüm bu olanları...

Nereden öğrenmişti tüm bunları? Dosyam gizliydi, yalnızca üst rütbeliler bilgilerime ulaşabilirdi. Tabi bunda Tuğgeneral Nazım ÇELİK'in kızı olmamın da katkısı vardı. Arkamı dönmedim tekrar girdim binaya. Odamın kapısını sertçe açtım. Arkamdan timde geliyordu. Güven'e kapıyı kapatması için bir hareket yaptım.

"İki gün önce, sınır dışı görevi geldi."

"Güzel ne zaman gidiyoruz?"

"Siz gelmiyorsunuz Çağlar, sadece ben gidiyorum."

"O ne demek ya!" Anıl hızla atıldı lafa.

"Şaçmalama istersen." Koray'da Anıl'a arka çıkmıştı.

"Susun da biraz dinleyin!" Sessizce dinlemeye başladılar.

"Dediğim gibi sınır dışı görevi. Gizli bir kimlikle orada olacağımdan dolayı hiçbir şekilde sizinle iletişim kuramayacağım. Ve hayır sizde gelemezsiniz, çünkü çoktan yardımcı bir tim kuruldu." Oh be rahatlamıştım vallahi. Çaresizce baktılar bana. Hemen kaçırdım dolan gözlerimi. Kollarımı açtım Çağlar hemen atladı, diğerleri de etrafımızı sardı. Üç tane iri yarı adam ortada da iki tane hanımefendi. Hayat hiç adil değildi!

"Nefes alamıyorum ulan!" Gülerek geriye çekildiler.

"Hemen gidecek misin?"

"Çok bile kaldım." Diyerek cevapladım Anıl'ın sorusunu. Kapı tıklatıldı. "Gel!" Gür bir sesle komut verdim.

"Komutanım albayım sizi çağırıyor."

"Geliyorum aslanım." Kapıyı kapatıp dışarı çıkan albay postasından sonra bizimkilere döndüm. "Ee ayrılık vakti, ben gelene kadar yerime gelecek komutanla iyi anlaşın."

"Emredersiniz komutanım." Dediler hep birlikte. Kapıya ilerledim ve kendimi dışarı attım. Koridorda çok kişi yoktu. Bir kaç astsubay kendi arasında sohbet ediyordu. Beni fark ettiklerinde selam verdiler. Bende selam verip yoluma devam ettim. Albayın odasının kapısını çalıp tekmil verdim. Geç bile kalmıştım.

"Komutanım ben kararımı verdim." Hüzünlü gözlerle baktı bir kaç saniye aynı bakışlar Güven'de de vardı.

"Gidiyor musun?"

"Evet komutanım."

"Güzel, görev yerin Şırnak'ta. Orada seni karşılarlar zaten, Komando Timi özel bir tim, en iyi eğitimlerden geçmiş bordo bereliler var. Sakın bu timi harcama!" Sonlara doğru sesi yüksek çıkmıştı.

"Emredersiniz komutanım." Selam verip odadan çıktım. Veda vakti gelmişti görevin ne kadar süreceğini bilmiyordum.

BİNBAŞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin