APTAL

1.4K 63 16
                                    

Otele varmak üzereyken Ruslanın çalan telefonu rotamızı değiştirmişti. Çatık kaşları, öfkeli bakışları yerli yerini almışken, biraz önce şarkılar söyleyip kahkahalar atan adamın zihnimde yarattığım bir hayal ürünü olmasından korkmuştum. Telefondaki her kimse sadece dinleyip hiçbir şey söylemeden yüzüne kapatmıştı. Olan biteni anlatması için bir süre sessizce beklesemde ağzı bıçak açmayan adama daha fazla dayanamayıp sordum. "Kimdi o?" Gözünü yoldan ayırmayıp, sorduğum soruyu duymamızlıktan gelmeyi tercih etti. "Ruslan sana soruyorum!" Ses tonumu arttırıp beni ciddiye almasına sağlamaya çalışıyordum.

"Kimse, sevgilim. Bir şey yok."  Vitesin üzerindeki elini bacağımın üzerine koyup, yine gözünü yoldan ayırmamış, benimle göz teması kurmamıştı. "Ruslan eğer yeniden birlikte olacaksak birbirimizden bir şey saklamamız gerekiyor." Derin bir nefes verdi konuşmaya başlamadan önce. "Azerbaycana giden içi ağır makinalı tüfekle dolu iki tırıma sınırda el konmuş. Babanla olan ilişkimiz yıllardır malum, bu yüzden Avrupaya bütün teslimatlarımı Azerbaycan'dan yapıyorum ama bu orospu çocuğu nasıl yaptı bilmiyorum senelerdir iş yaptığım adamları bir şekilde kendi tarafına çekmiş sevgilim. Yeterince açık oldu mu?" Küçük bir çocuğa anlatır gibi tane tane ama alayla anlatmış olması beni sinirlendirmiş olsa da üstüne gitmemiştim. "Ermenistan'dan teslimat yapamaz mısın peki?" Kurduğum cümle beni anında pişman etmişti. Silah ticareti yapan sevgilime, yardım ve yataklık yapıyordum.
"Azerbaycan zaten mümkün değil Türkiye'yle de bağlantı kurmayı kabul etmiyorlar." Cümlesini kurduktan sonra bir kaşı hava da bakışlarını bana çevirdi. Bir an o da benimle konuştuğunu unutmuştu. "Neyse şu işimizi bir halledelim ben orayı da halledicem." Dediğinde tıpkı onun gibi benim de bir kaşım havaya kalktı. "Hangi işimizi?" Yavaşça frene basıp arabayı durdurdu. "Geldik zaten." Bir hışımla arabadan inip dışarıda beni bekledi. Nereye geldiğimizi anlamamıştım.

Kremlin meydanında, tarihi mimari, bir binanın önündeydik. Arabadan yavaşça inip, Ruslanın bana uzattığı elini tuttum. Girişe doğru merdivenlere çıkarken içeriden çıkan İvan karşılaşmıştı bizi. "Hoşgeldiniz abi." Hemen yanımızda bizimle birlikte içeriye doğru yürüyordu. "İstediğin her şey hazır abi." Ruslan memnun bir yüz ifadesiyle başını salladı.

Binanın en üst katına, terasa çıkmıştık. Teras bütün Kremlin meydanını ayaklarımızın altına sermiş gibiydi. Kremli'nin kırmızı tuğla duvarları, sabah güneşinin altında parlıyordu ve Lenin'in heykeli gururla gökyüzüne yükseliyordu. Nehrin kıvrımları, şehrin kalbine akan bir hayat damarı gibi görünüyordu. St. Basil Katedrali'nin renkli kubbeleri, yemyeşil parkların arasından öne çıkıyordu, sanki masalsı bir dünyanın kapısını aralıyordu bize. "El ele hiç Kremlin'de gezememiştik." Dedi ve dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı.

Yüzüm ellerinin arasında, gözleri gözlerimdeydi. "Bütün Rusya şahidimdir ki seni çok seviyorum Hazan." Burnumun üzerine küçük bir öpücük daha bıraktı. "Ve sana yemin ediyorum ki ölene kadar bir tek seni seveceğim." Bir dizinin üzerine eğildiğinde anlayabilmiştim olanları. Peşimizde bizi öldürmek isteyen bir psikopat yokmuş gibi, biraz önce açık açık tehdit edilmemiş gibi, bu kadar olan bitenin üzerine Ruslan Ahmalov bana evlilik teklif etmek üzereydi. Elini ceketinin iç cebine soktu, 2 yıl önce intahar etmeme sebep olan. Cebinden çıkardığı yüzüğü uzattı. "Sevgili Hazan Kalaza. Şimdi şu anda benimle evlenir misin?"

Birbirimiz yüzünden defalarca ölümden döndük, kimsenin yapamayacağı kötülükleri yaptık birbirimize bütün bu olanlara rağmen mümkün müydü bizim için mutluluk?

"Ruslan. . ." Karşımda dizlerinin üzerinde bekleyen adam, dudaklarımdan çıkacak kelimeleri bekliyordu sabırsızca. "Ruslan biz seninle sadece sevişirken kavga etmiyoruz. Evet birbirimizi seviyoruz ama fikirlerimiz, hayata karşı bakış açılarımız bambaşka." Bir hışımla ayağa kalkıp elindeki yüzüğü tekrar cebine soktu. "Al işte cümlemin sonunu bile beklemiyorsun." Anında tüm ruh hali değişen adam bütün saldırganlığıyla karşımda dikiliyordu. "Anladım ben anlayacağımı." Sırtını dönüp gitmek üzereydi. "Ne anladın acaba aptal?" Öfkeyle tekrar yüzünü bana döndüğünde Türkçe kurduğum cümleyi anlamış olmasına şaşırmıştım. "Aptal mı? Düzgün konuş benimle Hazan!" Aptal kelimesini nasıl ve kimden öğrenmiş olabilirdi? "Sen nereden öğrendin aptal kelimesini?" Sert hareketlerle sakallarını okşamaya başladı. "Yeryüzünde bana senden başka aptal diyebilecek biri yok Hazan! Nereden öğrenmiş olabilirim? Daha önce senden olabilir mi acaba?" Olabilirdi, daha önce bir kaç kez daha söylemiş olabilirdim. "Neden sürekli kavga ediyoruz anla işte." Ona aptal dediğim için bütün kavgalarımızın sebeplerini benim üzerime yıkmaya çalışsa da ona asla haklı çıkarmayacaktım. "Tabii canım kavgalarımızın tüm sebebi benim. Senin beni kaçırman, aylarca bir odada hapsetmen, beni sürekli kısıtlaman asla değil." Bir kaç adım üzerime yürüyüp, yüzüme düşen saçları kulağımın arkasına ittirdi. Öfkesini yapmacık bir kibarlıkla bastırıyordu. "Tabii canım senin hiçbir suçun yok." Saçımdaki elini, elimin tersiyle ittirdim. "Beni kıskandırmak için girdiğin türlü oyunların, çıkarttığın savaşların ne ilgilisi olabilir ilişkimizle." Göğsüne yumruk attığımda bu kadarını beklemiyordu. Yüzünde yine ne oldu bakışları mevcuttu. "Senin beni kıskandırmak için hayatına aldığın kadınları konuşalım istersen biraz da! Neydi adı Dünya mıydı!" Sahi ben bunun hesabını sormayı neden bu kadar geçe bırakmıştım. Avuç içiyle yüzünü sıvazladı. Mırıldanarak sabır çekiyordu. "O konu başka!" Ben herhangi bir farklılık göremiyordum. "Neymiş başka olan pardon?" Cebinden sigara çıkarıp bir tane yaktı. Eskiden bu kadar sık sigara içmezdi. İki yılda başka ne huyları değişti diye düşünmeden edemedim. " Medya için göstermelik bir şeydi Hazan bunu sen de gayet iyi biliyorsun şimdi bunu benim için bir koz olarak kullanma!" Tıpkı onun yaptığı gibi yapıp, yanına sokuldum. Parmaklarımı belli belirsiz hareketlerle sakallarının arasında gezdirdim. "Haklısın aslında. Benim de kendime medya için göstermelik bir sevgili yapmam lazım, malum artık benimde düşmanlarım çok." Sakallarının arasında duran elimi sıkıca kavradı. Terasın korkuluklarına belimi yasladığında saçlarım Kremlin manzarasına doğru salınmış, uçuşuyordu. Kendi bedenini de üzerime doğru eğdiğinde öldürücü nefesi bütün cüretkarlığıyla kulağıma ve boynuma nüfus ediyordu. "Beni çileden çıkartmak için mi uğraşıyorsun!" Gözlerimi gözlerinden kaçırmadan, bilhassa tam içine bakarak cevap verdim. "Hayır sevgilim. Seni korumaya çalışıyorum." Ellerinin arasındaki kolumu sertçe kendine çekerek korkulukların üzerindeki bedenimi kaldırıp, bir elini sertçe belimin üzerine yerleştirdi. Rüzgar bile geçemeyecek kadar kapatmıştı aramızdaki tüm mesafeleri. Fısıldadı. "Yapma!", tıpkı onun gibi fısıldamıştım. "Rahatsız mı oldun? Hoşuna gitmedi mi? Nasıl hissedersin kendini aynısı ben yapsaydım? Benim göstermelik sevgilim senin karşına çıkıp benden uzak durmanı söyleseydi?" Ellerini bedenimden çekip uzaklaştı. Fısıldayan sesi şimdi neredeyse kulak zarımı delecekti. "Kapa çeneni Hazan!" Haklı çıkabilecek bir cümlesi olmadığı için susmamı istiyordu. "Bana emir verme!", "Sen de aptal gibi konuşma!" Aptalı Türkçe söylemişti. "Bana aptal deme!" Tüm kavga başa döndüğünde ağız dolusu kahkaha atmaya başlamıştım. Ruslan delirdiğimi düşünüyor gibi şaşkın bakışlarıyla beni izliyordu.

Dünyanın en toksik çifti ödülü veriliyor olsaydı, Ruslanla bu ödülü kimseyle kaptırmazdık. Kavga etmek bizim normalimizdi. Hatta kavgamız biterse aşkımız da bitebilirdi. En azından ben artık böyle düşünmeye başlamıştım. "Evet!" Dedim. En başa döndüğümüzde, zaten vereceğim cevap buydu. Tek kaşı havaya kalktı, ne demek istediğimi anlamamıştı.

"Evet! Ruslan Ahmalov şimdi şu an seninle burada evlenirim."  Kahkaha atma sırası bu kez ondaydı. Cebinden yüzüğü çıkarıp parmağıma taktı. "Aptal sevgilim benim" dedi Munzur bir surat ifadesiyle. "Aptal kocam" diye cevap verdiğimde dudağının kenarı kıvrıldı. Çaktırmamaya çalışsa da hoşuna gitmişti. Dudakları yeniden dudaklarımı bulduğunda, beni delicesine öpen adamın ona duyduğum iflah olmaz aşkla başı beladaydı.

🩰

Herkese iyi bayramlar.

Umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Lütfen fikirlerinizi yorumlarda benimle paylaşın.

Sevgililerimle. . .

BALERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin