Elime tutuşturduğu şeyin adına her ne kadar kahve dese de bu bildiğin ziftti.
"İç hadi"
"Hayırrr Ruslan bu çokk kötü"
Ada tezgahın üzerine oturmuş, aşağıya sarkan bacaklarımı sallarken küçük bir kız çocuğu gibi dudak büzüyordum.
"Hazan sana bin kere söyledim içme diye, sözümü dinlemedin. Şimdi mızmızlanmadan içeceksin bu kahveyi"
"İçmek is te mi yo rum"
Taklidimi yaptığında gözüme sevimli görünmesi tamamen sarhoşluğumdandı.
"İs teğğğ miiiğğğ yooooğğğ vvvvuuum"
Eliyle kahveyi zorla ağzıma dayadığında, kafamı sağa sola çevirip dudaklarımı kaçırıyordum.
"Hayır sarhoş değilim ben bak bak inanmıyorsan attitude yapayım."
Ada tezgahın üzerinde ayağa kalkmıştım.
Attitude balenin zor dönüş tekniklerinden biridir. Tek bacak havada geriye bükük, yerdeki ayağımızla parmak ucunda döndüğümüz bir harekettir.
Tek bacağımı havaya kaldırdığım an zaten çift gördüğüm dünyada kuramadığım dengemi alt üst etmişti.
Tezgahtan aşağıya düşmek üzereyken, bir elinde sıcak kahve olan Ruslan, diğer eliyle beni havada yakalamıştı.
Elindeki kahve ikimizin arasından aşağıya doğru sızdığında, çoğu onun üzerine, birazıda benim üzerime dökülmüştü.
Bir çırpıda üzerimdeki elbiseyi çıkarmıştı. Artık neredeyse alıştığı çıplaklığım umrunda bile değildi şu an.
Bacaklarımın önünde, dizlerinin üzerine çökmüştü.
"Yooooksa bana evlenme miiiğ teklif eeedeceksin Ruslan"
"Üzgünüm canım, evliliğe karşıyım"
"Asıl ben evlenmem kiğğ seninle caniiinin tekiiğsin"
Kahvenin döküldüğü yere, üflemeye başlamıştı.
İki saniyede bir karnıma değen nefesi beni huylandırıyordu.
Kahkahalarımı durduramıyordum.
"Yapma Ruslan gıdıklanıyoruuum"
"Sen sarhoşken ne kadar cilveli bir şey oluyormuşsun böyle, bilseydim daha önce içirirdim sana"
"Bu gün partideki kadınnn seni arzuluyormuşşş biliyor musun"
"Bana ne kadarrr şanslısın dedi"
Kahkaha atmıştım.
"Şansssslı dedi bana Ruslan"
"Bilmiyorrr tabi beni zorla kaçırdığınıı şanslı diyor"
"Benim seniiin sevgilin olabilme ihhtimalimi küçümseeedii"
"Ruslan Ahmalov kim kiiii tipiiim bile değil"
"Kimmiş senin tipin!"
Ruslanın sinirli sesini sarhoşken bile anlayabilmiştim. O kadar cümle kurmuştum o yine duymak istediğini cımbızla çekmişti.
"Haniiii geçen gün buraya gelen adamlar var yaaa hani şuuu"
"Kes! Hazan Kes! Getirme cümlenin devamını bilmek istemiyorum.
Bunu bilirsem dayanamam o masadan öldüreceğim bir adam Rusya'da iç savaş başlatmam demek. O yüzden o küçük çeneni kapat"
"Neee o kıskandın mııııığ yoksa"
Üzerine kahve dökülmesinden 15 dakika sonra çıkarmayı akıl ettiği gömleğinin düğmelerini açarken aynı anda konuşuyordu.
"Ne duymak istiyorsun"
"Seeeen Ruslannnn sen bana zil zurnaaa aşıksın"
"Hadi itiraf etttt, etsenee"
Ben hala çırılçıplak dolanırken mutfağın içinde, şimdide onun üzerinde gömleği yoktu.
Kaslı vücudunu olduğu gibi gözlerimin önündeydi.
Karşıma geçti, gözlerime baktı beni sevdiğini söyleyecek gibiydi.
"Sen zil zurna sarhoşsun Hazan"
**
Sırtım hissettiği yumuşaklıkla uykuya dalmadan önce, kulaklarım yarın hatırlamayacağı fısıltılar duymuştu.
"Haddimi aşacak kadar, sonsuz, soluksuz, nefesini bile kesebilecek kadar."
-İçimden geldiği için size çıtır bir bölüm yayınladım, umarım beğenmişsinizdir.
-Gittikçe kalabalıklaşıyoruz ve bunun bu kadar hızlı yaşanacağını hiç düşünmemiştim.
-Yorumlarınızın hepsini okuyorum. İyi ya da kötü bütün eleştirileriniz için çok teşekkür ederim.
-Mesajların hepsine yetişemiyorum, ama hepinizi seviyorum.🤍
-Yarın bomba gibi bir bölümde görüşmek üzere.
