BALAYI

12.7K 413 52
                                    

Bir günü bir gününü tutmuyor demek bile tutarlı kalırdı Ruslan için.
Ne demek istediğini anlamamış, ama üstelememiştim. Karşımda dün akşam ölümden bahseden o cani değilde, mümkünmüş gibi kendini affettirmeye çalışan bir adam vardı.

"Anna'yı hastaneye gönderdim daha hızlı iyileşmesi için"
"Bana istedikelerini zorla yaptırabilmek için tekrar canını yakabilesin diye mi?"
"İnan bana Hazan, dün gece Marianın sana söylediklerine tahammül edemediğim için benimle uyuyacağını söyledim."
Sesi daha önce hiç duymadığım kadar naifti, bu hali ona üç beden büyük gelmiş emanet bir ceket gibiydi.
"Beni kaçırıp, burada iki aydır zorla tutan adama mı inanmamı istiyorsun"
"Burada benimle kendi isteğinle kal istiyorum."
"Bana bunca yaptığın şeyden sonra mı"
Duymak istemediği bir şeyi duymamış gibi yapmıyordu da direkt duymuyordu sanki
"Aç mısın"
"Açım"
"Ne yemek istersin"
"Sıcacık bir boyoz"
Durdu, düşündü ne olduğunu bilmiyordu ve kesinlikle böyle bir cevap beklemiyordu.
"Yiyelim o zaman"
Ve ben de kesinlikle böyle bir cevap beklemiyordum
Burada beklememi söyleyip gittiğinde on beş dakika sonra geri gelmişti.
"Hadi gidiyoruz"
"Nereye"
"İzmir'e boyoz yemeye"
Kaç yüzün var senin Ruslan Ahmalov şuan beni boyoz yemek istediğim için İzmire götürecek olan adam mı sensin, iki ay penceresiz bir odada hapseden mi?

**

Dışarıda uçuşa hazır uçağı görene kadar ciddi olduğunu düşünmemiştim.
Ülkeme, yurduma gidecek olmamı düşündükçe midemde kelebek vadisi yıkılıyordu sanki.
Koltuklara oturup, kemerleri bağladığımızda sormaya biraz geç kaldığım soruyu sordum
"Ruslan biz şuan hangi Ülkedeyiz"
Sorduğum sorunun muhattabı karşımda attığı kahkahayı bitirebilirse belliki cevap verecekti.
"Sahi sen bunu bana neden hiç sormadın"
Onu ilk defa gülerken görmek hoşuma gittiğinde bunun beni ülkeme götürmesinin verdiği mutluluktan kaynaklandığını bildiğim için önemsemedim.
"İspanyanın Lanzarote adasındaydık"
"Peki bir soru daha, sen boyozu nereden biliyorsun"
"Bilmiyorum. İlk defa yiyeceğim"
Bu adam gerçekten algılarımla oynuyordu benim.
Uçaktan bir gökdelenin çatısına indiğimizde, asansöre binip aynı gökdelenin içinde bir daireye girdik, Olduğu gibi bütün İzmiri görüyordu. Manzaranın tam karşısına kurulmuş masada, boyozdan, mıhlamasına tam bir Türk kahvaltısı hazırlanmıştı.
"Burası kimin?"
"Artık benim, canın boyoz istediğinde geliriz"
"Balayına çıkmış çift değiliz biz Ruslan!"
"Hazan İnan ben evliliğe karşıyım"
Kahvaltıya başladığımızda ben nefes almadan yiyorken, o çatal bıçakla ufacık lokmalar haline getirdiği çiböreği yiyordu.
"Nasıl beğendin mi"
"Bir çoğunu daha önce yemiştim"
"Nasıl yani sen geldin mi daha önce Türkiye'ye"
"Geldim bir çok kez, seni de bir kaç kez İstanbulda izleme şerefine nail oldum"
"Neden İstanbul'da değilde Bolşoy da peki"
Neyi kastettiğimi anlamıştı
"Her horoz kendi çöplüğünde öter Hazan"
"Ama beni İspanyaya kaçırdın Ruslan? Tam olarak hangi çöplükten bahsediyoruz şuan"
"Yemeğini ye Hazan!"
Duymak istemediği bir şey söylemiştim anlaşılan
Kahvaltıyı bitirdiğimizde karşılıklı Türk kahvesi içiyorduk
"Beğendin mi"
"Eh işte ama neden bu kadar az"
"Espresso gibi düşün şatlık işte, biliyor musun Türkiye de karşılıklı kahve içen iki insanın birbirlerinde kırk yıl hatrı olur. Böyle bir deyimimiz var."
"Sırf kahve içtiler diye mi"
"Evet"
"Saçma"
"Bir tane de ata sözü var"
"Neymiş o"
"Ayıdan post, Rus'tan dost olmaz diye"
"Kalk Hazan hadi dönelim, ülkene gelince senin bir çenen düştü"
"Bir tane daha var"
Kahkaha atmaktan söyleyemiyordum
"Sen istiyorr dujjjjj verrecek yüz dolarr"
"Kabul 100 milyon dolar keş vereyim, bensiz elini bile yıkama"
Cevap vermeye tenezzül etmeden, omuz silkip masadan kalktım.

***

Labirente döndüğümüzde tam kapıdan girecekken elimi tutup beni durdurdu.

"Ruslan bak birlikte iyi bir gün geçirdik diye, bana yaptıklarını unuttuğumu düşünme."
"Neden dönmeye diretmedin ya da kalmak için olay çıkarmadın"
"Çünkü bir söz verdim"
"Kime!"
Seni ilgilendirmez
"Hazan!"
Modu anında değişebiliyordu
"Annaya! Bu evden onu da alıp götüreceğimin sözünü verdim ve ben ne pahasına olursa olsun verdiğim sözü tutarım"
"Hıı tutarsın, iki salak yaptığınız en iyi plan yine kunduz gibi arka bahçeyi kazmak olur sizin"
"Sensin salak" dediğimde karnına sert bir yumruk geçirmiştim.
Boğazından çıkan "ah" sesini duymamla içeriye doğru koşarak kaçmam bir olmuştu, bir de sanırım elim burkulmuştu

-Hiç planımda yokken içimden çıtır bir bölüm yayınlamak geldi.
-Kurgu mu beğendiniz mi ve hikayenin devamı için tavsiyeleriniz var mı?
-10 bölümüm daha hazır. Her gün bir ya da iki bölüm şeklinde yükleyeceğim.

BALERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin