BÖLÜM 4

35 10 10
                                    

Hayal kırıklıklarımız aslında bizlerin eseri değil midir? Büyük hayaller kurmak, büyük hayal kırıklığı yaşatır derler, sanırım gerçekten de öyle. Ben şu an o kırıklığı dibine kadar yaşıyorum. Göğsümün ortası deli gibi yanıyor. Gözlerimden tut da ciğerlerime, iliklerime kadar cayır cayır yanıyorum. Bunlar, bu insanlar benim arkadaşlarım olamazlar diyorum içten içe. Yakalarına yapışıp, "Neden bunu yapıyorsunuz?" dememek için kendimle büyük bir savaş veriyorum. Sakin olmalıyım, bu kadar dağıldığımı görmemeleri gerekiyor, onları sevindiremem! Bu en başta bana saygısızlık olur, bunu asla gururuma yediremem. Sakin ol kızım, sakin ol bir şey yok bir şey yok!

İçi ne kadar kan ağlasa da, paramparça olduğunu hissetsede gülümsemeye çalıştı. Düşündüğü gibi onları sevindiremezdi, bunu gururuna asla yediremezdi, bu yüzden her şey normalmiş gibi gülümsüyor, boğazına kadar gelen çığlık atma dürtüsünü dizginlemeye çalışıyordu. Karşılarında Ceylayı beklemeyen arkadaşları ise onu gördüklerine oldukça şaşırmış bir vaziyette oldukları yerde kalakalmışlardı. İçlerinde en rahatsız olanı, Ceyla'ya en yakın olan Menekşeydi.

Devran hakkında bir senedir konuşuyorlardı ve her şeyden haberi vardı. Bu sebeple kendini aşırı suçlu ve utanmış hissediyordu. Yer yarılsa da yerin dibine girebilsem diye düşünüyordu. Ceyla'nın sinirinden gülümsemeye çalıştığı bal gibi ortadaydı, umarım olay çıkmaz diye geçirdi içerisinden. Diğerlerinden ayrılarak bir adım öne çıktı.

"Okula geleceğinden bahsetmemiştin, ne oldu neden geldin?"

Neden mi geldim? Gelmemeliymişim herhalde.

"Tez dosyamı bırakmak için uğradım," dedi Ceyla, ona tiksinircesine bakarken.

Bu söz üzerine Menekşe gözlerini kırpıştırarak daha başka nasıl kıvırabilirim diye düşünüyordu. Sonrasında başını kaldırarak arkadaşının gözlerinin içerisine baktı. Bu şekilde her şey normalmiş ve bir şey olmamış izlenimi vermeye çalışıyordu.

"İyi yapmışsın, bizde çıkıp bir şeyler yiyecektik dışarıda, havası çok güzel, sen de gelsene." dedi, yan gözle arkasını işaret ederek Devranı gösterirken.

Ne yapmaya çalışıyor bu?

İşaret ettiği yere baktığında Devranla göz göze geldiler. Bakışlarını genç kızın üzerine dikmiş rahat bir biçimde gülümsüyordu. Daha çok siniri bozuldu.

"Yok gelmeyeyim bir şeyler atıştırıp eve geçerim. Siz takılın," dedi, hâlâ ona bakarken.

Menekşe yerinde huzursuzca kıpırdandı arkadaşını bu şekilde bırakıp gitmek istemiyordu. Yüzsüz bir şekilde gidip Ceyla'nın koluna girdi.

"Gel hadi yaa. Bir şeyler yiyip takılırız, bu havada kapalı alanlar basıyor insanı. Hem ne yapacaksın evde?" dedi, sonrasında kulağına yaklaşarak fısıldadı. "Sandığın gibi bir şey yok güven bana."

Menekşe geri çekildiğinde onun yüzüne baktı. Sandığım gibi bir şey mi? Her şey ortada işte, gayet samimiler lan!

Nedimeler gibi bu çiftin peşinde gezinmek isteyeceği en son şeydi. Şu an ayakta durmakta bile zorlanıyordu.

Orada dikilmekten sıkıldığı her halinden belli olan Devran söze girdi.

"Kızım gel işte, amma naz yaptın sen de yahu. Sanki yabancıyız!"

Ceyla, duydukları karşısında şaşkınlıkla ona bakıyordu. Naz mı yapıyorum?

Gözlerini kapatarak kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu yaşadığı durum midesini bulandırıyordu. Bu insanlarla aynı ortamda bile bulunmak istemiyordu ama gururu her şeye engel oluyordu işte. Küsüp kaçacak bir yapısı yoktu, daha çok krizin üzerine korkusuzca gidebilecek bir insandı. Madem ona karşı sevimlilik rolü yapıyorlardı o da aynı şekilde onlara karşılık vermeliydi. Gülümsedi ve başını salladı.

_/GİZLİ SAVAŞÇILAR; Karanlık Yolculuk/_Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin