Saat epey ilerlemiş ve günün ilk ışıklarına kadar festival tüm coşkusuyla devam etmişti. İnsanlar eğlencenin verdiği yorgunlukla, bitik fakat mutlu bir hâlde alandan dağılmaya başlamışlardı. Bazıları öyle kendilerinden geçmiş ve sarhoş olmuşlardı ki direkt sahil kenarına geçmiş ve buldukları boş alanlara kendilerini gelişi güzel atmışlardı. Evlerinin yolunu bulacak kadar sağlam değildi kafaları. Aslında Marcus'u kaçıran örgüt için açık hedef hâlindelerdi fakat kanlarında akan alkol ve uyuşturucu yüzünden sağlıklı bireyler olarak görülmüyorlardı. Onlara güçlü, akıllı, irade sahibi ve düzgün tipte insanlar lazımdı.Sabah sekiz sularında deponun kapıları açılmış ve binanın önünde çalışır vaziyette duran aracın içerisinde bir hareketlilik oluşmaya başlamıştı. Temkinli ve sessiz bir şekilde Marcus'u aracın içerisine yerleştirmişler ve hızla yola koyulmuşlardı. Aracı kullanan şoför dikiz aynasından arkaya bakarak Marcus'un yanında oturan adamlardan birine seslendi.
"Nereye gidiyoruz efendim?"
Aksanlı bir İngilizceyle konuşan adama bakanlardan sarışın olanı cevap vermişti. "Rio Galeâno tarafına gidiyoruz, orada karşılanacağız. Acele et planın çok gerisinde kaldık!"
Marcus çok ağır bir maddenin etkisi altında kalmıştı ve günlerce uyuyabilecek bir durumdaydı. Uyandığında kendini toparlaması bile uzun bir zaman alacaktı. Bu sebeple yanındaki insanlar oldukça rahat bir şekilde hareket ediyorlardı. Yaklaşık kırk beş dakikalık bir yolculuktan sonra kargo havalimanına varmışlardı. Buradan kalkacak olan kargo uçağına genç adamı özenle yerleştirerek ellerini ve ayaklarını bağlamışlardı. Yanında biri daha olacaktı ve geri kalanlar oradan ayrılacaktı. "Yeterli malzemen var değil mi? Bir aksilik çıkmasın!" diyen sarışın adama kumral olanı hemen cevabını verdi. "Hiç merak etme her şey kontrolüm altında olacak. Paket sağ salim ellerine ulaşacak."
"Pekâlâ, iyi yolculuklar o zaman," diyerek onları orada bırakarak yanlarından ayrılmışlardı. Artık sadece Marcus ve yanındaki kumral adam kalmıştı ve önlerinde oldukça uzun bir yol vardı. Kıtaları aşacak, okyanusları geçeceklerdi.
_CEYLA DAWSON_
Kafamın içerisine sanki saman doldurulmuş gibiydi. Tüm vücudum uyuşuk bir hâldeydi ve kolumu dahi kıpırdatacak halim yoktu. Gözlerimin içerisi deli gibi yanıyordu ve gözlerimi her açmaya çalıştığımda diplerine yüzlerce küçük iğne batıyor gibi oluyordu. Dilimin şiştiğine yemin edebilirim. Öyle susamış hissediyordum ki bu his beni yakıp kül edip mahvediyordu sanki. Karanlık bir yerdeyim fakat bulunduğum yer kapalı bir kutuyu andırıyor, buna rağmen hareket halinde olduğumuzu biliyorum. Beni bir yere götürüyorlar ama benimle ne yapacaklar onu hiç bilmiyorum. Düşünmeye çalışıyorum, neler olduğunu idrak etmeye çalışıyorum. Başıma bunların nasıl geldiğini düşünmek, arkadaşım dediğim insanların aslında ne kadar şerefsiz insanlar olduğunu öfkeyle haykırmak istiyorum.
Ben bu hâle nasıl geldim? Neden benim başıma geliyor ki bunlar? Gerçekten kaderim bu muydu, hayatım bu şekilde mi son bulacaktı yani? Açıkçası bu yolun sonunda öleceğimi düşünüyordum. Yaşamama imkân yoktu çünkü şu vakitten sonra bana büyük zararlar vereceklerinden emindim. Kapatıldığım o depoda Agatha'ya yapılanlardan sonra verdikleri o büyük tepki beni nedensizce bunu düşünmeye itiyordu. Bir amaç için bir yere götürülüyordum ve şu anda bana zarar vermemeleri gerekti. Ama gideceğim yere vardığımda bunun son bulacağını ve artık istediklerini yapacaklarını çok iyi hissedebiliyordum.
Başımı dayadığım yerden kaldırarak tekrardan gözlerimi açmaya çabaladım fakat yine başaramadım. Ortamda yoğun bir benzin kokusu vardı ve sanki soluk alıp verdikçe burun deliklerimden içeriye doğru girerek beni boğmaya çalışıyordu. Nefes aldıkça ciğerlerim yanıyor, midem bulanıyordu. Düşünmeye devam ettikçe daha da paniklediğimi ve kalp atışlarımın hızlanarak soğuk soğuk terlediğimin farkındaydım. Nereye kadar devam edecekti bu eziyet, bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
_/GİZLİ SAVAŞÇILAR; Karanlık Yolculuk/_
FantascienzaMarcus Kraft, farklı coğrafyaları ve kültürleri tanımayı amaçlayan bir gezgin... Norveç'in Flam adı verilen küçük bir balıkçı kasabasında doğup büyümüş, sonrasında içindeki merak ve yeni yerler keşfetme dürtüsüne engel olamayarak Dünya'yı keşfetme a...